🎑 3 🎑

0 0 0
                                    

   Gece 4.00da okuyun lütfen 🙏
   Bölüm şarkısı: Malt_Deprem

       Adam boynuzlarını düzeltiyor, oyuncak ayılar ruhuyla bakıyor. Kalbimizi taşıyan dolmuşa kalmış bahtımız. Ölüm şimdilik çekimser hayır diyor ama oda söylüyor şarkısını : dünyayı ben uydurdum. Gizlediği söze birden bire geçişi. Karanlık ve yokluk evet diyor.

      Yoldan yolculuktan yapılmış sancısı. Kasıklarından pençe yapmış kadın. İçinden ağlayanlar gülümsemek için dolmuş gidiyor. Tabanımla gittim bir anda büyüttüm hepsini. İçimde ki at boynuzlarını sürter mideme. Bir kral aklıma geldi. Uyanık kalırsa ölür uyutun.

       Atıp atıp havaya kalbimi, güldüm. Deniz de tahtaydım da yine kaptansız yüzdüm. Zamansız herşey zamanı beklemiş gibi. Başkalarınıda buna alıştırıyoruz bilmeden. Acı ama gerçekler bu kadar. Yükünü güneşe fırlatan adam kral yoksa şöyle mi diyor? 'taşıyamam'. Yanılgılar ve şehvet söylüyor bunu. Gerçi kalbin de onun atış serbest. Yazgımıza değil aynalara inanırlar. Baktılar aynalara.
   
   
       Bana bakma, benim başımın için de olan dışında olanla hep çarpışır. Yokluk bu kafasına vurunca hayata kalkışır. Ağzı laf yapan adam diye attılar birini köşeye ağlattılar varı yoğu.

     Ben bir soluğa düştüm içinde misafir oldum. O soluma düştü satın aldı kalbi. Sonra o başladı havaya atıp atıp gülmeye. Tuttu ellerinin arasın da kalbi gezdi dolaştı güldü ağladı sevdi sevildi elinden almadım alamazdım o bu kadar güzelken onu bocalatamazdım.

     Gün gelecek kapıya uzanan eli kalacak ağzın da kelime ne anlama geldiğini unutacak. Zihnin de ne varsa başının binlerce yavru çıkaracak. Sabah olunca kimim diyecek gelen geçene kimim diye soracak.

       Demir kalbi çinko sır hayret herkez de kendinden bir tane olduğunu gösteriyor. Büyüdün işte herşey bitmedi. Kimi seviyorsun onunla büyüyorsun. Bir damlanın içinde oynamaz ki hayat.

    Bilirim rüya görmek isterse gündüzü ortasından yırtarım gökyüzünü laciverte boyarım. Ağzının tadı kaçmış. Gözlerine kekre bir hayat karışmış. Herkez toplanıp uykusuna yatsa bile bu oyun bitmez.

          Kim olduğunu sadece sen gösterirsin bunu hayata başkasından bekleme. Sadelikten yana kalbi süslü yalanlarla kapatamazsın. Tuttuğun kahve fincanı kulpu gibi kırılıp gidersin. Elinden geleni yaparsan ancak emek vermiş olursun yapmış gibi gösterirken değil nihayetin de aşkta buna der sevgi.

       Gözlerimi tutmuş ellerimi. Jüpiter tapınağına tüneyen leylekler apaçık ortada. Kimse bilmez kalbini gözleri kalbinin aynasıdır onun. Ama çoğu zaman göremem duygularını. Hareketlerinin anlamını çoğu zaman bilsem de gözlerinde ki yoğun duyguyu çözemem. Ama her ay batışında kararıyor vicdanlarımız. Esir alır gibi gözleriyle sardı etrafımı her zaman ki gibi ancak çok sevdiğinden mi? Bilmem. Çiçek gibi bakan kara kara bulutlar sarmış duygularının etrafını.

