ELEM - 1. BÖLÜM

428 161 142
                                    

Beni onun gözleri çağırıyor; duramam duramam.

1952, İlkbahar
Monna Rosa, Sezai Karakoç

Tam on beş dakika geçmişti, her ikiside tek bir kelime etmiyordu. Ahu'nun tüm dikkati her saniye aklını daha çok bulandıran kuvvetli içkisindeydi. Birkan ise cebinden, göz hapsinde tuttuğu bu garip kadının etkisinden kurtulmak istercesine çıkardığı yüzüğüyle oynuyordu. Yüzüğünün içindeki yazıyı okurken nefes almasının zorlaştığını ve gözlerinin yanmaya başladığını farketti.

"Mevsimim Bahar"

Tüm hayallerinin sembolü şimdi ona yalnızca ihaneti hatırlatıyordu. Acı vaadediyordu. Sevdiği kadının önünde eğildiği o anlarda, Maksim Gorki'nin bir sözünü fısıldamıştı.

"Huzur denilen o şeyin her santimine ihtiyacım var. Bana biraz bahar gerekiyor. Çok üşüdüm.''

Genç adam yaşadığı sarsıntıyla boğuşurken, Ahu dikkatini elindeki içkiden uzaklaştırmış ve kafa dağıtma fikrini hızlandırmaya karar vermişti. Yan profilini büyük bir beğeniyle izlemeye başladığı güçlü adamın, dokunsa ağlayacak hissi veren gözlerini yakaladı. Rengini tam kestiremediği gözlerin odak noktasını gördüğü zaman içine yerleşen hüznü kahkahasıyla kamufle etmek istedi. Alkol, çoktan etkisini göstermeye başlamıştı.

"Adın neydi senin?"

"Birkan"

"Anlat bakalım Birkan, elindekine böyle melül melül bakmaya devam mı edeceksin? Bir aşık, bir öfkeli... Evlenme teklifin mi kabul edilmedi yoksa?"

Birkan, şaşırtıcı bir şekilde vücudunun dengesini alt üst eden güzel kadının patavatsızlığından rahatsızlık duymadı. İçindeki acıyı bir yere akıtırsa, canı daha az yanar mıydı? Kafa yormaya devam ederse söyleyemezdi, bir an önce kurtulmalıydı bu bilinmezlikten.

"Aldatıldım!"

"Anlamadım?"

"Boynuz yedim güzelim. Detay mı istiyorsun?"

Ahu'nun bir kaç saniye içinde dolan gözleri, adamı hayrete düşürdü. Sahi, o güzel gözler niye en az kendisi kadar acı çekiyormuşçasına bakmaya başlamıştı?

"Güzelim ağlaması gereken benim. Neden tanımadığın bir adam için ağlayacak gibi duruyorsun?"

Sanırım isabetli bir soru soramadım diye düşünen Birkan'ı, boğulduğu ihtimaller denizinden kadının hıçkırıkları çıkardı. Ağlıyordu! En iyisi bir an önce bu güzel kadını da alıp, buradan çıkmasıydı.

"Sessiz bir yere gidelim mi?"
Ağlamaya devam eden kadının ellerinden tutup bardan dışarı çıkardı.

...

Nihayet ağlaması kesilmişti, ayakta zor duruyordu ve bedenin bütün ağırlığını Birkan'a vermişti. Belinde hissettiği ellerin midesinde yarattığı etkiyi düşünemeyecek kadar yaralıydı.

Caddenin karşısına geçtiklerinde Birkan, lüks arabasının kapısını açıp arabaya binmesine yardım etti.

Kendisi de koltuğuna oturduktan sonra arabasının vitesine götürdüğü ellerinin üstünde hissettiği sıcak avuç içi ve biçimli parmaklar tüm dengesini sarstı. Diğer eliyle çenesine dokunan ve gözlerinin gözlerine bakmasını sağlayan bu güzel ve hüzünlü kadını öpme isteğini bastırdı.

ELEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin