15. Bölüm

1.1K 77 39
                                    

- o yaşıyor...

- kim baba kim?

- Park Tae Won. 

- ne?! 

Abim yaşıyor yani öyle mi? Gerçekten... Yere çöktüm.

- baba?! Baba cidden emin misin? Nereden öğrendin? Neredeymiş? 

- kızım nerede olduğunu bilmiyorum. Hatta kim olduğunu da?

- kim olduğunu da derken? 

- yani adı... Adını değişmişler. 

- bu bu çok alçakça. Peki sen nereden öğrendin o zaman yaşadığını?

- şerefsiz arayıp söyledi. Onu kaçıran adam yani Kim Jung Yeo. 

- bu ne demek oluyor? Yani neden şimdi arayıp söyledi ki?

- bilmiyorum. Belki de yeniden Kore ye gideriz diye düşündü. Hala senin peşinde olabilir. Ya da...

- ya da ne baba?

- ya da bir şekilde senin orada olduğunu öğrendi.

Ürpermiştim. Sesimi kısmıştım.

- bunu sana ne zaman söyledi?

- az önce.

- peki baba ne yapmalıyım? Ya gerçekten dediğin gibi öğrendiyse?

- kızım Jimin işini hemen hallet ve hemen buraya gel. Çok fazla oyalanma.

- hayır baba. Abim yaşıyor. Onu bulmadan asla geri gelmeyeceğim.

- Elif bu çok tehlikeli.

- baba! Yapabileceğim başka hiçbir şey yok. Tamam mı? Artık kapatmam lazım. Sonra konuşuruz.

- ama...

- iyi geceler baba. , dedikten sonra telefonu kapattım.

Etraf karanlıktı. Ve ben korkuyordum. Birinin şu an yanımda olmasını gerçekten çok isterdim. Jungkook gibi birinin mesela... Ama o gelmezdi. Bugün gözlerinin içine baka baka Suho ile gitmiştim. Ona değil Suho ya gitmiştim.

Gücümü toplamaya çalışarak ayağa kalktım. Bir an önce odama gitmeliydim. Acaba Suga uyumuş muydu? Kesin uyumuş olmalıydı tabi bu da soru mu? Ama keşke uyumamış olsaydı. Şu an konuşmaya gerçekten çok ihtiyacım vardı.

Odadan içeri girdiğimde ışığın hala kapanmamış olduğunu gördüm. İçim rahatlatmıştı.

Suga da uyumamıştı. Beni görür görmez söylenmeye başlamıştı. Daha çok kızmaya...

- gerçekten saat kaç farkında mısın? Ne halt yedin bu saate kadar? PDnim senin yokluğunu fark etmesin diye ne oyunlardan çıktık biliyor musun? Onu geçtim. Hepimiz ne kadar telaşlandık. Bizi de mı düşünmedin?

Gözlerim dolmuştu. Bana değer veren insanlar var demek. Gülümseyerek yatağıma oturdum. Ve ona sulu gözlerimle bakmaya başladım.

- bu yüz ifadesi de ne?

- Suga ben gerçekten çok mutluyum. Aynı zamanda çok korkuyorum.

Suga kaşlarını çatmıştı.

- seni korkutan ne?

- düşmanlarım.

Sorgulayıcı bakışlarla bakmaya devam etti.

- bunu sana şimdi açıklayamam. Şimdilik senden bir şey isteyebilir miyim?

- tabiki.

- bana sarılabilir misin?

- yanıma gel baş belası. Abin seni koruyacak.

Yanına gidip sarıldığımda geriye yaslandı. Başımı göğsüne koymuş gibi olmuştum.

Bugün ikinci bir kişinin bana abimmiş gibi davranmasıydı. Kollarımı Suga ya sıkıca sarıp ağlamaya başladım. O ise beni teselli etmeye çalışıyordu.

- şşşt tamam.

Başımı okşamaya başlamıştı. Bana şu anda gerçekten kardeşiymişim gibi davranıyordu. Belki de gerçek abim Suga dır. Yüzünün ilk gördüğümde çok tanıdık gelmesi falan. Ne de iyi olurdu ama. Bu grupta bana en iyi davranan, benimle ilgilenen, birlikte sohbet edip kahkaha atıp eğlendiğim başka kimse yoktu. Bana en yakın gelen oydu.

Şu an da gerçekten kendimi baskı altında hissediyordum. Bir yanda Suga nın o tanıdık gelen yüzü, bir yandan ölesiye nefret ettiğim Jimin, bir yandan yeni yeni tanıdığım ama bana abisi gibi davranmamı isteyen Suho ve tabi bir yandan da canımı bile verecek kadar çok sevdiğim Jungkook. Kimin iyi kimin kötü olduğu da artık bir soru işaretiydi. Jimin hariç hepsi iyiydi gerçi ama Jimin de öyle bir oyun oynuyordu ki onu dışardan gören melek sanırdı.

Gerçekten neredeyse bir ay olmak üzereydi ve babamın dediği gibi Jimin in ölümünde hızlı olmalıydım ama nasıl? Ne bahane ile?

Tabi ya!! Bir tatil! Bir tatilde onu rahatlıkla öldürebilirdim.

En kötüsü de geriye kalan 6 üyenin üzülmesi olacaktı. Ama umursamamalıydım değil mi? Ya da umursamalıydım. Sonuçta Jungkook ve Suga onlar hiç değilse diğerlerine göre benim için daha değerliydiler.

- ne düşünüyorsun?

- Suga?

- hmm?

- içinizden birisi ölse ne tepki verirsin?

- bu nasıl bir soru böyle? Böyle bir şeyin olma ihtimalini düşünmek bile istemiyorum.

- ya ben göründüğüm gibi iyi biri değilsem?

- cidden uykun falan mı geldi? Bu saçma sorular da ne?

- öylesine sorasım geldi sadece.

- sorma lütfen böyle aptalca şeyler. Hem sen çok iyi bir kızsın.

Derin bir iç çektim.

- böyle mi düşünüyorsun gerçekten?

- evet.

- bunu duymaya ihtiyacım vardı. Çok sağol.

İnsanları aptal yerine koymuştum resmen. Beni hiç kötü düşünmemişti. Çok yazık...   



Üşüyorum Sarıl Bana / JK JM SG SH  #PluviaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin