Bölüm şarkısı : Duman - Halimiz dumanSabaha karşı 4.50 de okuyun lütfen 🙏
Katlediyor canıma umursamaz tavırların. Çok hastalıklı bir durum. Gözlerin beni bu şehre bağlıyor sevgilim. Sen o kadar ezberdışısın ki. Lakin seni ezberlediğim kadar da kimseyi ezberlemedim. Düşünüyorum da ben hayatım da kimsenin yüzünün her karesini ezberlemedim. Boyunun uzun olması sana sarılamayacağım anlamına gelmiyor. Ne de güzel demiş cem Adrian 'Sen güneşsin ben ay tutulmalıydık' şuan ki hislerimi özetlemiş. Seninle yanabilirim misal kimse yanmak istemez lakin cam gibi kırılarak keskinleşen biz değilmiyiz? Ve camda yanarak o güzel şekiller oluşturur. Biz yanmalıyız. Ellerimi tutmalısın. Beraber çok şey yapmalıyız. İncindiğin şeyleri bana anlatmalısın. İncindiğim şeyleri sana anlatmalıyım. Benim sana anlatacağım Çok şey var. Mesela olur da sesimi duyup aramak istersin diye, Graham Bell telefonu icat etti. Duygularınla tek başına kalma diye Howard Armstrong radyoyu icat etti. Bir gün duygularını, acılarını, hatıralarını içinde tutamayıp yazmak istersin diye, Nicolas Conte kalemi icat etti. Lidyalılar parayı, Mezopotamyalılar birayı, Smirnoff kurşuna dizilme tehdidine rağmen Votka'yı icat etti. Sonra Sen gitmek diye bir şey icat ettin. İcadını seveyim senin. Pervasız insanlara oldum olası alışamadım. Bir insanın karakteri o insanın pervasıdır. Sabırsız insanlara da alışamadım. Nihayetin de kötü günler iyi günlerin kıymetini bildirir ve bunu bilmeyen insanlar iyi günü iyi geceler diyerek atlatmamalıdır. Ben onun cümlelerinden harflerine kadar seviyorum. Bu sevgi fazla belki de sana değmez ama nicelik geçici nitelik kalıcı sen benim nitelik gemimsin. Sinirin kadar derinsin içim de. Senin pervan benim. Sen bunu anlayana kadar hislerimden hiçbir zaman haberin olmayacak. İçime ansızın bunu düşünürken bir düşünce gebe kalır. Ya bunu hiç fark etmezisen. Ya o zaman ne olur? O zaman ne olur biliyor musun? O zaman bu sevgiden bir sürü güzel şey çıkar güzel bir hikaye, müthiş bir anı, anlamlı bir tecrübe, harika bir oda dolusu şiir. Sen bunu anlamadığından dolayı sevgime karşılık çıkmaz. Nice şeyler çıkar ama içinden bir biz çıkmaz. Bu gün fotoğrafını kitap ayracı yaptım kitabı her açtığım da beni gülümsetiyorsun. Zaten kitap okumayı çok seviyorum seninle beraber içime extra bir heves doğuyor. Mutlu olmak için kesinlikle sevmek şart değil. Şart ama birini değil kendinizi sevin siz zaten gerisi geliyor. Sizi üzmeye çalışanların emellerinin boşa çıkarmak. Bir miktar mutlu ediyor açıkçası. Önemsiz kelimesini severdim ne zaman duysam beni üzmek yerine içimi ısıtırdı çünki -siz eki her ne kadar olumsuzluk anlamı taşısa da yani önem önem taşımak demekti -siz eki de ikinci çoğul olarak bir zerre saygı taşırdı seslenişte ben önemsiz ise önemli değil demek yerine siz önemlisiniz demek gibi bişeydi ve her ne kadar saçma bir düşünce olsa da beni ne zaman duysam tebessüm ettirirdi. Anlam veremiyorum çoğu kez her şeye. Senin bu öfkenin derini merak etmiyor değilim. Bir de bu öfkeni hep gören neden benim bunu da merak ediyorum bir miktar. Ama en çok merak ettiğim de neden beni bu kadar derinden etkiliyor ahşap bir evde yaşıyorsun her halde o gün tişörtünü kokladığımda ahşap kokuyordu hoş kötü de kokmuyordu ama biraz kötü hissettirdi beni nedenini de bilmiyorum hiç ahşap kokusu çekmemiştir içime uzun bir süre önce. Onun haricinde çok güzel kendine has bi kokun var neden bu kadar güzel? Hakaret gibi çoğu zaman parfüm kokusuna. Hakaretini seveyim senin. Mumdan şekiller yaparım. Seni yaptım geçen gün annem neden deniz yıldızı yaptın dedi. Diyemedim ki senin deniz koktuğunu. İçim yanıyordu da dumanı çıkmadığı için ve kül kokmadığım için fark edilmiyordu. Hoş fark eden fark ediyordu ama neden kovayla su alıp gelmiyordu bir kova suyla yangın sönmez derdi tanıdığım biri ne kadar haklı şuan anlıyorum. Bir yappozuz biz bize uymayan kendimiz gibi olmayan parçalar için parçalarız kendimizi. Farkında olmadan. Ya da olarak. Geceler gibiyim canım yanıyor hele birde yağmur yağıyorsa gecemde ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Güneş arşa çıkınca gökyüzüne küsen ay gibiyim güneşe aşık lakin yıllar da aylar da bir tutulan
-görüşebilen- ve görebilmek için onu yıllar aylardır bekleyen maksat değil mi onunla karşı karşıya gelebilmek o halde her halukarda geçer yıllar aylar. Kanatır acıtır tüketir ama tadı tuzudur bu da. Aldığım nefes canımı yakıyor. Gözyaşlarım yarışa girmiş gibi iki gözümden de hışımla akıyor. Uçurum da düşmemek için bir sala tutunmuş gibi hissediyorum bıraksam düşeceğim yükseklik korkum varken bile bırakmasam içim diyor zaten ölmüşsün seni tutan şey ne yutkunuyorum çok haklı bıraksam babama neden diye sormadan asla ölmek istemiyorum. Bırakmasam lan sorsan ne olacak kayıp giden yılları geri mi getirecek? Diye sorguluyorum zamanı. Tüketiliyorum şair. Çok fazla hemde içimde deprem zedeyim dışımda duvarlarımın arkasında ki kız. Giderken kitaplarımı yanımda götürmek istiyorum. Kalbim den siren sesleri yükseliyor bu geceye ıslanmış kirpiklerim bir perde gibi kapanıp kalkıyor gözlerime. Birden geliyorlar ayağa kalkarken gidiyorlar. Sen de git bekleme öyle bir niyetin varsa. Ağlamamak için yemin etsem iki güne göz yaşlarımı toprağa verecekmiş gibi.
Kalbimin üzerinden biri kayayı kaldırsa derince bir iç çekecekmiş gibiyim şair. Sevgilim, çocukken söylediğim yalan gibisin.
- Güzel günler geçirmek gerek müzeyyen bu hayatta, fakat sen olunca.
_Zaman ayırdığınız için teşekkürler_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sondan Bir Parça
RandomBu hikaye ismi gibi sondan bir parça zamanla nedenini anlar belki., ♥️♥️inşallah beğenirsiniz.