2. Bölüm

371 19 6
                                    

"Bayan Roth, size sesleniyorum!"

Bir anda oturduğum yerde sıçradım. Bayan Speilder gözlüklerinin üstünden sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Dünyamdan çıkıp panikle etrafıma baktım. Sınıftaki herkes susmuş, bana dönmüş, hareketlerimi izliyordu.

Yerimde huzursuzca kıpırdandım, "Özür dilerim, dalmışım."

"Evet sorumu cevaplamayı düşünüyor musunuz Bayan Roth?"

Ağzımı açamadan, bir anda kapı açıldı ve sertçe kapandı.

İçeri giren çocuğu gözlerimle takip ettim. Sınıfı süzdü ve öğretmen'e birşey demeden solumdaki boş sıraya oturdu. Bütün sınıf benim gibi onu takip ediyordu. Uzun boylu ve kaslıydı. Koyu kumral saçları normal uzunlukta ve gayet gürdü. Ela gözleriyle sınıfı inceliyordu. Gerçekten üstüne atlayabileceğim türden yakışıklı bir çocuktu. Gerçekten.

"Sen Alex Miles olmalısın."

"Evet, benim."

"O zaman okulumuza hoşgeldin."

"Teşekkürler."

Hemen ardından zil çaldı ve sorudan yırttım. Alex Miles'ın dersin sonunda gelmesine ve bu kadar rahat olmasına şaşırmıştım. Ama bir bakıma da sevmiştim.

Emily'le birbirimize bakarak sınıftan çıktık.

"Garip." dedi arkasına dönüp sınıfa bakarak. Alex Miles hala sınıfta oturuyordu.

"Ve hoş." dedim gülerek.

"Evet ama ne yazık ki tipim değil."

"Senin gözün esmerlerden başka birşey görse şaşarım zaten."

"Çok komik." dedi imalı bir gülümsemeyle, "Sen derste yine Graceland'e gittin bakıyorum."

"Turistlerime her zamanki günlük turlardan birini gerçekleştirdim, o kadar." dedim omuz silkerek.

"Benim karnım acıktı, kafeteryaya gidiyorum. Gelmek ister misin?"

"Yok sonra gelirim, dolaba uğramam lazım."

"Tamam o zaman, bekliyorum." dedi ve hemen yanağıma bir öpücük kondurup hızlı adımlarla uzaklaştı.

Dolabım fazla uzakta değildi. Yanında çiçeklik vardı, onları hep severdim ve elimden geldiğince sulamaya çalışırdım. Kitaplarımı karıştırarak ilerliyordum. Dolabımın anahtarını aramak için kitaplarımı sol elimin üstüne koydum ve sağ elimle aramaya başladım. Aradım, durdum ama bulamadım. Sonunda sinir yaparak çantamın içini sert bir şekilde ararken elimdeki bütün kitapları yere düşürdüm.

"Lanet olsun!" diye bağırdım kitaplara. Zaten sinirim bozuktu. Bu da iyice sinirlerimi germişti. Hala aklım Brad ve Ally'deydi.

Yere kitapları almak için eğilirken aynı anda biri daha eğildi ve kitaplarımın çoğunu aldı, kim olduğunu görmek için ayağa kalktığımda karşımda...

Alex Miles vardı.

"Kitaplara küfür etmekle bir yere varamazsın." dedi hafif gülümseyerek.

"Ama hak ettiler."

"Ama onları düşüren sendin?"

"Ama sen beni mi izliyorsun?"

"Ama, sinirli bir şekilde çantanı ararken çok komik görünüyordun?"

"Ama canımı sıkmaya başladın?"

"Yeter." dedi gülerek.

"Teşekkür ederim." dedim elinden kitaplarımı alırken.

"Ben Alex Miles ama sen sadece Alex de."

"Bende Grace Roth, herkes Grace der. Ama istersen sende öğretmenler gibi soyadımla hitap edebilirsin." dedim omuz silkerek.

"Grace'i sevdim."

"O zaman Alex, tanıştığıma memnun oldum."

"Bende çok memnun oldum."

Kitaplarımı dolabıma yerleştirirken bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

"Okulumuza hoşgeldin." dedim dolabımı kilitlerken.

"Teşekkürler. Umarım öğretmenleriniz tarih dersine giren kadın gibi değildir."

"Bana göre hepsi öyle, Edebiyat öğretmeni dışında."

"Sana inanmamın doğru olup olmadığını anlayacağız. Sıradaki ders Edebiyat."

"O zaman Edebiyat'ta görüşürüz."

"Belki." dedi ve beni süzüp gitti.

Dolabıma ve dolabımın yanında duran çiçekliğe doğru derin bir nefes aldım. Bu da neydi böyle? Anlayamamıştım. Konuşurken heycanlanmıştım ama konuşmamı etkilememişti. Bu da beni sevindirmişti. Nefes verirken gözlerimi kapattım ve tazelendiğimi düşündüm. Gözlerimi açıp önüme döndüğümde donup kaldım.

Brad ilerde, gözlerini kısmış bir şekilde bana bakıyordu.

TruenessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin