Bilemezsiniz bazı insanlar hayatınızda hediye midir yoksa ceza mı? Emin olmak için sadece bir soru yetiyor aslında. 'Onun yokluğuna dayanır mıyım?' birinin yokluğu sizi etkiliyorsa o kişi hayatınızdaki nadir hediyelerden biridir. Ne demiş şair adayı ' Varlığın cehennem alevi ise yokluğun cennet olamaz'. Yani kim olursa olsun gidişine üzüldüğünüz biri ise kolay kolay kabullenemez insan. Ne diyebilirim ki inatçı varlıklarız.
Bir kez daha odamda oturmuş hayatı ve insanları sorguluyorum. Sonumun nereye gideceğini hep biliyordum. Aileme göre daha fazla çalışsaydım şuan olduğum yerden daha iyi bir yerde olabilirmişim. Kimin umurunda ? Bir Türk iseniz bu her zaman gurur duyacağınız bir şey olabilirmiş gibi görünüyor değil mi? Evet Türk olmaktan gurur duyuyorum ama aile yapısı ile bir kaç sıkıntım var. Belki de izlediğim dizilerde, okuduğum kitaplarda ki hayatları daha ilgi çekici bulduğumdan ya da annemin dediğine göre hayal gücümün aşırı mesai yapmasından da olabilir. Orta geliri olan basit bir Türk ailesiyiz. Anne baba ve iki çocuk. Kısacası çekirdek bir aile.
''Asya!'' ve bir kez daha hayatı sorgulama ve anladıklarımı not alma işlemim, annemin çağırması ile yükselebildiğim ütopyam dan hızlıca bir iniş yapmak zorunda bırakılmış bulundum.
''Efendim anne?'' diye seslendim merdivenin başına gelip. Annem ses vermeyince bir kaç defa gözlerimi kırpıştırıp yanlış duymuş olup olmadığıma emin olmak için bekledim. Ve tekrar annemin bağırış sesi ''Asya!''. Seslenmek yerine sesin geldiği yöne gitmeye karar verdim. Ağır ağır mutfağa annemin yanına gelince göz devirip ''Efendim anne?'' dedim. İlk önce beni görmezlikten geldiğini düşünmüştüm. Ama tamamen kendini işine kaptıran bir ev hanımı olan sevgili anneciğimi seyretmeye daldığımı babamın öksürük sesiyle anladım.
''Asya kızım kapıda dikilip anneni izleyeceğine sende yardım etsene.'' dedi babam yine annemci bir tavırla. Başımı hafif yana yatırıp dudağımı büzdüm. ''Baba ya''. Annem elini önlüğündeki havluya silip bize döndü. Kafasını olumsuz anlamda sallayarak ''Bu kızın hep böyle Mustafa çağırmazsam gelip yardım edeceği yok bir de ayrı eve çıkmak istiyor.'' dedi annem azarlar bir tavırla.''Cidden mi anne?'' dememek için zor tuttum kendimi. Yalandan sırıtarak '' Benim bir suçum yok ne yapmam gerektiğini söyleyebilirdin kraliçem'' dedim.
''Bak kızım iş kendini gösterip duruyor'' dedi eliyle mutfağı işaret edip. Babama baktığımda omuz silkip oturma odasına gitti. ''Peki ne için hazırlık yapıyoruz fırını çalıştırdığına göre biri gelecek değil mi?'' dedim dolaba yönelip tabakları çıkarırken. Annem ise buz dolaptan böreklik malzemeler çıkarıyordu. ''Evet Aslıhanlar gelecek ve Denizler'' dedi.
''Yaşasın! Kraliçem şunu baştan desene. Hadi bakalım ne yapıyoruz?'' dedim neşeyle. Annem yine kafasını olumsuz anlamda sallayarak ''Sen hiç akıllanmayacak mısın deli kız'' dedi ve güldü. Annemle yaklaşık iki saat mutfakta geçirdik ve ayıptır söylemesi bayağı döktürmüşüz. Saate baktığımda akşam yediye geliyordu şimdi gelirlerdi. Her şeyin hazır olduğuna emin olmak için içeri yemek masasını kontrol etmeye gittim. Her şey yerli yerindeydi tek bir şey hariç, ekmek! Ekmek almayı nasıl unuturuz. Hemen odama çıkıp üstümü değiştirdim ve saçlarımı at kuyruğu yaptım, telefonumu cebime attım. Aşağı inip ekmek için koyduğumuz paraları aldım ve anneme seslendim. ''Anne ekmek almamışız. Ekmek almaya gidiyorum kaç ekmek alayım?'' diye sordum.
''Beş , altı tane al gel kızım.'' dedi annem mutfaktan. Gökyüzü gündüzü geceye bırakıyordu. Hava biraz kararmıştı. Bugün hiç telefonumu elime almadığım aklıma geldi ve telefonumu çıkardım. 27 cevapsız çağrı ve whatsap dan 1237 mesaj vardı. Anlık bir şoka girdim ve garip garip telefonuma baktım. Direk cevapsız çağrılara girdim ve 23 tanesi Karahindibamdandı. Neyse akşam gönlünü alırdım nasıl olsa bize geleceklerdi. Diğer 4 tane arama ise Ego Doru dandı. Neyse akşam yemeğinden sonra kızarlardı bana. Fırına girdim ve kimse yoktu. Acaba cumaya mı gittiler diyeceğim pazar günü ve akşam 7 de saçma bir düşünce olacak. Kapıda kapalı da yazmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERVA
ChickLitDünyanın tesadüfler üzerine kurulduğunu söyler bazı insanlar, bazıları ise kader denilen çizelgede ömrümüzü geçirdiğimizi söylerler. Ben ise bu dünyada hiçbir şeyin anlamsız olmadığına kanaat getirdim. Her an her şey olabilir. Değişmediğini sandığım...