Üşüyorum Sarıl Bana / JK JM SG SH #Pluvia

16. Bölüm

Uyandığımda hala Suga nın yanındaydım. Ama kapının kapanma sesine uyanmıştım, buna emindim. Kim bilir kimdi?

Saate baktığımda zamanın epeyce ilerlemiş olduğunu gördüm. Bugün geç kalmıştık yani Suga epeyce geç kalmıştı. Sanırım az önce içeri giren kişi de onu uyandırmak için gelmişti. Bizi görenler yanlış anlayabilirdi şuan ve içeri giren kişi eğer Jungkook sa ne anlamıştı kim bilir. Hayır hayır o olmamalıydı. O hiç bu odaya girmezdi.

Yatakta doğrulup Suga yı hızlı bir şekilde sallamaya başladım.

- uyan uyan uyan oppaaaa uyan!!!

Mırıltılarla uyanmıştı.

- saat kaç?

- 9.

- ohaa bugün çok geç kaldım. , diyerek hızlıca yataktan kalktı.

Ben de onun peşinden kalkmıştım. 

İkimizde hızlıca hazırlanarak odadan çıkmıştık. Pratik odasına indiğimizde gözler üzerimize çevrilmişti. 

- çok geç kaldınız., dedi Jimin. Sanane soktuğumun pici. 

- yeah onları rahat bırakın Suga hyung ve Elif dün gece çok yorulmuş olmalılar. , dediğinde Jungkook; ona dönüp sinirli bir şekilde bakmaya başlamıştım. Tabi ya sabah odaya giren Jungkook  olmalıydı. Bizi o şekilde görünce yanlış anlamıştı. Bunu nasıl düzelteceğim ki şimdi ben? Gözlerim dolmuştu. Zor da olsa konuşmaya çalıştım:

- siz bugün çalışmayı 3 te bırakın ve hazırlanmaya başlayın. 1 hafta sürecek olan kampa gideceğiz. Geri döndüğümüzde yine aynı hızla devam edeceğiz. , ama ne yazık ki artık 6 kişi olacaksınız. Bunu asık suratla söylediğimden olsa gerek çok da sevinmişe benzemiyorlardı.

- o zaman ben gidiyorum. Biraz uyuyacağım çok yorgunum.,  bu söylediğim üzerine Jungkook piç smile atmıştı.

Oradan çıktığımda koşarak odama gelmiştim. Kendimi yatağa atıp ağlamaya başlamıştım. Jungkook un davranışları çok koyuyordu artık. Ben onu çok seviyordum. Ama anlaşılan o bana karşı aynı şeyleri hissetmiyordu. Sokayım amına dünya.

.............................

Gözlerimi açtığımda yanımdaki saatten saatin 16:38 olduğunu gördüm. Ağlayarak uykuya dalmış olmalıydım. Ama ne çok yatmıştım öyle.

Yatakta doğrulduğumda karşımda ki yatakta Suga nın elinde telefonla oynadığını gördüm. Benim uyandığımı fark ettiğinde elindeki telefonu yanındaki komodine bırakıp bana kızgınca bakmaya başladı.

- gözlerinin hali ne öyle?

Neden ağladığım aklıma gelmişti. Yeniden ağlamaya başlamıştım.

- oppa ben artık dayanamıyorum.

Suga ağladığımı görünce yatağından kalkıp yanıma geldi. Oturması için yer açtığımda oturdu ve sarıldı.

- ne oldu?

Cevap vermedim.

- hadi bana anlat. Bana güvenmiyor musun yoksa??

- güveniyorum oppa. Ama...

- ama ne?

- tamam söylüyorum. Ben aşık oldum.

Yüzüne baktığımda gülümsediğini fark ettim.

- e bu çok güzel bir şey. Kim bu kardeşimin güzel kalbini çalan şanslı kişi?

- Jeon Jungkook.

Ufak bir kahkaha atmıştı.

- komik mi?

- hayır sadece neden ağlıyorsun o zaman?

- oppa pratik odasında bize ne söylediğini duymadın mı? Sabah biz öyle uyurken içeri girmiş olmalı, yanlış anladı bizi.

- pratik odasında bize bir şey mi söyledi ki?? Çok uykum vardı bir şey duymamıştım.

- "yeah onları rahat bırakın dün gece Suga hyung ve Elif çok yorulmuş olmalılar."

- şaka yapıyor olmalısın. Gerçekten bunları mı söyledi??

Başımı salladığımda hışımla yataktan kalktı.

- o veledi sikeceğim.,  diyerek kapıya doğru yöneldi. Ama ben onu kolundan tutmuştum.

- hayır oppa daha kötü olur her şey bunu yapma.

- tamam şimdi gitmiyorum. Ama bunu ona ödeteceğim.

Yeniden gelip yanıma oturdu ve sarıldı. Başıma öpücükler konduruyordu.

- sen üzülme. Her şey yoluna girer.

- ama baksana resmen bir ay oldu bana hala aynı davranıyor,  kızıyor,  bağırıyor.

- bunları Jungkook mu yapıyor cidden? Biz neden görmüyoruz?

- çünkü bir kenara çekip azarlıyor beni.

- cidden şu ergen... Tamam tamam. Ağlamak yok. Yeter ağlamışsın. Şimdi gözlerini siliyoruuuuuz., diyerek eliyle göz yaşlarımı sildi.

- gül bakayım.

Zor da olsa gülümsedim.

- işte böyle. Şimdi bu konuyu kapatalım. Sana bir şey sormam gerek.

- nedir?

- sen gerçekten yarı türk yarı koreli misin?

Gözlerimi gözlerinden kaçırmıştım.

- neden soruyorsun?

- ona çok benziyorsun.

- kime?