ELEM - 3. BÖLÜM 2. KISIM

200 96 29
                                    

Kaçamadığı gerçeği yüzüne her defasında vuran Bahar'ın, düğmelerini açmaya başladığı gömleği, aklına bu sabah üzerine dökülen kahveleri getirdi.

Ceylan gözlü kadını, onun mahcubiyetini, dindiremediği ağlamasını, sakarlığını, sıcaklığını ve buna tezat asiliğini...

Gururunu ve doğrularını asla elden bırakmayışını.

Bahar'ı kendinden uzaklaştırdı, bedeninden Ahu'nun izinin geçmesine müsade etmeyecekti. Bu gerçekten böyle miydi, yoksa zihninin Bahar'dan uzaklaşmak için kurduğu bir oyun muydu, bilmiyordu.

"Neyse Bahar, laf yetiştirmeye başladığına göre formundasın. Ben gidiyorum, Ömer'i sonra konuşuruz. Şimdi sırası değil!"

Bozulduğunu gizlemek için beyhude bir çabaya giren Bahar, başka bir konunun gitmesine engel olabileceğini düşündü.

"Ömer'le derdin ne? Neden düşmansınız, merak ediyorum. Bir türlü çözemiyorum."

Kelimelerini hançer yerine kullanıp bir an önce bu evden çıkmayı isteyen Birkan, içinde her ne varsa tekrar ortaya serdi.

"Sen neden beni sevdiğin yalanını sürdürürken, en yakın arkadaşımın koynuna girdin? Nasıl bu kadar rezilleşebildiniz, bende bunu çözemiyorum Bahar."

...

Gözlerini dünyanın en güzel sabahlarından birine, yüreği hoplayarak açmıştı Ahu.
Eci'sinin çığlığıyla koştuğu mutfaklarında, üstünde "Mutlu yıllar şebeğim!" yazan kocaman bir pasta onu bekliyordu.

Pastasını üflerken her sene olduğu gibi yine aynı dileği tuttu.

"Annemi ve babamı görmek."

Rüyasında görmeye bile razıydı.

...

Birkan Güçlü'nün acilen uzun süredir boşladığı şirketine gitmesi gerekiyordu. Doğan'a yapacaklarını bir süreliğine erteledi. Bahar'dan yaşananları ayrıntılarıyla dinlemeliydi. Geçen her saniye, nefretini ve kinini azaltacağına, arttırıyordu.

Odasına girdiğinde ilk iş, asistanına yıllardır işleri beraber yürüttükleri Arda Dağdeviren'i çağırttı.

Birkan, altı senedir (babasını kaybettiğinden beri) yönetim kurulu başkanıydı ve şimdiye kadar işine en çok yarayan çalışan Arda olmuştu. Bildiği her şeyi ondan öğrenmişti, kanı deli akan bir gençken, beklemediği bir anda Türkiye'nin en köklü ve en büyük şirketlerinden birinin başına geçmişti.

Sırtındaki yükü hafifleten adam, zekasına, stratejilerine ve çalışkanlığına imrendiği Arda Dağdeviren olmuştu. O zamanlar 30'lu yaşların başında olan Dağdeviren, şimdi 40'ına merdiven dayamıştı.

"Arda Abi, hoşgeldin."

"Asıl sen hoşgeldin Birkan! Bu aralar iyice boşladın. Doğan Bey aradı bugün, yaptığımız anlaşmayı feshediyor. Gerçi anlaşma denmez. Sözüne güvendik, yazılı bir şey istemedik. Nasıl yaparız böyle bir amatörlüğü, aklım almıyor."

"Şaşırtmadı! Gülhan Holding'le gireceğimiz ihaleye yoğunlaşalım. Doğan Bey'le iş birliği yapmayı düşünmek bile amatörlükmüş. İpin ucundan döndük."

Arda Dağdeviren, odasından çıktıktan sonra tüm enerjisini sabahtan beri aklını kurcalayan kadına yoğunlaştırdı.

Bugün doğum günüydü, aramayı düşündü ama ilk önce mesaj atacaktı. Ve aklındaki hediyeyi almalıydı, bir haftadır bekleyen işlerini, birgün daha bekletecekti. Yıllık izin gibi düşünecekti.

ELEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin