"Sen nasıl istersen"

781 34 1
                                    


Bölüm Şarkısı: Whitney Houston-I Will Always Love You
Hermione, serin bir Pazar günü, kahvaltısından sonra geldiği kütüphanede ödevlerini yaparken eksik bir kitap
aldığını fark etti. Kitap raflarının yanına gidip kitabı ararken, gözü masasındaki kâğıda ilişti. Parşömeninin
üzerinde ki kâğıdı alıp sessizce okumaya başladı.
"Seni ve olgun sevgilini Dumbledore'a söylememi istemiyorsan, ikinci katta ki kullanılmayan kızlar tuvaletinin
önüne gel Granger."
Hermione dehşetle kafasını sağa sola çevirdi. Bir taraftan kâğıdı buraya kimin bıraktığını düşünürken diğer
taraftan başka birinin okuyup okumadığını düşünüyordu. Tüm bu sorulara cevap bulamayarak sandalyeye çöktü
şimdi düşünmesi gereken istenilen yere gidip gitmeyeceğiydi...
___________________
Hermione son basamağı da çıkıp olduğu yerde durdu. Koşarak ortak salona da gidebilirdi ya da birkaç adım atıp
kızlar tuvaletine gidebilirdi. Sonunda kararını verdi kendisi için değilse de sevdiği adam için notu bırakanla
yüzleşecekti. Sakin ve emin adımlarla tuvaletin önüne geldi kafasını içeriye uzattığında kimse görünmüyordu.
Kapının önünde durup kafasını sağa sola çevirdiğinde yerde ki katlanmış küçük parşömen parçası gözüne çarptı.
Eğilip yerde ki kağıdı aldı ve okumaya başladı.
"Aferin Granger, cesaretini kanıtladın şimdi yapman gereken Karagöl'ün yanına gelmek. Sabırsızlıkla
bekliyorum..."
Hermione gözlerinden süzülen bir damla yaşı sessizce sildi. Nasıl düşünebilmişti ki? O büyük mutluluğun kalıcı
olduğunu nasıl düşünebilmişti? Hermione elinde ki kâğıdı küçük parçalara ayırarak cebine tıktı, Gryffindor
cesaretini de yanına alarak kendisini Karagöl'e götürecek yolu takip etmeye başladı.
Karagöl'ün yanına geldiğinde kimsenin olmadığını gördü. Sıkıntıyla sağı solu taramaya başladı. Kafasını eğip
çimi tararken başka bir oyunu daha kaldıramayacağını düşünüyordu. Hermione fikirleriyle boğuşurken birden,
bir çift el tarafından belinden tutularak çekildi. Hermione ağzını açıp çığlığı basacak iken gördüğü yüz ile sesi
havada dondu. Cormac Mclaggen, Hermione Granger'ı belinden tutmuş sırıtıyordu. Hermione ne yaptığını fark
etmeden Cormac'in yanağına bir tokat attı ve gevşeyen kollardan sıyrılmayı başardı. Cormac ellerinin arasından
kaçmayı başaran Hermione'nin arkasından bağırdı "Ne kadar yazık! Yeni bir İksir Profesörüne ihtiyacımız
olacak !" Hermione duyduğu kelimelerle olduğu yere çakıldı. Biliyor olamaz diye düşündü, Cormac Mclaggen
biliyor olamaz.
Hermione iç sesini susturarak Cormac'in yanına döndü "Ne söylediğini sanıyorsun sen?" Cormac yapmacık bir
üzüntüyle Hermione'nin yanağını okşadı "Hadi Herm. benden de saklayabileceğini düşünmüyordun değil mi?"
Hermione kirpiklerine kadar gelen gözyaşlarını kovmakta zorlanıyordu, sonunda yer çekimine küfrederek pes
etti ve isyankar göz yaşlarının akmasına izin verdi. Cormac, belki de kimsenin göremeyeceği kadar ciddi bir
şekilde Hermione'yi büyük kayalardan birinin üzerine oturttu ve söze başladı "Bak Hermione, sen inanmasan da
seni gerçekten seviyorum ve seni Dumbledore'a şikâyet etmeyeceğim, sadece Snape'in sana zor kullandığını
söyleyeceğim." Hermione sesinin çıkabileceğine inanmıyordu ama duyduğu cümle ile tüm gücüyle konuştu
"Sakın! Sakın Cormac beni söyle ama O'nu söyleme. Lütfen..." Cormac tiksintiyle yüzünü buruşturdu "Sanırım
Snape'i düşündüğümden daha fazla seviyorsun. O zaman Hermione, bir şartım var." Hermione gözyaşlarını sert
bir hareketle sildi ve "Ne istersen..." diyebildi. Cormac ciddiyetini yeniden kaybetmiş ve normal haline
dönmüştü "Şimdi Snape'e gidip ayrılmak istediğini söyleyeceksin Herm. ve akşam tüm Hogwarts'ın önünde el
ele dolaşacağız." Hermione şaşkınlıkla açılan ağzını zorlukla kapattı. Mutluluğundan vazgeçebilir miydi?
Severus Snape'in geleceği için bunu yapar mıydı? "Tamam." Bu sefer şaşırma sırası Cormac de idi "Ne? Kabul
mü ettin?" Hermione ateş saçan gözlerle Cormac'e baktı oda anlamış olacak ki bir kedi sessizliği ile oturduğu
yerde küçüldü. Hermione ayağa kalktı ve belki de geriye kalan ömrünün tüm gecelerinde ağlamasına sebep
olacak sözleri söylemeye doğru yola koyuldu.
Hermione zindanları aşmış ve Snape'in odasının önüne gelmişti. Kapıyı bir kere tıklatması yeterli olmuştu.
Snape odasına gelecek kadar cesur tek bir öğrenci tanıyordu hızla kapıyı açtı "Bir sorun mu var Bayan Granger
?" Hermione, sanki konuşmak dünyada ki en yorucu işmiş gibi konuştu "Yanımda kimse yok, bir şey
konuşmamız lazım." Snape tamam diyerek kenara çekildi ve ona yol açtı. Hermione içinden binlerce kez O'nun
iyiliği için demişti, sadece O'nun iyiliği için yapmam gerek...
Snape eliyle koltuğu gösterirken Hermione atıldı "O kadar çok kalmayacağım Snape." Snape gülerek karşılık
verdi "Snape mi? Görünmezlik peleriniyle Potter mı var yoksa ?" Hermione kaşlarını çattı "Hayır sadece ben
geldim. Bir saçmalığı sonlandırmaya geldim Snape. En başından beri olmaması gereken bir saçmalığı." Snape'in
ağzı bir karış açılmıştı "Hermione neden bahsediyorsun?" Hermione içini kan ağlarken yüzüne belli belirsiz bir
küçümseme kondurmaya çalışıyordu "Muhteşem zekânla neyi kast ettiğimi anlarsın sanıyordum. Ama gözüken o
ki anlamamışsın. Ayrılmak istiyorum Snape gerçi seninle hiçbir zaman beraber olmamıştım ya! Sadece seni
kullandım, anlıyor musun beni? Tek istediğim egomu tatmin etmekti! Okulun en huysuz ve lanet Profesörünü
baştan çıkararak elde etmek! Ve emin ol egom yeterince tatmin oldu artık bu iğrençliğe bir son vermek
istiyorum!" Snape, sessizce düşünüyordu, kırık olan yerlerinden kaynamaya başlayan kalbi bu sefer bin parçaya
bölünmüştü. Mümkün olabilir mi diye düşündü, daha büyük bir acı mümkün olabilir mi? Kendi kulaklarının bile
duymakta zorlandığı bir şekilde mırıldandı.
"Sen nasıl istersen"
_____________________
Hermione nereye gittiğini ne yaptığını bilmeden zindanlara giden merdivenleri çıkıyordu. Bir gün önce bu
merdivenleri inerken dünyanın en mutlu insanıydı belki de ya şimdi? Yaşamayı bile kendine bir eziyet olarak
görüyordu. Ama yaşaması gerekti Severus içindi... Her şey onun için...
Ayaklarının artık kendini taşıyamadığını fark ederek olduğu yere çöktü, gözyaşları ise sanki bu anı bekliyormuş
gibi ardı ardına dökülmeye başladı.
Akşam
Hermione, Büyük Salon'un önünde kendisini bekleyen Cormac Mclaggen'a öldürücü bir bakış atarak uzattığı
elini tuttu. Cormac kulağına eğilerek sordu "Harry ve Ron'a söyledin mi? " Hermione konuşursa ağlayacağını
bildiği için kafasını sağa sola sallamakla yetindi. Cormac heyecanla sırıttı "Bende kimseye söylemedim, herkes
şok olacak aşkım." Hermione içinde yankılanan çığlıkları susturmaya çalışarak, Cormac ile Büyük Salon'a
girdi.
Snape, büyük bir sıkıntıyla Mcgonagall'ın söylediklerini dinlemeden hımlıyordu. Tuza uzanmak için kafasını
kaldırdığında asıl tuzun kalbindeki yaralara değdiğini hissetti.
Demek bunun için diye düşündü, hepsi Mclaggen için...
Hermione yerine otururken sanki duyacakmış gibi Snape'e fısıldıyordu "Senin için, hepsi senin için aşkım"

The Wrong LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin