❄O KIZ❄

500 40 24
                                    

AslDatan5
Bu bölümde asi okuyucuma gelsin...

Edebiyat defterimi ve soru kitabımı çıkardım. Önce konuyu tekrar edip,sonrada soru çözdüm.

"Kızım hadi gel yemek hazır"

diye içeri giren anneme kafamı çevirdim. Saatlerdir ders çalışıyordum. Ise gidemediğim için,ders çalışma vaktim daha fazla olmuştu. Kafamı sandalyeye yaslayıp,tavana baktım.Annem yanıma gelip,başımı 
Okşadı.

"Şu seneyide atlat bir kızım istedigin üniversiteye gittiğin zaman,her şey daha güzel olacak"

Her şey daha güzel olacak! Beynimin içerisinde dolanıp duran sözcüklere gözlerimi devirip,yerimden kalktım. Annemle beraber mutfağa gittik. Umut ve mehmet denen pislik çoktan yemeğe başlamışlardı. Annemin yemeklerini hiç bir şeye değişmezdim. Bende onun gibi yapmaya çalışırdım ama o sevgisini katarak yapardı ve daha güzel olurdu.

"Otur bakalım böyle evde"

diyen mehmete yüzüne bakmayıp,yemeğe devam ettim. Her genç kızın yapması gerekeni yapıyorum şuan ben bu saate evimde oturarak, akşam yemeğimi yiyorum.

"Haberin olsun!lise,bittikten sonra seni direk kocaya verrim."

Ictigim su boğazıma durunca öksürmeye başladım. Bu adam ne saçmalıyor allah aşkına? Annem sırtıma vurmaya başladı. Bir süre sonra kendime gelmeye başlamıştım. Annem,mehmet pisligine bakıp,sesi çıkabildiğini kadar konuştu.

"Daha yaşı çok küçük mehmet ne evlendirmesi?"

Gözleri dolmuştu.

"Sanane lan! Bir de bunun turşusunu mu kuracaksın?"

Bıyıgina bulaşan ayranı koluyla silip,sofradan kalkacakken kendimi toparlayip konuşabildim.

"Ben kimseyle evlenmem üniversiteyi kazanıp, annemi de umutu da alıp başka şehre gideceğim. Sende burda çürüyerek öleceksin!"

Dedim. Hırsla yerimden kalktım. Odama geçerken dediklerini işittim.

"Nah!kazanırsın,paran mi varda okuyacaksın meyra hanım?"

Kapıyı sertçe kapatıp,kendimi yatağın üzerine atıp,kafamı yastığa gömüp sesizce ağlamaya başladım. Hayat ya neyle karşılaşacağımız belli değil! Karşılaştığımız şey ya kimine fazla gelir taşıyamazsa ben işte o fazla yükü bu küçük bedenim daha fazla kaldıramıyor. Daha on sekiz yaşında olamam rağmen hayatın bütün gerçekleri bu kadar çabuk yüzleşecegimi bilmiyordum. Biraz da sabır diliyorum. Belki biraz daha gücüm olur diye biraz daha sabır diliyorum. Kapının tıklamasıyla göz yaşlarımı silip,yerimden doğruldum.
"Gel" sesimin catallasmasiyla öksürerek düzeltmeye çalıştım. Kapinin ardından umutun siyah terlikleri gözüktü.
"Abla ödevlerime yardım eder misin?" Yumuşak sesinden yardıma ihtiyacı olduğu âşikkârdı.
"Gel bakalım nereyi anlamadım."
Koşarak yanıma gelip,yatağıma oturdu. "Şu soruyu yapamadım" soruyu inceledikten sonra ne yapması gerektiğini anlattım. Diğer ödevlerine yardım ettikten sonra saat epey geç olmuştu. "Abla bugün beraber uyuyalım mı?" Siyah gözleri yalvarır gibi bakıyordu. Kıyamarak teklifini kabul ettim. Hemen kendi odasına geçip,pijamalarini giydikten sonra sarılarak uykuya daldık.

Korkut'dan...

Okuldan çıktıktan sonra,arabama binip,kendi evime doğru ilerken telefonumun çalmasıyla ekrandaki kişiye baktım.

Firuze sultan arıyor...

Annemi bekletmeden telefonumu açtım.

"Efendim sultanım?"kıkırdadi.
"Oğlum yemeğe gel bu sefer sofrada senide istiyorum " yüzümü ekşittim.
"Anne gel-" sözümü kesti.
"Korkut bekliyorum oğlum" deyip kapattı.
Kocaman bir yalı da oturmak yerine küçük bir apartmanda yaşıyorum. Bana göre böylesi daha makbül daha cazip geliyor. Bazen şu üzerime yapışan soyisimden dâhi kurtulmak istiyorum. Karanlı...Evet! Karanlı holding sahibi Yekta karanlının!! veliahtlarından birisiyim.

Abim gibi hergün masa başında çalışıp,ona buna emir yağdırarak yaşamıyorum. Yada kız kardeşim gibi hergun moda dergilerini karıştırarak süs püs peşinde değilim. Veya evin küçüğü olan,erkek kardeşim gibi karı kız beşinde değilim. Kendi sevdiğim işi yapıp,istediğim şekilde yaşıyorum.
Yalnız yaşamak hoşuma gidiyor. Kendi emeğimle kazandığım mesleği yapmak hoşuma gidiyor. Ki bu bazı şahısların -abimin- hiçte hoşuna gitmiyor. Koca holding tek başına idare ediyor muş. Yalan! Hiç bir şey yaptığı yok. Insanlara istediklerini yaptırıyor. Arabayı yalının oraya doğru sürdüm. Belkide bu dört kardeşin içinden en farklısı benim bundan şikayetçi falan değilim. Aksine gurur duyuyorum. Verdiğim sözü yerine getirdigim için gurur duyuyorum. Mesleğime başlayalı iki yıl olmuştu. Bir şeyler öğretmek o kadar güzel ki! Tabi biraz sert davrandigim için,bazı öğrenciler tırsıyordu. Aslında her zaman nasıl isem o şekilde davranıyorum. Birazda sert davranmak mizacımda olduğu için, özel olarakta sert davranmıyorum. Yaptığım her şeyde otoriter davrandıgım gibi meslegimide ciddiye alarak yapıyordum.

Bir kız adı meyra,adı ilk duyduğumdan beri tuhafıma gidiyordu. Omuzlarına dökülen cılız saçları yüzüne ayrı bir güzellik katan kahkülleri,boş gözlerle bakan karamel rengini andıran gözleri var. Nerdeyse hiç güldüğünü görmedim.

Arkdan gelen korna sesi ile irkilerek,öğrencimi düşündüğümü fark etmemle. Kendime geldim.

Arabayı yalının önüne park edince,arabadan indim. Kapıyı çalınca evde çalışan yardımcı açtı. Ceketimi alıp,astı. Böyle şeyler fazlasıyla itici geliyor. Büyük gösterişten nasibini almış salonumuza girdim. Herkes yemek masasında oturmuş beni bekliyorlardı.
"Hoşgeldin oğlum" diyerek annem  yanındaki sandalyeyi işaret etti. Gülümsedim...
Masadaki herkesle selamlaştiktan sonra,önüme acılan servis tabağına odaklandım.

"Oğlum iki yıldır şirkete uğradıgın yok"

babam sert sesini iğneleyici bir şekilde kullandı. Her zaman ki gibi...

"Kimse ilgililenmedigi için de Murat'cıgım tek başına çok yoruluyor"

Abimin karısı Funda, o mavi gözlerinin içinde ne entrikalar dolaştığını bilmiyor muşum gibi birde budala ayağına yatması. Oscarlık bir perfonmans açıkçası.
"Kendi işimle ilgileniyorum" diyerek kestirip,attım.

"Biraz da şirketle ilgililensen iyi olur"

diyen abim muratı umursamayarak,yemeğimi yemeye devam ettim. Herkes bir şeyler konuşurken,aklım o kızda işte yüzü gözümün önüne gelip duruyor.
Salak misin sen? O senin öğrencin kendine gel salak herif! Kendime kızarak.Bana seslenen kız kardeşim Nilay'ya döndüm.
"Abi bir kız var. Seni görmüş seninle tanışmak istiyormuş kizi görsen acayip güzel" sinirle tısladım.

"Sana kaç oldu demem nilay? Bana karı kız lafı açma diye buda son ikazim dı bilesin"

sesimden korkacak olacakki başını yemeğe gömdü. Annem bana döndü.

"Oğlum yirmiüç yaşına geldin. Sende ilgilen bu işlerle"

senide dinleyemem anne.
"Hadi size afiyet olsun benim işlerim var hoşçakalın!" Masadan kalkıp,çıkarken arkamdan erkek kardeşim Selim bağırdı.
"Abi beni de geçerken bara atsana" şu evde herhalde tek sevdiğim insan selim. Haylaz maylaz ama içi dışı mert bir çocuk. "Gel lan!" Deyip,kolumu omzuna attım. Beraber dışarıya çıktık.

Selimi bara bıraktıktan sonra,kendi evimin yolunu tuttum. Eve girince boynumdaki kravatı koltuğun üzerine attım. Yatak odama geçip,üzerimdeki gömleğimi ve pantolonu çıkarıp, boxsırla mutfağa geçip,koca bir bardağa su doldurup tepeme diktim.
Odama geçip,kendimi yatağın içerisine attım. Gözlerimi kapatmamla meyra nın yüzü gözümün önüne geldi. Yanağına ne olduğunu delice merak ediyordum. Biraz el izine benzetsemde böyle bir şeyin olacağına aklım ermiyor. Zaten kafede çalışmasına da anlam verememiştim. Açıkçası o küçük kızın bazı şeyleri beni kendine,çeken bir şeyler var ama ne??? Dersi dinlerken can kulağıyla beni dinliyor. Dediğim önemli şeyleri küçük kahverengi defterine not ediyor. Anlattığım bazı şeylere şaşırırdı. O an havaya kalkan kaşları onu farklı gösteriyordu. Karemel rengi gözlerine ne zaman bakmak istesem yakalanıyorum. Niye mi bakıyorum? Çünkü gözleri fazlasıyla güzel....

"Biri eğer gözlerini senden kaçırıyorsa bilki o gözlerde sana ait bir şey vardır" demiş dostoyveski. Ne olabilir ki benim gözlerimde ona ait?

Hoş'çakalın

Her Şey Seninle Güzel  -ÖĞRETMENİM-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin