Hastaneye geldik. Beni kucağına aldı ve acildeki bir odaya girdik. Bizim ardımızdan doktor geldi. Ayağıma falan baktı sonra röngen çekilmemizi istedi. Röntgen çekildik. Çekildiğimiz röngen filmini doktora gösterdik.
"Merak edilecek bir şey yok. Sadece ufak bir ezik. Ama ayağını zorlamaman gerek. Birkaç ağrı kesici ve merhem yazıyorum. Bunları kullanıtsan en kısa sürede iyileşirsin. Geçmiş olsun " deyip gitti.
" Tanışamadık ben Rüzgar."
" Bende Eda. " dedim.
Beni yine kucağına alıp arabaya götürdü. Ön kapıyı açıp koltuğa bıraktı. Sonra diğer tarafa geçip arabayı çalıştırdı.
" Şimdi eczaneye uğrayalım. Oradan da seni evine bırakayım."
"peki" diyebildim sadece.
Eczaneye geldiğimizde ben arabadan inmedim. Rüzgar indi ve ilaçlarımı alıp geri döndü. Evi tarif ettim. Kapının önüne geldiğimde tekrar teşekkür ettim ve arbadan indim. Evde kimse yoktu. Odama çıktım. Üzerimi değiştirmek için gardırobumun kapağını açtım. Pijamalarımı aldım ve panduflarımıda giyince yatağıma yattım. Saate baktığımda saatin 09.17 olduğunu gördüm. Saat çok erkendi ama benim uykum gelmişti. Bugün yaşadıklarım aklıma geldi. Berk hala ne yüzle gelebiliyordu. Ve açıklaması vardı. Rüzgar tutmasaydı denize düşebilirdim belkide. Ayağımı da burkmuştum. Bunların bütün sorumlusu Berk'ti. Daha eskilere gidecek olursak ben psikolojik tedavi görmüştüm. Arkadaşlarım benden uzaklaşmıştı. Annem ve babam çok üzülmüştü benim bu durumuma. Ve vunlarında bütün sorumlusu Berk'ti.
Peki ya Rüzgar. Beni denize düşmekten kurtardı. Hastaneye götürdü. İlaçlarımı aldı. Evime kadar bıraktı. Bana çok iyi davranmıştı. Gözlerim kapanıyordu.
Sabah olduğunda yüzüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Uykumu çok güzel almıştım. Enerjim tam yerindeydi. Ayağa kalkmamla geri oturmam bir oldu. Ayağım sızlamaya başladı. Biraz ovuşturduktan sonra acıyan ayağıma yük vermemeye çalışarak ayağa kalktım ve aşağıya indim. Kahvaltı hazırdı ama annemler yoktu. Masanın üzerinde bir zarf buldum. Arkasında EDA KARACA yazıyordu. Zarfı elime aldım. Tam açacakken bana gelen gizli kutu aklıma geldi. Zarfı da alıp odama doğru hızlı adımlarla merdivenleri çıkıyordum. Ayağımda ki acı fazlalaşmıştı. Odama girince hemen masanın üzerine baktım. Kutu oradaydı. Kutuyu bir elime, zarfı diğer elime alıp yatağın üzerine oturdum. Kutunun üzerinde de EDA KARACA yazıyordu. Ve bu yazılar aynı yazıydı. Muhtemelen bunları gönderen aynı kişiydi. Acaba kutunun içinde ne vardı? Mektupta neler yazıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ SEVİYORUM ADAMIM
ChickLitaşk bir oyundur. Kimi bu oyunda başarılı olur, kimi başarısız... Ben aşkımı buldum. Onu kimse elimden alamaz. Seni seviyorum adamın. Hiç bırakmaya da niyetim yok.