"Mara lütfen biraz sakinleşmeye çalışır mısın?"
"Teyze sana nerdeler dedim cevap istiyorum, gerçek cevaplar."
"Hanımefendi sizi dışarı alabilir miyiz hasta komadan yeni çıktı onu çok fazla yordunuz."
"Koma mı ne koması?"
"Tatlım doğum gününden beri komadasın, 142 gün oldu hiç uyanmayacaksın sandım çok korktum Mara seni de kaybetmekten çok korktum."
Gözlerimi bile zar zor açık tutarken konuşmak, teyzemin söylediklerini anlamaya çalışmak çok yorucu.
Beni de kaybetmekten korkmuştu.Başka kimi kaybetmişti.Annem mi? Babam mı? Miray mı? Kimi?
"Başka kimi kaybettin teyze?"
"Ah bunları sonra konuşuruz senin biraz dinlenmen lazım en iyisi ben çıkayım."
"Hayır ben bir cevap almadan çıkmıyorsun anlat artık ne oldu?"
Doktorun yüzüne bakan teyzem saçları beyazlamış orta yaşlı doktorun kafasını sallayıp odadan çıkmasından sonra yatağımın yanına bir sandalye çekip elimi tuttu.
"Bak Mara senin hiçbir suçun yok karşıdan gelen kamyonun şöförü çok sarhoşmuş ve ne yaptığını bilmiyormuş.Üstünüze doğru gelince....."
Hâlâ istediğim cevapları alamadım.Onlara ne oldu ?
Konuşmaya halim kalmadığı için boş gözlerle yüzüne bakıp konuşmasını bekledim.
"Miray camdan fırlayarak kurtulmuş.Ufak sıyırıklar ve 1-2 kırıkla atlattı.Baban ambulans oraya vardığında ölüymüş kurtarmaya çalışmışlar ama...."
Tekrar sessizlik hâlâ konuşmaya gücüm yok.
Bekliyorum, konuşmaya devam etmesi için teyzemi bekliyorum.
"Annen müdahelelerden sonra dayandı Mara ama kalbi büyük hasar görmüştü 2 gün daha dayandıktan sonra o da öldü."
Ve teyzem ağzından çıkan son kelimeden sonra elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı.
Konuşmak istiyorum.
Bağırmak istiyorum.
Ağlamak istiyorum.
Ama ağzımı açtığımda sadece o iki kelime çıkıyor.
"Benim yüzümden."
Ağzımdan çıkan bu fısıltıyı duyan teyzem ellerini yüzüden çekiyor.
"Hayır bebeğim, hayır senin hiçbir suçun yok karşıda ki sürücü çok sarhoşmuş."
"Benim yüzümden."
Bu sefer daha yüksek sesle söylemiştim.Beynimin düşündüğü o iki kelimeyi daha az korkak bir sesle söylemiştim.
"Benim yüzümden."
"Mara tatlım hayır senin hiçbir suçun yok."
"Benim yüzümden."
Artık bağırıyordum.Sanki içimde patlamaya hazır bir yanardağ vardı ve alevlenmeye başlamıştı.
Benim yüzümden, benim yüzümden, benim yüzümden.
Tek düşünebildiğim buydu.
Arabayı kullanmak için ısrar etmesem, o araba olmasa, ben olmasam şuan annem ve babam yaşıyo olucaklardı.
İlk gördüğüm andan itibaren büyülendiğim küçüklüklüğümden beri hayallerimi süsleyen o kırmızı araba.Artık en büyük kabuslarımı süsleyecek aileme mezar olan o araba...
Titremeye başladım.Tüm bedenim, vücudumdaki her hücre titriyordu.
"Miray'ı görmek istiyorum."
"Mara iyi değilsin lütfen artık biraz dinlen."
"Sana Miray'ı görmek istiyorum dedim."
"Miray olayın şokunu hâlâ atlatamadı.Konuşmuyor kazadan sonra tek kelime bile etmedi üzgünüm Mara."
"Eve gitmek istiyorum."
"Mara lütfen biraz dinlen doktorun en az üç gün daha gözetim altında kalman gerektiğini söyledi."
"Beni evde de gözlem altında tutabilirler anlamıyor musun eve gitmeliyim kardeşimin bana ihtiyacı var."
_________________________
Evde bakım görmem şartıyla ve biraz para yardımıyla hastaneden çıkmama izin vermişti doktor.Teyzem ben ve hemşireyle birlikte eve doğru yola çıkmıştık.
Arabaya bindiğim andan itibaren mideme kramplar girmiş sırtıma bıçaklar saplanmıştı.O 5 dakikalık yol geçmek bilmemiştiZaman her zamankinden iki kat daha yavaş ilerliyordu.
Mide bulantım iyice artmıştı ki eve geldik.Arabadan inmeme yardımcı olan hemşire beni tekerlekli bir sandalyeye oturttuktan sonra eve doğru ilerledik.
Teyzem kapıyı açarken Miray'a seslenmişti.Ama evde tek bir çıt sesi bile yoktu.Hemşireden beni salona götürüp üst katlara bakmasını istedim.
Salona girdiğim anda Miray'ı gördüm.Duvara bakıyordu, ellerini dizlerinin üstünde kenetlemişti.Annemin pijaması giyiyordu.Yüzü çok solgundu.
"Miray ben geldim ablacım."
Sesimi duyduğu anda gözleri büyüdü daha sonra yüzümü görebilmek için kafasını olduğum yere çevirdi.
Yavaşça ayağa kalktı, ağzını açtı bir şey söyleyecek gibiydi sanki cümleleri toparlamaya çalışıyordu.Ama konuşmadı, onun yerine gözünden bir damla yaş aktı.
"Miray beni korkutuyorsun iyi misin lütfen konuş benimle."
Bir fısıltı.Bir şeyler mırıldanmıştı.Ne dediğini anlamadığım için öylece susup bekledim.
Boş gözlerle yüzüne bakarken ellerini saçına götürdü ve yolarcasına çekti.İşte o anda sözcükler ağzından döküldü.
"Annemle babamı sen öldürdün."
"Katil."
"Sen bir katilsin."
Artık bağırıyordu ve saçları ellerinde kalmıştı öylesine kuvvetli çekiyordu ki saçları kopmuştu.Acıdan güç alıyormuş gibi kendine zarar veriyordu.
Sesleri duyan teyzem yanında hemşireyle birlikte salona girdi.Miray'ı tutup koluna ne olduğunu bilmediğim bir iğne yaptılar.Yavaş yavaş elleri saçından kaydı ve gözleri kapandı.
Hiçbir şey yapmadım, yapamadım.Haklıydı ben bir katildim.
Ailesini parçalayan bir katil.
Yaşamayı hak etmeyen bir katil.
Kardeşine sahip çıkamayan bir katil.
Ne kadar yıkansamda temizlenemeyecek bir katildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLAT
ChickLitReşit olarak özgürlüğümü kazandığımı düşünürken ailemin sonsuzluğa ulaşacağını tahmin etmemiştim