  
      Kokusu tanrım daha önce nerede olduğunu sorgulatır gibi. Şimdi geçebiliyormusun sokaklarından?. Bakıp geçemezsin. Kokular yer altına sığınmış korkudan. Bize çaldılar çok içip çok çok oynadık. Söyleyemediğim her şey için lav fırlatır içim. Bilmem kaçıncı içişim. Mutluluk uğramaz bu şehire. Yosma yosunlardan kalma bu şehir. Bu şehri güzelleştiren tek şey kokun. Ne diyebilirim ki? O bir güler kokusuyla noktayı koyar. Bilinmezlikler bile adını haykırır.

       Anlatamayacağım o kadar şeyi var ki. Anlatmaya kalksam senelerimi alır herhalde saliseler..saniyeler.. Dakikalar.. Saatler.. Günler.. Haftalar.. Aylar.. Seneler.. ASIRLAR...

            Mutludur diyordum yoksa siz korkmayasınız diye mi çalıyor bu hep ağlayan çalgıcılar. Onların peşinden koşmayı bırak. Beni burada tutan sen değil anlarımdır. Bir dönüşü yok bu şehir bulamaçtan yapılmış. Yok içim yok gök griydi yağmurda onu içtim. Terk edilmiş ayaklar taşıyor kalbim. Kaldırımda patlıyor güneş böylesi varmı. Çocuk olmaktan çıkmamış hala. Sıkılmıyor musun? Rutin işlerden güneş.

         Şehirden yapılmış kollarını bilmem nereden çalmışlar da sevdirmişler gel başka bişey için benden dolayı değil. Hayatın soyut tarifi kişinin aynı fotoğrafta topladığı anılar olabilir kelimeden kızlar yapıldı nihayetin de yetmedi yaktın.

      Kalakaldı bir Azrail gibi kimse tanımaz rahat ol. Kalçasından düşmekte olan bebeği çekiştirip durur haybeden.

        Benim önden giden gölgenin siyah kalıbı sizden dik malesef. Öleceğim günü de taşırım kemiklerimde. Ama hakikat karşısında bükülür belim. Herkeste olandan değil var ettiğimden dir sevgim.

      Herşey böyleyse kalsın öyleyse öyle. Sen kıyamet tarifi yapacak yaşta değilsin. Bir kayasın içe dönük sımsıkı ağır kimsesiz. Ama sen ifadesi bol olacak bir tonsun tahrip eder göçük altında kalırsın.

      Dokunsak dursak anılarımız çakışmaz o derece uzağız sevgilim. Yol yok sonsuz bir düzlükteyim. Ben seninle o günü asırlar gibi yaşardım. Susuz kaldım yıldızsız asırda kalmış bir kum saati gibi kaldım. Ellerinizden tutan olmamış. Dostum ben elimden yine ben tutar kalkarım. Böyle böyle tuzlanıyorsa kalp tahtamız.
          

           Ben ondan beni sevmesini istemedim. Hiç kimseyi sevmesin sadece. Ben onun sevgilisi olmayı istemedim ki - kabul biraz istedim.. Allah kahretsin çok istedim:) - sadece kimse sevgilisi olmasın.

      Eskimiş binalar dolu, kaldırım araların da tarihin en eski kokusunun sızdığı, oradaki insanların çoğunun yüzü hayat çizgisinden geçilmiyor. Ama orası benim en sevdiğim yer.

           Üzüleceksin biliyorum ama gizlemenin anlamı yok hiç bir şeyi o kadar takmıyorum. Vapurlar birleştirmiş bazı kalpleri ne derler ki tartışmaya açık konu değil ki. Çok sevmişiz de eşşekliğimizden herşeyi gizleyip oturmuşuz. Hiç kimse bizi bir maaş kadar beklememişdir. İnsan hiç bakmıyor değil hiç görmüyor değil ama görmemezlikten geldiği şeyler de var. Baktığında göremediği şeyler de var. Artık saklanma yerleri bir yatağın altı kadar güvencesiz değil. Şu gülüşten yapan kimse kimse yenilmedi. Kim ne derse yaptım.

   - Gerçeğin mayası gözle görülmez.

        _Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim _

Sondan Bir ParçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin