MENFEZ

26K 1.1K 307
                                    

ÖNSÖZ

Zenal uysal bir bebekti. Hayalperest bir çocuktu. İşveli bir genç kızdı. Kurnaz bir kadındı, biraz da korkak... Yeni doğduğu sıralarda yanaklarında fazlasıyla belirgin oval kırmızılıklardan adını almıştı. Babası ölmeden saatler önce onun kulaklarına doğru eğildi ve fısıldadı. "Al yanaklı kadın, Zenal."

Babası onu terk ettiğinde hiç ağlamadı. Büyürken onu hiç aramadı. Babasının yokluğunu aklı kavrayabildiğinde bile sormadı. Hiç adını sormadı. Onu hissediyordu. Çok yakınlarında... Annesinin saçlarını okşayan parmak uçlarında biraz. Bazen ensesinde... Düştüğünde onu tutmaya hazır bir şekilde sırtında bekliyordu sanki. Yine de hiç sormadı. Belki de alacağı cevaplardan korkuyordu. Annesi ona bir gün babasının öldüğünü söylediğinde bir ay boyunca ağladı ve o zamandan sonra hiç sormadığı kadar annesine babasını sordu. Aldığı cevaplar ona hiç bir zaman yetmemişti.

Her yaşında yanaklarındaki o sevimli kırmızılıklar daha da canlanıyordu. Kıvırcık saçlarının filizlendiği derinin altında her biri dişi olan iblisler yaşardı. Zenal bazen o küçük dişi iblislere kulak asmayı severdi. Zeytinleri sevdiği gibi... Nedense dünyanın en tatlı yanları, yalanların ve günahların eşiğinden geçiyordu ona göre. En yasak olanlar en zevk verici olanlardı. O dişi iblislerin önüne serdiği haritaya durmadan bakınırdı. Bir yere ait olmak, vabeste kalmak isteyen tutkulu bir yanı vardı. O haritada, en derinlere kök salıp yetişebileceği verimli toprağı arar dururdu. Bir gün buldu.

Hikaye teması ve kahramanlarımızın isim tanıtımı için videoyu izlemenizi tavsiye ederim.

©

HİLAL ERSOY

MENFEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin