🌹 1 🌹

0 0 0
                                    

     Merhaba, arkadaşlar ben ona olan sevgimi asla anlatamam ona ama buraya yazabilirim, ben rahatlamak için yazacağım, umarım beğenirsiniz. 🌹
Okumaya başladığınız tarihi aşağıdaki gülün yanında ki daisy yazısının üzerine bırakın 😉
 
🌹Daisy

Gece 3.00da okuyun lütfen 🙏

  Bölüm şarkısı :Yüzyüzeyken konuşuruz dağ serinleşir biz geldik
 
       Onu hala nasıl sevdim bilemiyorum o kadar ihtimali bile olamaz dediğim şey için, şuan onu sevmemek benim için ihtimal bile değil, bilmiyorum bunları bilse ne olur belki güzel şeyler olur belki de hiç gelmeyecekti zaten bununla misillenir.

    Bunu bilemeyecek olmak daha kötü ya.

     Bir insan neden bu kadar umursamaz olur. Amacını da anlamıyorum bazen konuşmasını istiyorum benimle bazen. Çoğu zaman göz göze geliyoruz. İyi güzel de ben onunla göz göze gelmek istemiyorum. Ben onu izlemek istiyorum bu beni göz göze gelmekten daha mutlu ediyor, bazen diyorum ilk adımı ben atsam gerisi gelir mi? Sonra diyorum ne diyeceksin nikah tarihini ben alırım sen bana gelinlik al mı?

        Aslında bazı aşklar aşk değil. Yani bazı sevgiler sevgi değil. Çünki insanlar ilk önce sevgili oluyor sevgiyi, yani o insanı sevmeyi sona atıyor. Halbuki ilk önce sevmek değil mi işin aslı? Sevmeyi sona bırakınca ne oluyor? Sevmezsen peki. Sevemezsen, davranışları karakteri hoşuna gitmezse ya? Sonra hepsi hüsranla bitiyor.

       Ben zaten mütebehsüm yaşantımla arkamda bıraktığım herşeyi boynuma darağacı yaptım. Arkamda bıraktığım herşey arkamda kalmıyordu peşimden geliyor benim için her bir adım attığımda önüm dar ağacına asılı bir ip olarak karşıma çıkıyordu.

     Ama en ufak birşeyde neyse ki o var diyordum, peki o varmıydı. Gerçekten ne olursa olsun o varmıydı. Durun ben söyleyeyim yoktu. Hiç olmadı. Hiç gelmedi.

     Ama varya;
        Sokakta ağlayan çocuk, aşınmış yollar, mutfağımdaki kaktüs, karşı balkondaki rüzgargülü, odamın duvarları, plastik gümüş tokalı gülen kız, yüz çizgilerini gizlice satmaya çalışan hanım teyze, naylon torbada ki akvaryum balığı, kaldırımda açan çiçeğe gülümseyen güneş, market arabasına oturmuş çocuk, kalabalık bir sokakta simit satan bir simitçi, kuaförde ki saçını yaptıran kadın, sokakta ki sahipsiz köpek, zemin katta oturan kahvesini yudumlayarak gazetesini okuyan amca, dondurma diye feryat figan ağlayan çocuk, ve daha niceleri.
               İnan hepsi teker teker ayrı ayrı şahitti seni ne kadar çok sevdiğime. Sen hariç.
          Sen hiç görmedin bana baktın bakmasına ama hiç görmedin beni hepsi şahitti ama sen olamadın. Olmadın.

     Senin hangi dilde hangi kelime de hangi anlamdasın ben bilemem bunu hiç bilemem ki kimin için ne anlam taşıyorsun. Teoman'ın da dediği gibi "Korkum yaralanman hayatta" benim korkum da buydu ya zaten.

        Senin her hareketinin ne anlama geldiğini biliyorum ama gözlerde sözler kifayetsiz kalır. Ondan dolayı bilmediğim şeyler de var. Ben duygularımı hislerimi anlatamam ki. Keşke kendimi yazarak anlatmaktansa konuşarak anlatabilseydim. Otur yaz şura da kendini desen aralıksız yirmi dört saat yazabilirim ama, beş dakika takılmadan konuşamam.

     Bazı insanlar sevdikleri şeyleri ne çabuk unutabiliyor, şahsen ben küçük bişey de olsa kırdığım birini umursamamazlık yapamam ki, onların ki şu hesap; O vakit bir yudum soğuk su alır hafızamı silerim. Bu kadar kolay mı gerçekten?

       Biz dokunsak dursak hatıra bardağına anılarımız çakışmaz. O derece uzağız anlıyor musun? Biz parça parçayız sana bi ad bulamam. Sen benden bir parçasın her bir mimiğin benim benim bir parçam Sevgilim.

       Ama olur da, ihtimaller bir akşam kırmızı şaraplı bir gecede yemeğe çıkarsa, yani beni seversen kelimelerde ne anlama geldiğini unutur emin ol. Onlar yazgılarına değil aynalara inanırlar. Benim zaten başımın içinde olan dışın da kalanla hep çarpışır.
       
        Bazen bir bakış, bir gülüş, bir sesleniş, bir dokunuş, veya bir koku yılları katledip herşeyin üzerinde kat be kat önem taşıyabilir. Benim için öyleydi en azından.

      Bazen herşey dışından görüldüğü gibi değildir çünki belki o an size saçma gelip sizi kızdıran herşey zamanla size çok doğru gelebilir. Ya da yapılabilmesi en olağan o dur. Bunu zaman gösterir. Çünki içindeyken herşeyi belirgin kılan gerçek görünmez dışındayken.

      Bence herkes biraz biraz her gün ölmeyi diliyor yada saçma dediğim sadece ben ölmeyi diliyorum sonuçta suyu ölmemek için içtik.
    Hiç birimiz hayatı nakledemeyiz ama kendimiz şekillendirebiliriz, yani evet sonuç olarak bir başkasının düşünü bir başkasına dikemeyiz.

        Bazı şeyler olacaksa olur bunun kaçışı ya da kaçarı yoktur. Ateşin gözünü kim korkutabilir.

     Ama biz güçlü kalmalıyız. Kimseye tutunmamalıyız. Bu kim olursa olsun bana muhtaçsın der emin olun. Ve bunu yüzünüze vururken buzdan daha soğuk olur.
       Tutunmadan mücadele etmek. Kısaca yıkılışımız bile onların normal duruşlarından daha dik olmalı. İşte o zaman bizi aptal yerine koymayı bırakırlar.

         Bir başak -bir insan- nasıl büyür öyle gelişir. Bir şey ya da bazı şeyler insanın yapısında olmalı bence. Bunu sonradan ekleyemezsin ekletemezsin yadırgar. Olmadığı biri gibi davnamaz insan. Hadi diyelim davranıyor ama bir yerde patlak verir bunu kimse önleyemez.

         Bazı şeyleri önceden farketmeliyiz. Ki canımızı yakmadan 'dur' diyebilelim. Yani göremediklerimiz de olabilir. Bu oyunda ya görürsün ya da körsündür.

        Biz çok seversek yenilen biz oluruz eğer ki karşıdakinden emin olmadan aşık olursak herzaman dağılan biz oluruz bizi kimse toplamaz. Kim olduğu bilinmez hayatta dokunup patlatma bırakıp dağılmanın  dağılıp toplanmanın gösterisidir o.

      -Aynadan dönüyorum sana aynadan benden dönmüyorum.
    
  _Zaman ayırdığınız için teşekkürler_

Sondan Bir ParçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin