" Rüyalar, insanın bilinçaltını açığa çıkarır. Bastırdığımız duyguları... Sadece cinsellikle ilgili meseleleri değil, dile getirmekten çekindiğimiz bütün isteklerimizi... "
Yüzüme yerleştirdiğim rahatsız ifadeyle birlikte kıpırdamaya çalıştım. Sert zeminde uzanmaktan dolayı isyan eden kaslarımın ağrısını boynumdaki acı bastırıyordu. Her şey daha da netleşmeye başladığında ve acı giderek arttığında etrafa bakma isteğiyle doldu içim. Göz kapaklarımda hissettiğim ağırlık yorgunluktan değildi, dokunmadan bile tanıyabileceğim, üzerimde yarattığı etkiye aşina olduğum kadifeden dolayıydı.
Neden burada gözlerim kadifeyle bağlanmış bir şekilde uzanıyordum?
Belki de her zamanki gibi kendime işkence etme raddesine gelecek kadar uzattığım bu zamansız sorgulamaları bırakmalıydım, belki de gözümün önünden hiç gitmeyecek görüntülere şahit olmamı engelleyecek bu kadife parçasına, ve gözlerimi bağlayan kişiye teşekkür etmem gerekiyordu.
Olayları tamamen farklı bir açıdan yorumlamamın şu noktada ne kadar doğru veya yanlış olduğu henüz tartışılırdı. Munec'e geliş sebebim her şeyi bir açıklığa kavuşturmaktı ve kadifenin bunu engellediğini, o gerçeğin burada, tam karşımda olmadığını bilemezdim.
Kendimi karanlığa alıştırmam veya renklerin ruhuma işlemesi arasındaki çatışmamın devam etmesine izin verilmedi. Muhtemelen uyandırmak için verdiği çabaların (!) karşılığı olan tepkilerimi ruhunu doyurmak için yetersiz bulan soğuk eller boynumdaki baskısını arttırdı ve hissettiğim acı daha büyük bir boyuta gelmiş oldu. Bir tarafım hala Siyahtan başka bir renk görmeyi çabalamamı bırakmam için yalvarıyordu.
Elleri Henüz nefesimi kesecek kadar kenetlenmemişti birbirine. "Bırak." Kelimeler dudaklarımdan döküldüğü an her bir parmağının ucunu tenimde hissedeceğim şekilde sıkılaştı elleri. Başka bir zamanda temas ettiğinde titrememi sağlayacak soğuklukta olan parmakların tezat bir şekilde tenimi yakması ve bu birleşimin bana hissettirdikleri, bu kadar ayrıntılı düşünebilmem, tüm bu olanların rüya olma ihtimalini azaltıyordu.
"Çabalamadın bile." Gözlerinin içine bakmak istedim bu soğuk ellerin sahibinin. Ama elleri boynumu o kadar kararlılıkla kavramıştı ki, çabalamamın bir işe yaracağını ve görüşlerimi duymaktan hoşlanacağını sanmıyordum. Zar zor alabildiğim nefesler henüz beni tıkamadan cevap verdim "Neden çabalayım?"
"Çünkü benim yapabileceklerimin ötesinde şeyler başarabilirsin." Böyle bir cevap vermeyi seçtiğine göre dediklerinin altından binlerce anlam çıkarabileceğimi biliyor olmalıydı. Bilincim bana oyunlar oynamaya hazır gibi hissediyordum. Bunun rüya olma ihtimalini tekrar düşünmeye başladım.. Tüm bunlar gerçek olamazdı. kapsüllerden içeri yayılan beyaz dumanlardaki kimyasallar yüzünden halisünasyon görüyor olmalıydım.
Birkaç cümleden oluşan konuşmamızdaki çelişkiyi hissedebiliyordum. Bunlar bilinç altımda bastırdıklarımın bir yansıması mıydı, yoksa bunları görmemi sağlayan birisi mi vardı? Her kim bunu yapıyorsa, amaçları doğrultusunda beni yönlendirmeye çalışıyordu. Kiminle karşı karşıya olduğumu görmek istiyordum. Ama gözlerimi açmaya çalışırsam ellerimi sabitleyecek ve kim olduğunu öğrenmek için yapabileceğim hiçbir yol kalmayacaktı.
Farklı bir tepki vermemi beklemediğini bildiğimden ani bir hareketle ellerimi görmemesi adına sırtının aşağı kısımlarından tuttum ve zaten yakın bedenlerimiz arasındaki mesafeyi daha da azalttım. Yukarıya yönelen ellerimle gözlerimi açmaya çalışsaydım, çok daha kısa sürede beni engelleyeceğini düşünüyordum. Beklemediği hareketimden dolayı tepki vermemesini ve boynumdaki baskının azalmasını şaşkınlığına yorumlayıp bu durumu fırsat bilerek burnumu boyun girintisine koydum ve boynumdaki azalan baskıdan olabildiğince kokusunu içime çektim. Uzun bir süre görmediğim insanların yüzlerini unutsam bile kokularını unutmuyordum. Eğer bir gün onunla karşılaşırsam kokusundan tanıyabilirdim.
Evden ayrılalı birkaç saat olmasına rağmen annemin kokusunu özlediğimi farketmiştim. Gözlerimin dolmasıyla geri çekilmeden önce bir kaç saniye de olsa evimde gibi hissettirmişti. Ve karşımdaki bedenin sahibi annem olmadığına göre onunla aynı kokan biri olacaktı. Tüm bu hissettiklerim başkasına ait değildi, benim kokum, benim soğuk ellerim, ve benim göz yaşlarımdı.
Boynumdaki ellerini yavaşça çekti ve ağlamaya başladığımdan dolayı ıslanan göz bandımı aşağı doğru kaydırdı. Kendi bedenimin karşımda gülmesini izledim. Bu aynaya bakıp gülmekten çok daha farklıydı. Nefesimi düzene sokmaya çalıştım, kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Karşımda kendimi görene kadar sesin tanıdık olduğunu anlayamamıştım Bile. Sesimi tanıyamamamın sebebi yine beni aynı yola çıkarmıştı. Gördüklerim bir rüyaydı, ya da biri kim olduğunu görene kadar sesimi tanımama izin vermemişti.
Buna bir son vermek istiyordum. Ya bunu kendim yapacaktım ya da karşımdaki bedenimin bunu yapmasına izin verecektim. Sonum her türlü kendi elimden olacaktı. Bir süre karşılıklı bakışmalarımızın ardından bayılmak için nefesimi tuttuğumu farketmiş olacak ki bana yaklaştı. Sessiz odada yankılanan son kelimelerinde sırıttığını kolaylıkla anlayabiliyordum. Kararan görüşümle birlikte gözlerimi kapattım. Geç kalmıştı ama yinede bu keyifle konuşmasını engelleyemedi.
"Hayır, hayır.. Ölüm yasak."
/ Bölümü önceden okuttuğum bazı arkadaşlarımda kafalarının karıştığı bir kısım olmuştu buraya da yazmak istedim, Karşısındaki Jimin'in ikizi ya da klonu değil, kendisi.
Ve medyadaki bandajın kadife olduğunu düşünün *-* /