Hermione, yorucu bir günü daha atlatmanın rahatlığı ve yorgunluğu ile Büyük Salon'a doğru ilerledi. Büyük
Salon'un bulunduğu koridora geçmek için sağa dönerken karşısına çıkan ve onu belinden sarmalayan Cormac ile
sarsıldı, sinirden kıpkırmızı olan Hermione sesini kısarak haykırdı "Tanrı aşkına Mclaggen bu kadar aptal olmak
zorunda mısın !? " Cormac sırıtarak onun yanağından öperken Hermione hazırda olan gömleğinin manşetiyle
onun öptüğü yerleri siliyordu. Cormac sonunda pes ederken Hermione sinirle haykırdı "Yeter artık Mclaggen bu
daha ne kadar sürecek? Seni sevmeyen biriyle olmaya nasıl katlanabiliyorsun aklım almıyor!" Cormac her
zaman ki sinir bozuculuğuyla sırıtırken Hermione'nin kulağına fısıldadı "Nereden biliyorsun beni sevmediğini?"
Elini Hermione'nin kalbine koyarak devam etti "Belki buralarda senin bilmediğin bir sevgi vardır" Hermione
sinirle tısladı "Sen kendini beğenmiş, kibirli, şımarık çocuğun tekisin! Bu iğrenç oyunu baş başayken
oynamayacağız!" Cormac, hiçbir şekilde etkilenmişe benzemiyordur "O zaman sevgilim, arkadaşlarımızın
yanına gidelim ve oyunumuza devam edelim" Hermione ona bakmayarak konuşur "Lavaboya gitmem lazım,
öptüğün yerleri çamaşır suyuyla yıkayacağım." Cormac sırıtarak Hermione'nin yanağını öptükten sonra ve
Büyük Salon'dan içeri girdi...
Hermione, kızlar tuvaletine giden yola doğru dönüp gidecek iken, ona hitap eden tiksinti dolu sesle durakladı
"Dünyada sana bakacak bir erkek varmış Granger." Hermione, sırıtarak ona bakan Malfoy'u görünce şaşkınlıkla
olduğu yerde kaldı fakat birkaç saniye sonra toparlanarak cevap verdi "Ne zamandan beri aşk hayatım seni
ilgilendiriyor Draco?" Malfoy bu beklenmedik soruyla dona kalırken, tiksinti dolu bir bakış attı ve Cormac'in
kaybolduğu koridora geçerek ilerledi.
Hermione, Büyük Salon'daki yemeğini bitirmiş ve yerinden kalkarken, Cormac zıplayarak onun elinden tuttu ve
kalkmasına yardımcı oldu. Hermione gözlerini devirerek ilerlerken, yemek boyunca bakmaya cesaret edemediği
büyük masaya kaçamak bir bakış attı, fakat aradığı siyah gözler odasına geçmiş ve onu düşünmeye başlamıştı
bile... Ortak Salona girdiklerinde Hermione Cormac'den kurtulma çabasıyla ona ders çalışacağını söyledi fakat
Cormac bu haberi sevinçle karşılayarak kendi ders kitaplarını da almaya gitti. Hermione ve Cormac, çiçek dolu
vazonun olduğu masaya oturmuş ders çalışıyorlardı, daha doğrusu Hermione ödevini yapıyor Cormac ise onun
boşta olan sol elini tutuyor ve öpüyordu. Hermione ödevini bitirmiş ve saatin geç olduğunu fark etmişken
yatakhaneye gitmek için ayağa kalktı, Cormac hızla onun elini tutarken "Hey Herm. gün boyunca ödev yaptın
zaten erken yatmana izin veremem, beni ne kadar çok sevdiğini bilmesem derslere daha fazla önem verdiğini
düşüneceğim." Dedi. Harry ve Ron gözlerini devirerek yatakhaneye gitmeye yeltenirken Hermione Harry'e acı
dolu bir bakış gönderdi Harry mesajı anlamış koltuğa geri çökerken Ron'un yatakhaneye gitmesine izin verdi.
2 Saat sonra
Saat gece yarısını çoktan geçmiş Gryffindor ortak salonunda oturan üç kişide sırayla esnerken Cormac sonunda
pes ederek yerinden kalktı "Saat geç oldu yarın erken kalkmamız gerekecek bence yatalım." Harry ve Hermione
olumlu bir şekilde kafalarını sallarken Harry, Cormac'in önden gitmesine izin vererek Hermione'nin kolunu
tuttu. Hermione olacağını tahmin ettiği hareketle dururken Cormac arkasını dönerek onlara bir bakış attı ve
omzunu silkerek yoluna devam etti. Cormac'in gittiğine emin olunca Harry fısıldadı "Tanrı aşkına Herm. o senin
sevgilin elbette yalnız kalacaksınız" Hermione kafasını sallarken aynı ses tonunu devam ettirdi "Biliyorum
Harry... Fakat bu kadar erken olmasını istemiyorum." Harry anlayışla başını sallarken gülerek cevap verdi
"Tamam ama benden artık onunla iyi geçinmemi isteme, beni tek gördüğü yerde boğazıma yapışacak tüm gece
kalkmam için gözümün içine baktı." Hermione sırıtarak ona teşekkür etti ve yatakhanesine doğru devam etti.
2 Gün Sonra
Hermione, ortak salonda ödevini bitirdikten sonra gerindi, Cormac sırıtarak yarım yamalak yaptığı ödevi kenara
bıraktı ve Hermione ile beraber şöminenin yanında ki koltuklara geçti, iki gün içerisinde kayda değer bir
değişiklik olmamıştı Hermione geceleri Cormac'in kıskacındayken Harry'i bazen de Ron'u yanında tutuyordu
fakat artık onlarda bir şeylerden şüphelenmeye başlamışlardı. Harry ödevini bitirip kitabının arasına koyarken
Ron da esneyerek ayağa kalktı. Harry iki gündür uykusuzluk çeken gözlerle Hermione'ye baktı, Hermione onun
gözlerinde ki uykusuzluğu görürken yavaşça kafasını salladı ve tebessüm etti. Harry rahat bir nefes alarak Ron
ile beraber yatakhaneye doğru ilerledi.
Cormac, Harry ve Ron'un gittiğini görünce gözleri parlayarak Hermione'ye döndü. Hermione şimdi ne
yapacağını düşünürken Cormac onun elinden tutarak ikili koltuğa götürdü. Hermione sessizce Cormac'in yanına
çökerken hala ne yapacağını düşünüyordu. Cormac Hermione'nin düşüncelerini dondurarak kolunu onun
omzuna doladı. Hermione, Cormac'e doğru çekilirken sakin kalmaya ve nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.
Cormac elini boştaki elini Hermione'nin beline doğru sardı ve onun dudaklarına eğildi Hermione yaklaşan
tehlikeyi fark ederek hızla Cormac'i ittirdi. Cormac cıklarken lafa girdi "Ne kadar üzücü, sevgili İksir
Profesörümüze veda etmek zorunda kalacağız..." Hermione kanı donarak ona bakarken bir kez daha karşısında
ki adamdan nefret etti. Cormac tekrar uzanarak onu sararken bu sefer Hermione'nin onu ittirecek güzü yoktu.
