16

73 13 6
                                    

Zane'den;
Böyle olacaksa gitmeme izin vermeliydiniz. Hala gülümsüyorken.
Böyle olacaksa yolunuzu çevirmeliydiniz. Hala ayaklarımın üzerinde durabiliyorken. Ben kimim ki? Karşı çıkayım.

"Hayır" dediler. Tüm inancımı geri kazanmışken.

" Tehlikeli.. Kalıyorsun " dediler. Ruhumdaki zincirleri tam da kırmışken. Kapı ve pencereleri kilitlediler. Beni göğsümden yavaşça iterek olduğum yere oturttular. "Nokta."

"İşte.." dediler. "İhtiyacın olan her şey burada."  Tozlu bir masanın üzerine bir kaç yicek içecek ve bir de yorgan bırakıp gittiler.

"Geri gelicez.." dediler. "..Yeniden." Kapıyı yavaşça suratıma kapadılar,bizi kapkaranlık odada bir başımıza bırakıp giderlerken?

Rei yanıma geldi. "Despotluk ne demek?" diye sordu masumca. Kai 'in bana dediğini anımsadım." Despotluk yapma."
Sadece hislerimi haykırdım. Şimdi ya da asla. Ve her defasında, birileri tarafından susturuldukça.. Ah, bu sefer paçamı çekiştirdi ve yeniden o kelimenin anlamını sordu.

Düşünürken gözlerim karanlıktaki herhangi bir noktaya daldıkça sessizliğim onu ürpertiyordu.

"Zane?" dedi. Bir an için ilkildim ve dalıp gittiğim kulaçlardan gözlerine baktım. Ne sormuştun?

"Despotluk mu? "
" Hı hı, ne demek ki o?"

Gülümsedim ve başını okşadım. "Kötü birşey.." dedim.

" Çok kötü bir şey."

  Ona bağlı olmanın bir sebebi dahaydı masumiyeti. Bir gerçek var. Sanılanın aksidir aslında. Masum  insandan kork. Yapabileceği çok şey var. Bilmeden, bazen de isteyerek. Hatta belkide mecburiyetten. Seni her seferinde şaşırtacak ne olursa.

Yine gözlerim bir köşeye dalıp giderken o şöyle dedi ve ben onun kolunu sımsıkı tuttum.

" Kai'a çok kızıcam o zaman. Sana öyle bir şey di-"
"Sakın..!" dedim. " Öylesine bir sözdü, Sinirliydi. Ve eminim ciddi değildi.  Benim yüzümden seni incitmesini istemiyorum. "
" Ama.. "
" Rei.. Sözümü dinle. "
" Tamam."
" Söz mü?"
" Söz." dedi kırılmışçasına. Kai benim gibi değildi. Elbet ağır konuşacaktı ve çabuk parlayacaktı. Onu Kai inciteceğine benim incitmem daha az canını yakacaktı. Öteki yandansa incitebileceğim son kişiydi. Söylediğim gibi. Şaşırtabiliyordu. Ne yapacağını önceden kestirebilmek oldukça zor.
Onu sebep olduğum bir şey için somurturken görmekse böylesine acı. O beni nasıl yapıyorsa, her defasında güldürebiliyorken.

   Şimdide gülümsedi. Sanki hiçbirşey olmamış gibi. Sanki hiçbirşey dememişim gibi. Gülümsedi, boyundan büyük yorganı kucaklayarak üstüme örterken..Neden bunu her seferinde yapıyorsun?

   Suçlu hissettirdi, bilmeden. "Sözümü dinle" bu ne demekti? Ne dedim ben öyle? Sen kimseye ait değilsin.

Sonra aklıma geldi. Beni korumak istemiş. Kai 'ı karşısına almayı göze alarak. Yanağını okşadım.
" Beni de korurmuş" dedim gülümseyerek.

  Yanıma oturdu ve gözlerimin içine baktı. Mevzu bu değil dercesine.  Başımı eğdim. Soracak bir çok sorum olduğunu bildiğini biliyorum. Sessizliğimden korktuğunu da öyle. Ve bu karanlık odadan. Hatta tüm korkularını.Sormak istediğim sorular muhtemelen beni ele verecekti. Hafızamın olmadığıyla ilgili. Tehlikeli oynamam gerekirdi. Belkide iyiliği için.

Biriyle başladım;
" Ufaksın ama görmeyeli iyi dövüşüyordun değil mi?"
" Pek sayılmaz.. "
Deyim yerindeyse attım fakat tutmadı. Sözlerimin sebep olacağı her şey için ne dediğime dikkat etmeliydim. Risk almaya devam etmem gerekirdi.
" Dövüşemediğine göre, burası senin için tehlikeli değil mi?" diye sordum. Başını eğdi.
" Beni sadece teknik bilgim için tutuyorlar. Kod yazma, hackleme..." Tüm cümlenin içinden bir kelimeyi çıkardım. Bana çağıştırdıklarından sonra artık aklıma her şey geliyordu.

NINJAGO: BulletproofHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin