Lloyd'sa güven vermek adına elini Katty'nin saçlarında gezdirirken " Bende buradayım." dedi. Henüz görüş mesafesini yitirmemiş olan Cole'a bakarak devam etti. " Ona nasıl baktığını gördüm. Cole karşılık vermedi ve bu senden çok benim ağrıma gitti. Ama o böyle bir adam işte. Sert görünür ama herşeyini içine gömer. Tıpkı senide gömdüğü gibi. Sana bir sır vereceğim kardeşim... O senin içinden geçen herşeyi hissediyor. Sende benim içimden geçenleri. Ama yinede bu bana acı veriyor dersen ve benimle birlikte yürürsen; onun ördüğü duvarları birlikte yıkarız. İnan bana o taş kalpli değil, seni kendinden uzaklaştırıyorsa... mutlaka bir bildiği vardır. " Katty şaşkın ve birazda mahcup bir ifadeyle Lloyd'un gözlerinin içine bakarken " Hepsini gözlerinden okudum Katty" dedi Lloyd. Bunlar tek çocuk olarak büyüyen Jay'e biraz dokunurken buruk falan ama yinede gülümsemeden edemedi....
Cole ve Rai biraz önden, yüz metre arkasından Kai ve Nya, onlarında hemen arkalarında Lloyd, Jay ve Katty iskeleye yönelirken Jay Lloyd'a döndü; " Bizi ne yapıp edip bir araya getirdin ya Lloyd... helal olsun. " Lloyd ne diyeceğini bilemedi. Aralarındaki tatsızlık kelimelere sertlik ve mesafe koyarken Jay'in sesindeki tınının alay mı yoksa gerçekten içten mi olduğunu kestiremedi. İfadesiz gözlerle ona bakarken Jay devam etti;
" Buraya gerçeklerle yüzleşebilmemiz için kimimizin ensesinden tutup oturttun, kimimizin grurunu iki paralık ederek oturttun o masaya... Şu dördüyle aramızdaki mesafeyi görüyor musun? Herkes kendine yakın gördüğünü takmış koluna. Hale bak. Sayende birbirimizden ne kadar uzaklaşmışız onu gördük. Kıtalar gibi bölünmüşüz. Şimdi yol neresiyse oraya. İmkansıza doğru, bir hayalin peşinden sürüklenip gideceğiz. Yinede helal olsun Lloyd. Sen elinden geleni yaptın... helâl olsun. "
Son sözünü söyledikten sonra Jay, temposunu arttırıp Nya'lara doğru yürürken tek kelime dahi düşmemişti Lloyd'a. Bir iç geçirerek kapşonunu taktıktan sonra Katty'i kanatlarının altına aldı. Saçak altlarından yürüye yürüye ancak iskeleye tarafına varabilmişlerdi. Lloyd saatine baktı; " Altıyı yirmi geçiyor. Hava erken kararıyor artık kardeşim." Katty onaylayarak başını saklarken Cole aniden durdu. Ardından Kai, Nya ve Jay'de öyle.
Bir iskeleye göre biriken gereksiz kalabalığın verdiği şüphe dürtüsü üzerine Cole ardındakilere adeta kanat gerdi. Elini kaldırarak daha fazla ilerlememeleri gerektiğini işaret etti. İskelenin üzerinde bekleyen gereksiz kalabalığın içinde her türden insan bulmak mümkün olabilirdi. Fakat hepsi, özellikle bazıları 'farklı'ydı. Herbiri tek odağı paylaşıyor gibiydi. " Belkide o not... birden fazla kişiye gönderilmişse? " diye düşündü Katty. Dikkatini birşey daha çekti. Sıradan görünen insanlardan kimisi göze batmama çabasındayken kimiyse çeşitli yöntemlerle kendini vurgulamayı istemişti. Hatta hemen karşıdaki adamı gözüne kestirdi Katty. Arkadan gördüğü kadarıyla siyah saçlı adamın, uzaktan esmer sayılabilecek teni aslında açık bir gri tonuydu. Normal bir insan gibi olmadığı her halinden belli olan adamın sırtındaki gölge kanjisini gördüğünde nedense şaşırmamıştı.
En az Katty kadar herkesin dikkatini çeken bu detay şunu sorgulatıyordu; " Acaba o bir not değilde, davetiyeyse? Ve tek davetliler biz değilsek?" Herkesten çok Cole şüpheleniyordu. Endişeleri şüphelerini aşarken bir baktı ki, kanat gerdiği kollarının arasından Jay sıyrılmıştı. Jay iskelenin ahşap zeminine ayak basarken onun bu atılgan ve meraklı kişiliği Cole'u ayrıca endişelendiriyordu. Fazla dikkat çekmemeye özen göstererek etrafındaki insanları süzdü Jay. Saysa bir elin parmaklarından fazla şüphe edeceği adam yoktu. Kimi kapşonlu, kimi burnu büyük herifler... En az oda diğerleri kadar şüpheleniyorken kayda değer bir tehdit sezemedi Jay. Cole'un kararsız bakışlarının ardından diğerlerinin de ilerlemesi için işaret verdi.