Kafeye gitmek için hazırlanıyordum. O akşamdan sonra ilk defa Pete'i görecektim. Bana kızgın olmaması içi dua ediyordum. Ama nasıl davranacağımı bile bilmiyordum. Ondan özür dilemelimiydim yoksa hiçbir şey olmamış gibi devam mı etmeliydim? Acaba o nasıl davranacaktı. Belki de beni affeder ve eski yaşantımıza geri dönerdik.
Çantamı alıp dışarı çıktım. Sokağımı geçip kafenin sokağına döndüm. Köşede o adam duruyordu. Yolumu kesip:
_Özür dilerim.
_Özür dilemene gerek yok. Bu senin hatan değildi.
_Hayır benim hatamdı. İlk başta ısrar etmeseydim...
_Bir şey olmaz. Cidden. Sen Pete'e bakma o hep böyledir.
Güldüm ve yanından geçip kafeye gittim.Onunla fazla konuşmak istemiyordum. Sadece olabildiğince çabuk Pete'i görmek istiyordum.Kasaya baktım ama Pete yoktu. Arka tarafa baktım orda da yoktu. Sonra ön kısma gelip kafede çalışan diğer kıza sordum:
_Pete nerde?
_Bu gün gelmedi.
_Gelmedi mi? Neden?
_İzin almış. Sanırım hastaymış.
O benim yüzümden gelmemişti. Çünkü bana kızgındı bunu biliyordum. Ve büyük ihtimalle şu anda arabasına binmiş son gaz sahile gidiyordu. Çünkü birisine kızınca – özellikle de bana – hep sahile giderdi. Ama onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. Onun beni affedip affetmediğini bilmeye.
Ama ona en ihtiyacım olduğu zaman beni bırakıp gitmişti. Kaçmıştı. Ondan bunu beklemiyordum, ondan benimle konuşmasını istiyordum. Hatta bana bağırmasını bana söylenmesini istiyordum. Ama susmasını değil. Kaçmasını değil. Sadece onu görsem de olurdu. Sesini duysam...
Pete'siz nasıl iş yapacağımı bile bilmiyordum. Önlüğümü kim bağlayacaktı? Yada öğle molasında yemeği kim hazırlayacaktı? Onsuz bir gün nasıl geçecekti? Onunla konuşmak çok istiyordum. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Koltukta oturmuş telefona bakıyordum. Belki çalar belki de ben ararım diye. Ama dakikalar saatle geçiyor hala bir şey yoktu. Ben de beklemeyi bıraktım ve üst kata çıkıp yatağıma yattım.
Gözlerimi ovuşturarak yatakta doğruldum. Hava yavaş yavaş aydınlanıyordu ama uykum yoktu. Ben de salona gidip biraz televizyon izlemeye karar vermiştim. Kapıya doğru baktım ve orda bir adam gördüm. Kapıya yaslanmıştı ve gülüyordu. Bu o kafedeki adamdı. Ben korkuyla duvara yaslandım ve dizlerimi kendime doğru çektim. Yavaş yavaş bana doğru yürümeye başladı. Adımları tüm odada yankılanıyordu. Yatağımın kenarına bir ayağını koydu ve bana doğru eğildi. Kulağıma:
_Sorunun cevabını o gün veremedim. Ama cevabım seni korumak için Zoey. Sadece seni korumak için.
Nefes nefese gerçeğe döndüm. Bu da bir rüyaydı ve artık canımı cidden çok sıkıyorlardı. Neden bunları görüyordum? Ve neden bunlardan bu kadar etkileniyordum. Ve bahsettiği soru neydi? Yoksa o akşam neden sürekli beni izlediğini neden sürekli karşılaştığımızı sormuştum. Ondan mı bahsediyordu? Ama ben onu unutmuştum bile nasıl rüyamda görebiliyordum?O adam belki de gerçekten odama girmişti. Belki de ben onu sadece rüya olarak hatırlıyordum.
Her ikisi de beni ilgilendirmiyordu artık. O adam Pete ile aramızı bozmamıza neden olmuştu. Hem dün de kafeye gelmemişti belki de olanlardan sonra gelmeyi bırakacaktı. Belki onu bir daha görmeyecektim. Bunu anlamak için biran önce kafeye gitmeliydim.
![](https://img.wattpad.com/cover/110441787-288-k6de0fa.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOEY
FantascienzaNormal bir hayatı olan Zoey adındaki genç kızın hikayesi. Sadece tek sorun hayatını bunca yıldır başkalarının yönetmesi...