~0.8~

260 19 7
                                    

"Yalnızca o değil, bende öldüm."

*

"O iyi olacak, adım kadar eminim."

*

Hastaneye vardığımda saat 5.45'ti. Okuduğum bir şiiri yaşıyor gibiydim.

'Ve ben seni, sabahın 5.45'inde sevdim.'

İçerisi doluydu. Pek bir anlam veremdim. Yalnızca Scott'ı bekliyordum ama isimlerini bile bilmediğim hatta ilk defa gördüğüm insanlarla doluydu hastane. Lydia bile buradaydı.

Yanıma Scott geldi.

"Twitter'dan haberin var mı?!"

"Evet Scott. Twitter çağımızın büyük bir buluşu."

"Malia! Stiles'ı TT yapmışlar!"

"Oha."

Hızla çantamdan telefonumu çıkartım ve olanlara baktım. Tanrım ciddi olamazsın.

Tüm bu TT rezilliğinin nasıl başladığını öğrenmem uzun sürmedi. Lydia'nın profiline girip her şeyi öğrendim.

Bir anlık sinirle elim ayağıma dolaştı Ve Lydia'nın yanına gittim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir anlık sinirle elim ayağıma dolaştı Ve Lydia'nın yanına gittim.

"Ne yaptığını sanıyorsun?!"

Anlamamışçasına yüzüme baktı.

"Stiles orada can çekişiyor! Ve sen burada salak işlerle meşgulsün!"

"Sen kim oluyorsun ya?"

"Bu seni hiç ilgilendirmez!"

Tam ona ağzının payını verecektim ki Scott beni kaldırarak uzaklaştırdı.

"Bırak beni!"

Ne kadar debelensemde bırakmadı. Tam o sırada içeriden doktor çıktı. Herkes bir olup doktorun yanına gitti.

"Gençler abartılacak bir şey Yok. Durumu gayet iyi. Yarın taburcu etmiş oluruz."

*

Bir süre sonra hepimiz Stiles'ın bulunduğu odadaydık. O daha uyuyordu.

*STİLES

Başımın ağrısı kaldıramayacağım bir hale gelince gözlerimi açtım. Hassiktir gerçekten çok acıyordu. Bir dakika... ben neden hastanedeyim?

Hiçbir şey anlayamazken Lydia dudaklarıma yapıştı. Ayrıldığımızda ise bir şeyler sayıklıyordu.

"Tanrı seni bize bağışladı Stiles.."

Tam o sırada Lydia'yı kenara ittirdi Malia.

"Tanrı diye bir şey posaydı Lydia... bizi seninle sınamayacak kadar merhametli olurdu."

"Sen çok komiksin yaa"

"Jackson da aynısını söylüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Jackson da aynısını söylüyordu."

Malia bunu söyledikten sonra Lydia kaşlarını çatarak Malia'ya doğru yürümeye başladı.

"Ne saçmalıyorsun sen ya?! Şu saatten sonra benimle iyi geçinsen iyi olur, alt takımın için."

Malia Lydia'ya karşılık verecekken Scott araya girdi.

"Bizi meraklandırdın bro. Yokluğunda adına tt bile açmışlar sen düşün artık."

"Siktir ordan ya."

Öğrendiğim şey beni rahatsız etmişti, her zaman göz üzerinde olmaktan nefret ederdim, şimdikinin aksine.

"İşsiz misiniz mal mal şeylerle uğraşıyorsunuz?"

"Kardeşim benim bu olayla bir alakam yok."

Malia ve bir kaç kişi daha masumum ifadesi yaparken kapı açıldı, içeri 'babam' girdi.

"İyi misin? İfadeni almamız lazım."

"Beni mi düşünüyorsun? Gözlerim yaşardı."

"Gayet iyisin. İfadeni alalım.

Babamın gergin tavrının üzerine sıkılmam eklenince odada daralmaya başladım ve oturur pozisyona geçtim. Kollarımda ki kabloları çıkartıp ayağa kalktım. Herkesin bakışları üzerimdeyken babam kolumdan tuttu.

"Ne yapıyorsun?"

"Kalkıyorum, anlayamıyor musun?"

"İfadeni almam lazım, iş gereği soruyorum."

Bir kaç adımda bir sendeleyerek kapıya vardığımda babama döndüm.

"Dün ile ilgili bi bok hatırlamıyorum."

"İfade vermek zorundasın!"

"Yıllardır şerifsin bi boka yara artık."

*
Aylardır bölüm atmadığımdan dolayı şimdilik bununla idare edin, düzenleyeceğim.

LostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin