4. BÖLÜM

2 1 0
                                    

        Okulun ilk günüydü. Hazırlanmış kapının önünde Karen'i bekliyordum. Ama sanırım yine süslenmeye dalmış okulu ve beni unutmuştu. Çünkü yarım saat önce beni alması gerekiyordu. Ben de çantamdan telefonumu çıkartıp onu aradım:

_Karen neredesin? Saatten haberin var mı senin?

_Birkaç adım at ve verandadan aşağıya in.

Aşağı indim. Karen'injeep'i evin önünde yavaşça durdu. Ben de hiç zaman kaybetmeden arabaya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım:

_Karen yarım saattir seni bekliyorum. Neredeydin?

_Geldim işte. Merak etme yetişeceğiz.

_Nasıl yapacaksın onu?

_Buralarda hız sınırı kaç?

_Sanırım yok. Neden?

_Arabaya bin ve kemerini bağla. Ne olur ne olmaz diye.

Arabaya bindim ve beklediğim gibi son hız okula gittik.

Okula vardığımızda içimde tuhaf bir his oluştu. Her şeye muhalefet olan tarafım "Gene mi şu yere" diyordu. Hayallerle dolu olan tarafım ise "canım oklum arkadaşlarım" diyordu. Sanırım hangisin haklı olduğunu içeride öğrenecektim.

Hiçbir şey değişmemişti. Yine aynı koridorlar, yine aynı sıralar, Yine aynı hiç de hijyenik olmayan kantin ve yine aynı terle is kokusu. Hepsi üç ay önce bıraktığımız gibiydi.

Ve maalesef o da bıraktığımız gibiydi.Rose. Sınıfın en popüler kızı. Şu plaja bile topukluyla giden kızlardan. Kendini bizden üstün gören zengin kız tiplerinden. Özellikle de ben olmak üzere kendi grubu hariç –hatta bazen onlar da dahil - tüm kızlardan nefret ediyor. Lise birden beri tüm okula ızdırap çektirse de kimse ona ses çıkartamıyor. Neyse ki kurtarıcı olarak ben geliyorum ve onları kurtarıyorum. Böyle olmasaydı neden Pete bana supergirl desin ki? İyi ki ben varım.

Karen önde olmak üzere sınıftan içeri girdik. Herkes birisiyle konuşuyor tatil anılarını anlatıyordu. Bizim grubu bulmak için sınıfı taradıktan sonra en köşede cam kenarında olduklarını fark ettim. Karen çoktan onların yanına gitmişti bile. Hanry masanın üstüne çıkmış cama yaslanmıştı. Emma ise Hanry'ninayak ucuna masaya oturmuştu. Karen'le Pete sırada oturuyorlardı. Her zaman böyle otururduk. Ben de birazdan onların yanına gidecek sıraya oturacak ve Karen'le Pete sıkıştıracaktım. Onları özlemiştim. Hanry'leEmma'yıbütün yaz tatilde oldukları için görememiştim. Emma'nın kıvırcık kızıl saçlarıyla mavi gözlerini. Ve hiç bitmeyen kot sevgisini. Hanry'nin açık kahverengi saçlarıyla uyumlu kahverengi gözlerini. Ve tabiki onun bitmek bilmeyen heyecan dolu özgürlük anlayışını. Hepsini özlemiştim.

Beni ilk olarak Hanry fark etti ve gelmem için bir işaret yaptı. Ben de hiç itiraz etmeden koşar adım onların yanına gittim ve Karen'in yanına oturdum. İlk olarak Emma Pete' soru sordu:

_Eee Pete tatilin nasıldı?

_Bütün yaz kafede çalıştım.

_Seni de hiç anlamıyorum. Zenginsin, paraya hiç ihtiyacın yok ama köle gibi o kafede çalışıyorsun.

_Zevk meselesi diyelim. Annemle babamın parasını harcayıp lüks içinde yaşamak yerine kendi paramı harcamak istiyorum.

_Zengin züppe olmak istemiyorsun yani.

_Evet bu daha iyi bir açıklama.

Emma'nın gözleri bana çevrildi:

_Peki sen ne yaptın?

ZOEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin