Evimize yani suyun altındaki şehrimize geldiğimizde kafamdaki düşünceleri bir yana bırakıp işime döndüm. Burada periler ya yosun yetiştirir ya da sanatla ilgilenir. Küçüklükten beri müziğe ilgim olmasına rağmen ailemin geçim sıkıntısı yüzünden müziğe zaman ayıramamıştım.
"Nerelerdeydin?" ahh! İşte o sinir bozucu sesiyle Lisa .
"Sanane."
"Demek öyle. Kovulmak mı istiyorsun?! Benimle saygılı bir şekilde konuş." Aslında kovulmak umrumda değil ama anneme bakmak için bu işe muhtaçtım.
"Özür dilerim."
"Bu seferlik affediyorum." Uyuz şey! Affediyormuş (!)
Sonunda işim bitti ve eve gidiyorum.
"Anne!"
Ses yok.
" Anne! Neredesin ?"
Hala ses yok. Annemin odasına girdiğimde işte karşımda onun cansız bedeni. Beni büyütmek ve hayatta kalmak için o kadar çaba sarfeden kadın şimdi cansız bir şekilde karşımdaydı. Göz yaşlarım ve çığlıklarım dalgalar gibi yayılıyordu evin içine. Çığlıklarımla beraber etrafımdakiler de çoğalıyordu. Herkes beni teselli ediyordu ama buna ihtiyacım yoktu. Tek ihtiyacım yalnız kalmak. Her zaman yaptığım gibi güçlü olmaya calışıyordum. Daha fazla dayanamayıp uçtum nereye gittiğimi bilmeden... 20 dakika sonra oradaydım. Ana ve Cody ile keşfettiğimiz mağara ... Bu sefer mağarada hoş bir ses vardı. Kafamı dağıtmak için sesin olduğu yere gittim. Gördüğüm o yaratık ... Şarkı söylüyor ve tuşları olan bir şeye basıp hoş sesler yaratıyordu. Yaratık çok ilgimi çekmeye başlamıştı ve her şey aklımdan çıkmıştı. Olabildiğince yanına yaklaşıyordum. Yanlışlıkla mağaranın tavanına çarptığımda bağırdığım için yaratık şarkı söylemeyi bırakıp etrafı incelemeye başladı. Hızla uçarak bir köşeye saklandım. Yaratığa yakalanmamak için dönüp bakmıyordum ona. Birden omzumda bir el hissettim. Korkudan kanatlarımla kendimi kapattım.
"Sende kimsin?" yumuşak bir ses tonuyla.
"Asıl sen kimsin yaratık?" diyebildim korku ve heyecanla.
" Şuan kanatları olan sensin. Yani ben değil sen yaratıksın."
Sinirle kanatlarımı açtım ve "Ben bir su perisiyim. Yaratık değil."
" Şey gerçekten tuhaf giyinmişsin ve hayal gücün çok geniş ama o kanatlarla gezip insanlara yaratık dersen seni deli sanarlar dostum." Neyin komik olduğunu anlamasamda bana bakıp gülüyordu.
"İnsan da ne?" dedim merakla.
"Şey sanırım sen şaka yapmıyorsun. Sende nerden çıktın?"
"Şey nerden çıktın değil nerden geldin demen gerekirdi sanırım. Sular Altındaki Şehrimizden geldim insan. Adım Ekho."
"Adım insan değil. Bende Jack. " dedi gülerek. Bu arada dikkat ettim de çok tatlı gülüyor."Kanatlarlarına dokunabilir miyim ?"
"Tabi."
"Vay canına kanatlarların çok güzel. Senin gibi başka kişiler var mı ? Annen? Ya da arkadaşların?"
Annen dediği anda bütün herşey aklıma yeniden geldi ve ağlamaya başladım. Güçlü olmalıydım ama daha fazla bu rolü yapamazadım. Jack neden ağladığımı sorarcasına bana baktı. Sadece sustum. Jack yanımdan kalktı ve o tuşlu aletin yanına gidip birşeyler çalmaya başladı. Gerçekten iyi hissettiriyordu.
Umarım bu bölümü beğenirsiniz ve yorumlarınızı bekliyorum. Ben uyumaya gidiyorum. Hepinize iyi geceler. :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sular Altında
Science FictionSular Altındaki Şehirde yaşayan ve perilerden oluşan bir dünya. Ekho çok güzel bir su perisi. Bir gün bir mağara keşfeder. Bu mağarada tanıştığı Jack onun hayatını çok değiştirecektir. Acaba neler olacak? Bir su perisinin hayatını bir insan nasıl d...