Elimde salladığım Jack Daniels'ı bir köşeye koydum.
Kafam yeteri kadar güzeldi çünkü.Boşta kalan elimle müziğin sesini biraz daha açtım.
Evet, başladığımız yerdeyiz. Ne bir ilerleme var, ne de bir gelişme.
Ben yine sıfırım, yine bir hiçim.
-
Değer verdiğim her şeyi, herkesi kaybettim ben.Küçük yaşta başladı bu hayata karşı yenilgim, küçük yaşta başladı kimsesizliğim.
Önce annemi kaybettim, daha sonra babamın içten sevgisini.
Bana her sarıldığında annemin vefat edişini hatırladı belki de. Belki de o yüzden bana her dokunduğunda, ben her bi Zafer kazandığımda yapmacık gülümsemesini takındı.
Yalnızca Scott vardı yanımda.. her olayımda.
3. Sınıfa geçtim ardından, kızıl saçlı bir melekle tanıştım. O adımı dahi bilmezken, ben onun okuduğu kitapta kaçıncı sayfada olduğuna kadar biliyordum.
Tek derdim annemdi o zamanlar. Babamın içten içe, derinlerde sevdiğine inanıyordum beni. Sevmiyormuş gerçi.
-
Neyse müziğin eşlik ettiğim tek kısmına geldik.Just because I'm losing
|Kaybediyor olmam|
Doesn't mean I'm lost
|Kaybolduğum anlamına gelmez|
Doesn't mean I'll stop
|Duracağım anlamına gelmez|
Doesn't mean I will cross
|Geçeceğim anlamına gelmez|
Just because I'm hurting
|İncitiyor olmam|
Doesn't mean I'm hurt
|İncindiğim anlamına gelmez|
Doesn't mean I didn't get what I deserve
|Hak ettiğimi almadığım anlamına gelmez.|
No better and no worse
|Daha iyisi ve daha kötüsü Yok.|
I just got lost
|Sadece yolumu kaybettim.|
-Yıllar geçtikçe bir köşede kızıl saçlı meleğimin başkalarıyla takılışını, mutluluğunu izledim.
Dışarıya takındığı mutluluğunun içinde, en derinlerinde mutsuzluk vardı. Tek farkında olansa bendim. Onunda ailevi sorunları vardı. O da içten içe mutsuzdu. Ama o benim tersimdi. Ben içime kapanık, asosyal bir ergendim. O ise dışa dönük, sosyal, küçük yaşta olgunluğa erişmiş bir kızıl melek.
Yani anlayacağınız ben mavinin en kötü tonuna, o ise turuncunun parlaklığına sahipti.
-Şimdi diyeceksiniz ki bu mu seni bu kadar yıktı?
Yıkılmadım ben! Ayaktayım. Direnebildiğim kadar direneceğim şu soktuğumun hayatına!
Ama yoruldum.
En yakın arkadaşıma dertlerimi anlatamamaktan, sevdiğim kızı başkalarının öpüp koklamasına seyirci kalmaktan, babamla oturup konuşmamaktan yoruldum.
Sıkıldım birazda, sünepeliğimden sıkıldım.
-Ayağa kalktım. Köprünün ucuna geçtim.
Rüzgardan uçuşan gömleğime hafif bir küfür ettikten sonra, aşağıya sarktım Ve bağırmaya başladım."Düzenini sikiyim dünya! Düzenini sikiyim hayat!"
Soluk soluğa kaldığımda biraz soluklandım ve devam ettim.
"Yardıma ihtiyacım var!"
Kendi sesim kulaklarımda yankılanırken, köprünün bir ucundan bana doğru gelen kişiyi fark etmemişim.
"Yardıma değil, yardımıma ihtiyacın var."
Biran korktum ve edepsiz ağzımı tutamadım.
"Hay ananı sikiyim!"
Bu kişi okulda daha önce de karşılaştığım adının Malia olduğunu hatırladığım tuhaf ama havalı kızdı.
"Şey. Pardon. Yani öyle söylemek istemedim. Tamam yani öyle söyledim ama aslında onu söylemek istemedim. Tabi şimdi o an söylerken onu söylemek istiyordum ama yani onu söyle..-"
"Gerçekten, yardımıma ihtiyacın var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost
Fanfiction'Bir elimle göz yaşlarını siliyorum eskiden sevdiğim kadının, diğer elimleyse saçlarını kulağının arkasına atıyorum bana karşı bir şey hissetmeden benimle birlikte olan kadının.'