@aleynanaztuana
Bu ilk bölüm senin güzel kalbine gelsin.. iyiki varsın..Yatağımın içerisinde, pencerimin izin verdiği kadar gökyüzüne bakıyordum. Uyumayı pek sevmem, çünkü artık uyku bile çekilmez bir hal almıştı. Eskisi gibi pembe rüyalarım yok artık. Eskisi kadar mutlu değilim,eskisi kadar güçlü değilim,eskisi kadar gülemiyorum...
Bazen uyku benim için uyku kusursuzca tasarlanmış bir kaçış yolu haline gelebiliyor.
Taki uykumdan bile, nasıl uyandigimi bile bilemiyorum ter içinde ıslanmış yastığım,ağlamaktan kızarmış gözlerim. Insan rüyasında ağlar derlerdiler de inanmazdım. Meğer doğruymuş.
Bazı kızların ilk aşkı BABAsıdır. Evet!
Bende öyleyim. Öyle çok âşıktım ki babama yeri gelir annemden dahi kıskanırdım. Benim babam güzel severdi. Baba hayatta bilinmesi gereken en değerli insandır. Öyle ki insan kaybedince çok başka daha iyi anlıyor.O bir şairdi,o bir yazardı, o aşık bir adamdı. O bir edebiyat öğretmeniydi. Babam mesleğine o kadar aşıktı ki bana hep ya sen öğretmen ol yada ilerdeki eşin olsun derdi. Bir şeyler yazmayı bir şeyler okumayı çok severdi. Bazen anneme askerdeyken yazdığı şiirleri okurdum. Şimdi daha iyi anlıyorum babam çok güzel severdi...
Şimdi ise her şey kabustan daha beter hala geldi. Çünkü babam öldü. Ilk aşkım ilk sevgilim öldü benim..
"Alo! Babacım?"
Kikirtisi duyuldu.
"Efendim, benim aydınlıgım?"
Sevinçle oturduğum yerden kalkıp,
"Babacım gelirken çilek alır mısın?"
"alırım benim güzel kızım! Ama bir şartla?"
Yüzüm bir anda düştü!
"Ben gelene kadar ödevlerini bitir olur mu?"
Oflayarak!
"peki! Sende çabuk gel o zaman"
Kahka attı.
Nerden bilebilirdim ki babamın son kahkası olacağını.Nerden bilebilirdim ki son konuşmamız olacağını ama oldu son konuşmamız oldu...
....Göz yaşımı silip,yatağımdan kalktım.
Derin bir nefes alıp,odamdan çıktım.
Lavaboya geçip,elimi yüzümü yıkadım. Kafamı kaldırmamla aynada kendimle karşılaştım. Omzuma dökülen saçlarım solmuş bir çiçek gibi cansızlardı. Ellerimi saçlarıma götürdüm.Gerçekten fazlasıyla cansız saçlarımı toplayıp sıkıca bağladım. Anlıma düşen kahkullerime parmaklarimi geçirip,düzeltim.Babam hep çok güzel bir kız olduğumu söylerdi. Omzuma dökülen ve kahkullerimle çok sevimli olduğumu her fırsatta dile getirirdi. Babamdan önce öyle düşünüyor olabilirdim ama şimdi hiçte öyle gözüktügüm söylenmez. Daha fazla babamla ilgili anıları kaldıracak gücüm yoktu. Lavobadan çıkıp,mutfağa geçtim. Annem mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Istanbulun gecekondu evlerinde yaşıyorduk.
"Günaydın"
Annem yanıma yaklaşıp,saçlarımın üzerine öpücük kondurdu.
"Günaydın kızım"
Annem babamdan sonra belkide en çok hasar gören ama hicbir şey olmamış gibi bize karşı güçlü görünmeye çalışan biricik annem."Ceylan?"
Demir kapıdan seslenen şerefsizin teki üvey babam. Evet! Doğru duydunuz. Mehmet, üvey babam tam bir pisliğin teki bütün pis işlerin içinde bulunmuştur. Zaten içkisi,kumarı,sigarası varken bir de bana veya anneme dayak atması belkide huzurumuzu kaçıran en büyük etkenlerden birisi. Iceriye elinde ekmekle girdi."Oo!prenses kızında uyanmış mı?"
Dediklerini umursamayarak,dolaptan domates ve salatalık çıkarıp,yıkadım.
Dilimleyip,masaya koydum. Mehmet,
Ismi ile hitap ediyorum. Çünkü o benim babam değil!!!
Bardağı masaya vurup,"Çay koy"
Çaydanlığı ocaktan alıp,bardağına koydum. Annemde arkamdan masaya yağda pişirdiği yumurtayı koydu.
"Kızım umutu çagırda gelsin!"
Oturma odasına geçip,pencereyi açtım. Serince esen rüzgar yüzüme verdiği rahatlıkla derin bir nefes aldım.
"Umut gel hadi kahvaltıya"
Koştuğu topun arkasın dan bana baktı.
"Geliyorum abla"
Diyerek eve doğru koştu. Bende ona kapıyı açmak için ilerledim. Kapıyı açınca sevinçle konuştu.
"Abla bir görsen bir gol attım ki"
Belkide babamdan sonra hayatına devam eden,mutlugu kaybetmemiş olan yedi yaşındaki kardeşim umut..."Aferin sana"
Saçlarını karıştırarak,mutfağa geçtik.
Masada yerimi aldım. Umut da yanıma oturdu. Şerefsiz mehmet çayından bir yudum alıp,umuta homur dan dı."Beş-on salak bir araya gelmiş. Bir topun arkasında it gibi koşuyorlar. Lan sen bana koşsan ne olacaksın sanki"
Ağzına dogradigim salatlıklardan birini attı. Arsızca çiğnedi. Umuta baktığımda gözleri dolmuştu. Umutun en büyük hayallerinden biri ünlü bir futbolcu olmak. Odasında tuttuğu takımın posterleri,atkıları deyin yerindeyse,tam bir futbol aşığı.
Sırtını okşayarak,göz kırptım."Kız bu okul zimbirtisi açıldı şimdi sen çalışmaya devam edeceksin herhalde sayende karnimiz doyuyor bende çalışmak zorunda kalmayıp,gün boyu yatıyorum."
Boğazımda biriken çayı zor bela yutup, konuştum.
"Devam edeceğim çalışmaya"
Kafasını"tamam" dercesine salladı.
Bende daha fazla bu manzaraya dayanamayacağım için masadan kalktım. Odama geçip,yatagimi topladım. Annemin ütüledigi okul gömlegim ve etegimi çıkarıp,giyindim. Lavobaya geçip, dişlerimi fırçalayıp,yine aynanın önünde saçlarımı çözüp,topuz yaptım."Abla hazır mısın?"
Lavobodan çıktım ve odama geçtim.
"Hazırım umut hadi gidelim"
Diyerek çantamı alıp,odadan çıktım.
Kapının önünde duran ayakabiliktan ayakkabimi alıp,merdivenin kenarına oturdum.
"Geldim ablacım"
Ayagiya kalkıp,etegimi silkeledim.
"Hadi yürü o zaman"
Umutun elinden tutup,okula doğru ilerliyorduk. Mahallemiz,tam bir dram sahnelerin yaşandığı yer. Bir çok kadını eşi tarafından dövülüp,dışarı atılmasıyla, çocuklarını döven annelerin veya babaların bağırış seslerine şahit olmuş bir mahalledir.Saat tam öğlen on ikide mahallenin tüm kadınları mahallenin koca çınar ağacının altında dedikodu yaparlar. Işı gücü olmayan erkeler ise gece yarısına kadar tavla atarlardı. Ki buna mehmet te girer. Bazen orada içerler de. Gece onların mahallede sarhoşluktan bağrış seslerinine uyanırdım.
Bir de mahallenin abazaları var. Kendince ağabeylik taslayan oysaki sadece uçkuru beşinde olan erkekler.
Umutun okulun önüne gelince durmuştuk. Yanaklarından öpüp,
"Iyi dersler hocalarını dinle"
Deyip,tek omzumda taktigim çantamı önüme getirip,içerisindeki bozuk paraları eline verdim. Koşarak okuluna girdi.....
Artık 12.sınıf olmuştum. Yeni bir dönem yeni bir yıl olabilir fakat yine benim için her şey aynı kalacaktı. Evden okula,okuldan eve ve bir de işe gitmek. Belki bir arkadaşım olsa onunla haftasonu bir şeyler yapardım ama o da yok! Yanlızlık...Yanlız olamak büyük bir cesaret ister.
Çünkü kimse hayattan soyutlasmayi istemez. Heleki böyle bir dönemde insanların iki yüzlü,acımasız,alaycı inanın daha sayılması gereken o kadar çok şey varki. Iste yanlız insanlar neden yanlız? Bunları herkesten önce fark edebildikleri icindir. Siz insanlar ise biz size gerçekleri söylediğimiz zaman duymamak için kaçıp,gidiyosunuz.Hafif esen rüzgardan dolayı bazı yerlerden çıkan saçlarım rüzgarla beraber hareket ediyordu. Okulun bahçesine girip,sınıfımızın olduğu sıra ya geçtim. Zaten bir süre sonra müdür gelip konuşmasını yapmıştı.
Bu senenin bizim için önemli olduğu derslerimizle ilgilenmemiz gerektiği ile ilgili nutuk çekmişti. Aslından müdürümüz bir yandan haklıydı. Bu sene gerçekten daha fazla çalışmak istiyorum. Ve öylede olacak....Sınıfıma girmiştim. Benim yerim olan en arka sıraya geçmiştim. Sinifa göz gezdirdigimde, kızların yaz tatilinde ne yaptıklarını anlatıyor. Erkekler ise dün ki maç hakkında konuşuyordu.
....
Iceriye,bacaklarını saran, siyah keten pantolunu ve üzerine giydiği beyaz gömlekle vücut hatlarını belli eden. Doğal görünümlü siyah saçlarına sanki güneş vurunca yumuşacık olduğu dahada belli olmuştu. Kemikli bir yüzü vardı. Yüzünde yeni çıkmaya başlayan sakalları onu olduğundan fazla sinirli ve korkutucu gösteriyordu.
Sınıftaki herkes tahtanın önünde kollarını göğsünde bağlamış halde duran bu adama bakıyordu.
Bir kaç mırıltıdan sonra herkes susmuştu. Tahtaya dönüp,eline tebeşiri aldı.
Korkut karanlı!!
Yazdı..
Hoş'çakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Seninle Güzel -ÖĞRETMENİM-
RandomKahrolsun, bu karanlıklar! Bu mesafeler Bu zaman Ben seni istiyorum Ya seninle yaşamak Ya da sende yok olmak... Biliyor musun sevgilim? Ben seni sevdim. Bir insan hayatında ne kadar güzel ve ne kadar çok sevebiliyorsa o kadar sevdim... Bu da benim...