🗝️8🗝️

0 0 0
                                    

Gece 2.07de okumaya başlayın lütfen 🙏
Bölüm şarkısı : Şebnem Ferah_Perdeler
Tüm canlılar yaşamlarının kederli çemberini tamamlayıp söndüler

Yapamayacağım şeyler için söz vermem unutma, ben sana yazdıklarımı yazacaklarımı haram etmem ama pişman etme sevdiğime seveceğime madem birbirimize namahremiz, Eve'nin yasak elmaya kaldığı tutkuyla kal bana, çünkü gözlerimin görüp görebileceği en papatya detaysın sen. Gözlerin getirecek sonumuzu kahvemizi içerken.

Saatlerin kıymetini sadece saatçiler farkederdi belki de. Sen en güzel nameleri olan bir şiirdin. Farklı ülkelerdik. Senin için buz kesen soğuklukla harmanlanmıştın. Ben ise senden farksızdım. Bilinmezlikte çığır açmış mahmurluğum. İçimde anlatmak isteyip de kelimelere dökemediğim çok şey var.

Bazı haksızlıklar oldu mesela senin sesini tutup da saksıya ekecek kadar sevdim. Ben bunu sana asla söylemiyeceğim. Ruhum sençil çok acımasızca olabilir. Aciz hayatlarımız onları besler.

Ve ben hayatını sömürürken güleceğim. Yoktan var etmeyi ben babam gittiğinde öğrendim amma ve lakin yoktu mutluluk hiç rastlamadık açıkçası ama biz bulduk bir köpeğin başını okşadığımız da, bir kediye bir kap süt koyduğumuz da bulduk biz içimdekiler ve ben biz bulduk.

Tanrım dualarımı kabul ediyor sanırım bu gün kıskandığını hissettiğim o kısacık anın mutluluğundan gelen mahmurluğunu sana anlatamam. Sen de hisset isterim ama senin o kadar bile cesaretin yok. Senin için buz. Senin için klimayı açıp üstünü örtmeyen umursamazlığı, senin içini sana anlatamam. Saçlarından süzülen su nasıl da boşvermişlikle akıyor. Ben olsam o yumuşaklığın için de anın tadını çıkarırım. Günlerin kaç renk sevdiğim.

Kaç akşam da öfkeden oklarını çıkarıp fırlatırsın sırtıma. Tenin de oyalanan koku ne kadar da halinden memnun dur. Önce kızsam döksem dağıtsam ama sen gitmesen ben de hazır gelmişken sana sarılsam. İnan kokun kadar sağdığımdır. Doya doya oyalansam kollarının arasında. Neden bura da değilsin? Orada mutlumusun? Sıcaktan yüzüne yapışan saçların her zaman güldürür beni sonra kıskandırır o anın güzelliği bütün bulutları.

Gözlerin kaç renk sevdiğim? Gözlerin den renk renk balonlar çıkarıp çocuklara dağıtasım var gözlerinin içinde ki çocuğun saçlarını elimle karıştırasım var. Sen her baktığın da o çocuğun küçük elleriyle boynuma sarılışını hissediyorum zaten ben.

Bir kahve sıcaklığı gibi gelen gülümsemenle olayın son dokunuşlarını yaparsın her daim olmasa da. Olmaz sen hep böyle gülmezsen bana. Sahi sen bu zamana kadar neredeydin? Delirmedik üzereyiz. Dokunamadan özledim hep.

Rüzgara aşıklığım tutmuş bir gece de. Ne de güzel okşamış saçlarımı eserken. Meğer kışa yönelirmiş böyle estiğin de sertliğin aniden bir rüzgar estiğin de masada ki mumun hışımla sönmesi gibi perdeleri camdan dışarı uçuşturur gibi havada süzülerek gelen dalganın aniden kıyıya vurması gibi. Belki biraz sadistçe seviyorum ama ben seni temiz seviyorum.

Bir fransız kadınının güzel aksanı gibi sessizliğin. Mutlu olmak için kaç uyku hapını bir arada içiyorduk. Kaç salağı hayatımızdan def ediyorduk. Belki arayıpta heryerde bakıp bulamadığın o sevgi bende. Yani bence öyleyim.

Bu gece yine gelmek isterim yatağının yanındaki koltukta belki sandalyede otururum izlemek için uyurken seni. Göz kapaklarını acıdan kapattırarak kollarına aldığın da seni uyku ben yanın da seni izlemek istiyorum. Ceketimi giyip sokakta kaybolmuşum bir gece yine. Seni izlerken farkettim de hayatta kalmaya değer varlığın. Sanki ben hayal etmişim de öyle yaratmış tanrı seni. Öyle yerli yerin de herşey hem için hem dışın. Sanki usta bir ressamın elinden çıkmış gibi gülüşün.


Ben seni her halinle görmek istiyorum. Sertçe bir kenara ittirdiğin saçın güzelliği. Hayat bu zaman da gafil avladı beni seni karşıma çıkararak. Hayat çoğu zaman mutluluğu tezgahın da sergilerken tezgahın önünde durmuşum da cüzdanımı evde unutmuşum gibi. Öyle bir kötü.

Aç kapıyı ben geldim derken seni evde bulamamak gibi. Evime yani kalbine girememek gibi. Asfalt sıcaklığı makyajı kızın yüzünü yıkar gibi. Umutsuz bırakır. Beni sevsen şimdi. Ama yapmazsın biliyorum.

Öylesine yazılmış bir şarkı gibi. Dinlenmeyi bekler gibi. Belki hiç dinlenmeyecek gibi. Hayat kenarda oyuncu gibi maç sırasını bekler. Sonra kimin darbesi güçlüyse o kazanır genelde kaybedersiniz. Sonra alçı depremleriyle güç gösterisi yapar. Ve siz deprem zede olarak sahneye çıkarsınız. Bu olaya tecrübe derler ama şart şudur hakem on'a kadar saymayı bitirmeden ayağa kalmanız.

Bağımlılıkları bitirdik. İki gün göremeyince özleten hayatın ayran çanağına diye başlatır sarhoşluk. Mutluluk bazen sarhoştum hatırlamıyorum demek te gibi. Başkalarınıda buna alıştırıyoruz bilmeden.

Sizin düşünceleriniz size doğru gelir başkasını karıştırmamalısınız. Her b*ku biz biliyoruz ya en iyisini biz düşünürüz ya en çok bilgi bize ait ya olaya en iyi yönden biz bakarız ya en çok biz empati kurarız ya görmeden inanırız ya güvenmeden severiz ya olay tamda burada başlar. Sorun sorgulamamamız gözlemlemememiz.

Bazen güneş ufukta görünmeden alışırız geceye. Çölde güneş rehaveti üzerimde. Yakındığımdan değil ama biraz da sevmesi gerek ama. Onu çözeceğimden değil ama işkence etmek maksad ilken.

Kutu da kapının önüne bırakılmış kedi edasıyla bakışlarını yöneltir çoğu zaman yüzüme. Aynı şehir de büyüdük be sevgilim küçücük şehir de bu karşılaşmamazlık neden. Hiç mi farketmedim seni. Kapı ya hızla yönelmişte gidememiş eli sadece kapı tokmağın da kalmış gibi bu gün bakışların neden?

-İçim de dolaşan alkol gibi sana git gide sarhoş oluyorum.

_Zaman ayırdığınız için teşekkürler_

Sondan Bir ParçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin