"Ama sen hep dik başlısın değil mi!?"
*
"Belki birazda olsa benim hissettiklerimi hissetmiştir."
*Dün gece pek bir şey olmamıştı. Biz Erica ile yalnızca öpüşmüştük, ona karşı bir şey hissetmiyorken daha fazlasını yapmasına izin veremezsin zaten.
Tuhaf olan şeyse o olaydan sonra Malia'yı hiçbir yerde bulamamış olmam. Eve giderken heryerde onu aradım, belki bir saat. Evine gitmiş olsa haber verirdi çünkü bana onu bırakmamı söylemişti. Ardından telefonuma 'ben eve kendim dönerim' diye mesaj atmıştı.
Kafam o kadar zonkluyordu ki... geç yatmak hiç benlik değildi.
-
Artık yeni bir tarzım olmuştu, pişman değildim çünkü havalıydı.Okula gitmek için üzerimi değiştirdim.
Bugün okula gitmek zorunda değildik, çünkü çoğu öğretmen LGBT yürüyüşünde olacaktı. Bense sadece Malia ile vakit geçirmeye gidiyordum.
Telefonum titreyince tam zamanında diyerek telefona baktım.
Gönderen; Kafanı Kırarım 😡
Bugün beni almana gerek yok.
9.21Her gün almam gerektiğini
söylemiştin.
9.21 ✅✅Dediğim gibi, bugün gerek yok.
9.22Bana soğuk muydu? İyide neden?
-
Okula vardığımda yüzümün düşük olduğunu ilk farkeden Scott oldu.
"İyi misin?"
"Malia ile aram açık."
"Hah. Malia. Çok efsane kız."
"Nasıl yani?"
"Dün gece. Anlarsın ya. Çok efsane kız" Yüzünde çok piç bir gülümseme vardı.
"Anladım. Baybay."
"Nerey..-"
Bahçeden bir hışımla çıkıp kafeteryaya gittim. İyide onların birlikte olması beni neden kötü hissettiriyordu?
Üstelik bu hissin nasıl olduğunu çok iyi biliyordum. Lydia ile birini görünce de hep aynısı olurdu.
Saçmalıyordum şu an.
Ben derin düşüncelerimle savaşırken masamdan bir sandalye çekildi.
"Selam, çok düşüncelisin. Bu sabah Sherlock yönünden mi kalktın?"
"Selam. Nasılsın Erica?"
Erica tam cevap verecekken arkadan bir gümbürtü koptu, daha sonraysa alayla karışık gülme sesleri.
Oraya doğru baktığımda okula yeni gelen kızın düştüğünü gördüm.
Herkes dalga geçmeye devam ederken, yerimden sinirle kalktım ve kızın yanına gittim.
Elimi uzattım ve kızı kaldırdım. Ardından gelen sinir dalgasıyla kendimi bağırırken buldum.
"Hepinizin insanlığı bu kadar işte! Başınıza gelince depresyonlara girersiniz! Bi başkasını görünce elinizi uzatmak zor gelir!"
Kızın elini bırakmadan koridora çektim, üzgünlüğünü belli etmemeye çalışır bi hali vardı.
"Sen onları kafana takma. Hepsinin küçük beğinleri hormon denizinde yüzdüğü için el uzatmak zorlarına gitti herhalde."
Gülmüştü.
"Ben, Stiles."
"Bende Allison, böyle tanışmak istemezdim ama..-"
"Hiç kafana takma. Zaten burada böyle tanışmasaydık, benimle tanışmak istemezdin."
"Nasıl ya..-"
"Gel kafeteryaya geri dönelim."
Kafeteryaya geri döndüğümüzde herkes mahçup bir şekilde Allison'a bakıyordu.
İlk sıradaki çocuk kalkıp Allison'dan özür dileyince herkes öyle yapmaya başladı.
Daha sonra bir grup kız Allison ile tanışmak isteyince,
"Git, git. Ben zaten buralardayım."
"Teşekkürler."
Yanağıma bir öpücük kondurdu.
Şimdi güzel kızdı ama benim gönlüm başkanındaydı işte naparsın.
Erica'nın yanına geri döndüğümde bana gülüyordu.
"Ben dün geceden sonra bizi..-"
"Bak Erica çok haklısın. Dün gece sana ben yüz verdim. Ama ben başkasını seviyorum. Seninle iyi arkadaş olabiliriz, anlayışla karşılayacağını biliyorum."
Gözünden bir damla yaş düştü. Elimle yaşını sildim.
"Hep böyle kal olur mu?"
"Nasıl?"
"Hep böyle kal Stiles, hep böyle kal." diyip sarıldı.
Karşılıksız bırakmamak için bende sarıldım.Yanımdan uzaklaşınca, Malia ile karşılaştık.
"Aramız iyi mi?"
"Evet neden sordun?"
"Dünden beri öyle mesajlar atınca ben sandım ki..-"
"Dün bi karar verdim, bizim seninle arkadaş olmamız çok saçma. Ben sana yardım ettim ve bitti. Ötesi yok, kendine iyi bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost
Fanfiction'Bir elimle göz yaşlarını siliyorum eskiden sevdiğim kadının, diğer elimleyse saçlarını kulağının arkasına atıyorum bana karşı bir şey hissetmeden benimle birlikte olan kadının.'