Hermione, dudaklarına çarpan ılıklıkla gerilerken Cormac iyice ona yaklaşıyordu. Hermione, artık gerilemeyi
bırakmışken Cormac'in ağırlığı onu geriletmeye yetti. Hermione, başına çarpan yumuşak yastığı fark ettiğinde
doğrulmaya yeltendi fakat Cormac'in eli çoktan onun kazağının içine girmişti. Hermione kazağının altından
tenine değen soğuk el ile irkilirken Cormac, elini Hermione'nin sırtına dayamış ve sutyeninin kopçasına doğru
elini ilerletiyordu. Hermione onun niyetini anladığında üzerinden ittirerek ayağa kalktı, Cormac hafif şaşkınlık
ve sırıtmayla onu yerine oturttu. Hermione sinirle onun elini ittirdi ve sesini kısmaya çalışarak haykırdı "Tanrı
aşkına senin niyetin ne Mclaggen!" Cormac biraz daha sırıtarak onun kulağına eğildi ve fısıldadı "Eğer sen bana
istediğimi verirsen bende sevdiğin adamın hayatını karartmam Granger..." Hermione kanını donduran bu
cümleyle biraz daha gerilerken beyni hayır diye yankılanıyordu. Hermione aynı şekilde onun kulağına eğilerek
fısıldadı "Aşkımdan vazgeçecek kadar cesur olabilirim, ama aşkımı kirletecek kadar korkak değilim Mclaggen! "
Ardından ayağa fırlayarak şişman kadın portresine doğru koştu...
Hermione portreden çıkarak kendisini Hogwarts'ın taş koridorlarına bırakdı. Beyninde binlerce soru işareti
varken o sadece kalbini dinledi... Ayakları, onu nereye götüreceklerini gayet iyi biliyordu.
Severus Snape, III. Sınıfların sınav kâğıtlarını okumayı bitirmiş, siyah ipek pijamalarını giymiş, sırt üstü
yatıyordu. Gözlerini kapatarak lanet uykunun gelmesini bekledi fakat gelen günlerdir olduğu gibi sadece
Granger'ın hayaliydi... Gözlerini açarak tavanı izlemeye başladı. Göz kapakları yavaş yavaş ağırlaşırken
kapısının arkasından gelen sesle irkildi. Bu saatte kim gelmiş olabilir diye düşünürken bir öğrenci olmadığından
hemen hemen emindi fakat Granger her zaman ki gibi onu yanıltmıştı...Snape'in bir kelime etmesine fırsat
bırakmadan Hermione içeri fırladı. Snape şaşkınlıkla onun yatağa oturmasını izlerken dikleşerek konuştu
"Burada ne işiniz var Bayan Granger?" Hermione yüzünü yerden kaldırmayarak konuşmaya çalıştı fakat
ağzından çıkan tek şey hıçkırıklardı... Snape onun bu haline şaşırırken bir taraftan da içinden bir şeylerin
koptuğunu fark etti. Snape yatağın yanına çökerken elini Hermione'nin dizine koydu "Ne oldu Hermione?"
Hermione cebinden çıkardığı peçeteyle gözlerini silerken anlatmaya başladı "Biliyor... O biliyor." Snape
şaşkınlıkla ona bakarken Hermione devam etti "Buraya son geldiğim günü hatırlıyor musun?" Hermione
Snape'in gerilen kaslarını hissedince hatırladığını anladı ve devam etti "O günün sabahı, Mclaggen bana kağıtlar
bıraktı, sonunda onun yanına gittim, ne olduğunu anlamamıştım sonra bana bizi gördüğünü söyledi,
Hogsmeade'de..." Snape şaşkınlıkla Hermione'nin yüzüne bakarken Hermione onun konuşmasına izin
vermeyerek yeniden söze başladı "O'na çok yalvardım Dumbledore'a söylememesi için. O'da eğer senden
ayrılıp onunla olursam, söylemeyeceğini söyledi..." Snape sinirle ayağa fırlamıştı "Bunu bana şimdi mi
söylüyorsun yani? Merlin aşkına Granger sende birazcık akıl olduğunu düşünüyordum! Pardon ama unutturma
büyüsü diye bir şey duydun mu sen?" Hermione dudağını ısırarak onun yüzüne bakarken cevapladı "Aklıma
geldi ama korktum. Eğer işe yaramazsa seni şikayet edeceğini düşündüm. Hem o benden bir sınıf üstte. Ve daha
önce hiç unutturma büyüsü yapmadım." Snape başını duvara dayarken konuştu "En kötü son 15 yılına
hatırlamaz ya da delirirdi ki ondan da bir zarar gelmez!" Snape kafasını kaldırırken aklına gelen bir şeyle yerinde
durdu " Peki sen neden bunları bana anlatmaya geldin?" Hermione iç çekerken, Snape'e oturmasını işaret etti,
Snape onun karşısına bir tabura koyup oturduktan sonra Hermione anlatmaya başladı "Bugün ortak salondaydık,
yani her gece oturuyorduk ama yanımızda hep biri oluyordu, bu gece tektik." Snape kaşlarını çatarak dikleşirken
Hermione devam etti "Sonra beni öpmeye çalıştı ittirdim ama seni şikayet etmekle tehdit etti, bende karşı
koyamadım sonra ileri gitmeye çalıştı..." Snape ayağa fırlarken sordu "Sen, sen ne yaptın !?" Hermione sakince
cevapladı "Sence neden buradayım Severus?" Snape rehat bir nefes aldı fakat hala kaşları çatıktı ve solgun yüzü
sinirden kıpkırmızıydı. Hermione onun yanına gelerek karşısında durdu "Şimdi ne yapacağız Severus? Seni
şikayet edecek diye öyle korkuyorum ki!" Snape birkaç saniye düşündükten sonra Hermione'yi yatağa oturtarak
planını anlatmaya başladı...
Hermione usulca şişman kadın portresinden içeri girerken sakin olmaya çalışarak ilerledi. Cormac ortak salonda
oturmuş Hermione'nin gelmesini bekliyordu. Hermione gelince ayağa fırlayarak onun yanına gitti "Eee Herm.
kararın nedir Dumbledore'a gidelim mi?" Hermione soğuk kanlılıkla cevap verdi "Hayır, Cormac. Teklifini yani
tehdidini kabul ediyorum." Cormac sırıtarak Hermione'ye sarılmaya yeltendi fakat Hermione elini kaldırarak
onu durdurdu "Ama burada olmaz." Cormac pekileyerek onu takip etti. Cormac ve Hermione şişman kadın
portresinden çıkarken portre homurdanarak bir daha gelmemelerini sayıklıyordu. Hermione kendinden emin
adımlarlar ilerlerken Cormac istediğine ulaşacak olmanın sevinciyle onu takip ediyordu.
Zindanlara geldiklerinde Cormac sırıtarak lafa başladı "İnanmıyorum Herm. yoksa burası Snape'in fantezi
mekanı falan mıydı?" Hermione sinirden dişlerini sıkarken cevap vermedi. En büyük zindanlardan birine
geldiklerinde Hermione kağının sürgüsünü çekerek içeri girdi. Cormac onun ardından içeri girer girmez
Hermione'yi kendisine çekerek dudaklarına yapıştı Hermione Cormac'i kapıyı görmeyecek şekilde ayarlarken
bir taraftan da öpüşmenin uzun olmasını diliyordu. Cormac, Hermione'nin kollarını kaldırdı ve tek hamlede
tişörtünü çıkardı, Hermione, Cormac'in ellerini tutmaya çalışırken gelen sesle rahatladı. Kapının yanında ki
Severus Snape asasını sadece Mclaggen'a gelecek bir şekilde ayarladı ve mırıldandı "Obliviate!" Cormac anında
gözlerini yumarak yere yığıldı...
Hermione koşarak kapının yanında ki adama sarıldığında ikisinin de aklında tek bir şey vardı; Bir daha hiçbir
nedenle ayrılmayacaklardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Wrong Love
Fiksi PenggemarHenüz savaş sihir dünyasının kapısını çalmamışken, Hermione Granger ve Severus Snape kendilerini farklı bir savaşın içinde bulurlar. Snamione