13. Bölüm

1.2K 80 24
                                    


Burada iki haftam çoktan geçmişti. O günden sonra Jungkook bana daha yakın davranıyordu. Aramız iyi gibiydi. Hatta benimle bazen şakalaşıyordu bile. Jungkook hemde o. İlk başlarda alışmakta ne kadar zorluk çeksemde şimdi alışmıştım. Ama arada yine deliliği tutuyordu. Bana bağırıyor, kızıyordu. Ben buna da alışmıştım ve onu hemen affediyordum. Ondan gelen hiç bir şey sorun değildi.

Her geçen gün ona daha fazla aşık oluyordum. Sesine, gülüşüne, bağırmasına, kızmasına ve her şeyine her şeyine... Onu delicesine seviyordum. Delicesine...

Bugün yine diğer günler gibi sıradan bir gündü. Saat 6 ydı ve ben de BTS e aşağıda birkaç öğüt verdikten sonra yukarıya çıkmıştım. Dün gece Suga ile gece yarısına kadar yatmamıştık, biraz sohbet etmiştik. Yani benim şuan çok uykum vardı. Yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım.

..............................

- Elif uyan. , Jungkook un sesiydi bu. Hemen gözlerimi açtım. Jungkook tepemde dikiliyordu. Gözlerimi kocaman kocaman açarak yataktan hızlıca doğruldum. Fakat başım dönmeye başlamıştı. Dengemi sağlayamadım ve tam düşecekken kendimi Jungkook un kolları arasında buldum.

- yavaş olsana. Acelen ne? İyi misin?

Kendimi her ne kadar geri çekmek istemesem de geri çekilerek:

- ah evet iyiyim. Sadece bir anda kalkınca başım döndü. Bu arada sen neden geldin?

- saatten haberin var mı? Saat 7 ve ben acımdan ölüyorum.

Bir anda telaşlanmıştım.

- ne?! Cidden mi? Kendini nasıl hissediyorsun?

- ah sanki başım dönüyor.

- şaka yapıyor olmalısın. Hemen otur şuraya.

Jungkook u yatağımın üzerine oturtunca ben de yanına oturdum. Elimi alnına koydum. Ateşi yoktu. Ama o kendini kötü hissediyordu. Yine sabah sabah aç karnına 1 saat pratik yaptırmıştım. Hepsi benim yüzümdendi. Gözlerim dolmuştu ve ağlamaya başlamıştım.

- ben özür dilerim. Gerçekten kendini kötü mü hissediyorsun? İki hafta boyunca hiç böyle olmamıştın. Be ben ne yapacağımı bilemiyorum.

Jungkook sert bir şekilde:

- sen aptal mısın? Neden ağlıyorsun? Sadece şaka yaptım, bak ben iyiyim. , dedi gözlerimin içine bakarak.

Kaşlarımı çatarak ayağı kalktım. Sinirlenmiştim.

- aptal olan sensin JEON JUNGKOOK!!! Ne kadar korktum haberin var mı?

- dur dur bir dakika. Korktun mu? Neden korkuyorsun? Sanane ki benden?

Jungkook yine saçmalığa bağlamıştı.

- sanane mi?... , ne söyleyecektim şimdi ben ona aşık olduğumu mu? Bunu söyleyemezdim, hayır.

- se sen ve diğerleri hepiniz benim için aynısınız. Ben sizin için çalışıyorum ve size zarar gelmesini hiç istemem. Yoksa bunun için kendimi suçlu hissederim.

Jungkook oturduğu yerden kalktı ve yine kaşlarını çatmıştı.

- aynıyız yani hepimiz senin için aynıyız!! Öyle mi?

Gözlerim dolmuştu.

- e evet a aynısınız.

Bu söylediklerim üzerine Jungkook hızla odadan çıkmıştı ve kapıyı arkasından sertçe kapatmıştı. Bunu yine ve yine yapmıştı. Ama neden birden bire sinirlenmişti ki? Hep aynı şeyi yapıyor ve beni üzüyordu. Artık dayanamıyordum. Bugün burada kalmak istemiyordum. Burdan gitmek istiyordum. Aklıma Suho geldi. Komodinimin üzerinden telefonumu alıp bana vermiş olduğu numarayı aradım. Birkaç kere çaldıktan sonra telefonu açmıştı.

- alo?

- iyi günler Suho.

- sen de kimsin?

- ben Elif hani şu beni havaalanının civarında bazı adamlardan kurtarmıştın ya hatırladın mı?

- ha evet evet hatırladım hani şu deli kız...

- haha ne de komik.

- ee niçin aradın beni.

- yem...

- dur dur hatırladım. Beni yemeğe götüreceksin değil mi?

- evet onun için şey etmiştim.

- tamam saat 9 da seni almaya gelirim. İki saat içinde hazırlanabilirsin değil mi?

- sabah sabah mı?

- bana söz vereli çok uzun zaman oldu. Yani sadece bir yemekle kurtulamazsın.

- peki biz ne yapacağız o kadar saat?

- hmm bir düşüneyim. Birlikte lunaparka gidelim sonra piknik yaparız. Daha sonra da akşam yemeğe gideriz. Olur mu?

- parası benden ama beni eğlendirebilecek misin?

- neden üzgün müsün?

- biraz...

- seni çok eğlendireceğim görürsün.

- ah teşekkürler. Tamam o zaman görüşürüz.

- görüşürüz.

Telefonu kapattıktan sonra Rapmon u arayıp odaya çağırdım. Geldiğinde ise:

- üzgünüm bugün size katılamayacağım. Siz gidin dışarda bir randevum var. , dedim.

- peki Elif. Ama kendine dikkat et olur mu? Sana zarar gelsin istemeyiz.

- tamamdır, dikkatli olacağım. , dediğimde bana gülümsedi ve odadan çıktı.

Bende hazırlanmaya başlamıştım. Üzerime yırtık kot, salaş bir tişört ve spor ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı ise açıp dalgalandırdım. Ben tüm bunları yapana kadar iki saat geçmişti.

Ve telefonuma mesaj gelmişti. Baktığımda ise Suho dan geldiğini gördüm. Aşağıda beni bekliyormuş.

Kol çantamı alıp aşağıya indiğimde o günki arabasıyla beni beklediğini gördüm. Gülümseyerek arabasına bindim.

Arabasına bindim binmesine ama gülümsemem çok uzun sürmedi. Çünkü Jungkook yine beni izliyordu. Kim bilir ne anlamıştı?

- lütfen bir an önce gidelim.

- tabiki...

Ah be Jungkook senin provada olman gerekmiyor muydu? Beni ne diye izliyorsun ki?

Üşüyorum Sarıl Bana / JK JM SG SH  #PluviaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin