Ruhumun Fısıltıları

33 7 2
                                    

Koridorun duvarları dar denilebilecek kadar  mesafesizdi.Duvarlar Bordonun güzel bir tonuna boyanmıştı daha çok kadifemsi ve hoş bir tondaydı.
Belirli aralıklarla koridor boyu ışıklı aydınlatmalar kullanılmıştı ve bu ambiyansı oldukça büyülü kılıyordu. Alev hanım dudaklarını isteksizce aralayıp ciddi bir ses tonuyla sesizliği ezdi geçti.
-işte Damla hanım yeni eviniz  hemen yerleşebilirsiniz tıpkı anlaştığımız gibi eşyalar hesabın içinde.Dedi sol köşedeki  beyaz şirin kapının önünde dikilirken.
Zaten çatı katında sadece iki  tane kapı vardı anlaşmayı internet üzerinden imzalamadan önce komşu istemediğimi açıkça belirtmiştim.
Onlarda beni anlayışla karşılamışlardı.
Aslında komşumun olması çevre edinmek için çok güzel bir fırsat olurdu,ancak kariyerim daha önemliydi gece yarısı ilham gelince yazmak için yatağımdan firlayıp kelimeleri kâğıda dökerken yan daireden rahatsız edici gürültülerin beni sinirlendirmesini istemiyordum zaten bu yüzden çatı katını tercih etmiştim.

Bir süre Alev hanım bana daireyi gezdirdikten ve birkaç anlaşma daha imzaladıktan sonra yanımdan ayrıldı ve ben artık tek başıma kendi evimdeydim.

Eşyalarımı bir kenara fırlattıktan sonra  pembe pijamalarımı giyip siyah renkte tamamı deri kaplamalı yumuşak kanepeme yorgun vücudumu bıraktım.Tam karşımdaki son moda televizyonu incelemeye karar verip kumandaları biraz kurcaladım en sonunda açmayı başarıp Pretty little liars'tan bir bölüm izlemeye karar verdim.
Evime çok çabuk ısınmıştım sanki yıllardır burada yaşıyormuş gibi hissediyordum, fakat sadece bir kaç saat olmuştu.Evi eşyalarıyla beraber almak ilk başlarda beni korkutmuştu fakat eşyaları tek tek görüp kontrol edince içimdeki şüphe epey azalmıştı.
Bölüm henüz sona ermeden narin gözlerim kendiliğinden kırpışmaya başlamıştı,göz kapakçıklarım iyice ağırlaşınca dayanamayıp uykunun sıcak kollarına teslim oldum.

      ***
Gözlerime saygısızca vuran ve  beni uyandıran güneş  duvarın tamamını kaplayan manzara penceresinden yüzüme ışınlarını gönderiyordu.
Sendeleyerek uyuya kaldığım kanepeden kalkıp  dev pencerenin önünde dikildim  Eiffel(eyfel) kulesi buradan büyüleyici bir güzellikte görünüyordu,sadece Eyfel değil aynı zamanda şehrin bir kısmı gözlerimin hemen önündeydi.
Kendimi bana mutlu hissetiriyordu tamda bir yazarın yaşayabileceği huzur dolu bir çatı katıydı burası.

Bembeyaz boyalı ferah duvarları içimi açıyordu.Duvar boyu uzanan pencere hayallerimin evini o kadar güzel taçlandırıyordu ki burada mutsuz olmam imkânsız gibi bir şeydi.
Duvarda bulunan saati görüp henüz sabahın beş buçuğu olduğunu fark edince biraz daha uyumaya karar verdim.Dev pencerenin pancurlarını indirmeye kıyamayıp yatak odama doğru ilerledim.Henüz dekoru olmayan odamdaki yatağıma kendimi sabırsızca attım.
Çok sürmeden tekrar güzellik uykuma geri döndüm.
Bir süre huzurlu bir şekilde uyuduktan sonra  kalbime strest topu gibi oturan o tıkırtıyla ürpererek uyandım.Renkli gözlerimi güneşin rahatsız eden ışınlarına tekrar maruz bırakmamak için koruyucu amaçlı gözlerime geçirdiğim uyku maskemi hızla başımdan çıkarıp yatağın üzerine fırlattım.
Yattığım yerden doğrulup sesizliğimi koruyarak tıkırtının nereden geldiğini dinelemeye çalıştım.Şiddetle giriş kapısının kapandığını duyunca içimi saran korkuyu cesarete dönüştürmeye çalışarak yerde duran pembe sivri topuklu ayakkabımın tekini kavrayıp usul adımlarla odanın kapısına doğru ilerledim.Beynimde dönen binbir türlü düşünceler fırtınası korkudan kalbimin çarpmasına sebep oluyordu.
Bu yola tek başıma herşeyi göze alarak çıkmıştım şimdi sadece yeni evime giren bir hırsızdan korkmam aptallık olurdu diye düşünüp,tekrar aptallık ettim.
Derin bir nefes alıp kapının aralığına sakin adımlarla yaklaştım,gözlerimi aralıktan salona dikip gürültünün sahibini aramaya başladım.

Çok geçmeden başını öne eğmiş dün gece etrafa dağıttığım eşyalarımı tek tek parmak uçlarıyla yakalayıp kendinden uzak tutmaya özen göstererek havada inceleyen garip bir erkek dikkatimi çekti.İşte şimdi ayvayı yemiştim korku tüm kalbimi sarınca içimden çığlık atmak istedim.Yeni salonumda garip bir adam südyenimi parmak uçlarından salandırıyordum ve ben yatak odamda tıkılı kalmıştım.
Kendimi mantıklı düşünmeye zorlayarak içerdeki adamın hırsız olamayacağı kanıtına vardım.
Hangi hırsız yabancı bir eve gürültülü bir şekilde kapıyı çarparak girirdi ki? Yada hangi hırsız yabancı bir evde günün bu saatinde bu kadar rahat davranbilirdi? Bu adam bir hırsız değilse ozaman kimdi? Evimin anahtarını nereden bulmuştu ki ?

Çok fazla soru soruyordum gözlerimi tekrar kapının aralığına dikip içerideki yabancı karşı cinsi incelemeye karar verdim uzun boylu biriydi üzerinde kaslı vücuduna sımsıkı yapışmış düz beyaz bir t-shirt vardı  hafif kasları olmasıma rağmen beli incecikti.
Hâlâ yüzünü benim onu izlediğim yöne çevirmemişti.
Bu odada bu şekilde beklerken daralıyordum ama bir süre burada sesimi çıkarmamalıydım.Kafamda ucuz bir plan kurup kimliği belirsiz kişinin yatak odama yaklaşmasını bekleyecektim.O kapıyı açar açmazda kafasına ayakkabımın sivri topuğunu indirecektim.Saçma planım ne kadar işlerdi bilmiyordum ama şuan  aklıma gelen tek fikir buydu.

Esrarengiz yabancı sonunda kendini bana çevirmeye karar vermiş olmalıydı ki  hareketlerinden bunu anlamıştım.Koridora doğru yürüdüğünü görüyordum ama başına geçirdiği havalı şapka yüzünü saklıyordu.Ellerini ceplerine doldurmuş sağa sola rahat rahat bakınarak koridorda ilerliyordu,yatak odamın kapısının önüne yaklaştığında hâlâ bakışlarını yerden kaldırmamıştı.
Heyecan kalbimin kaldırabileceği son doruklarını yaşıyordu.
Yabancı şahız kapıyı açmaya hazırlanırken elimdeki topuklu ayakkabıyı hazır olda tutmak için biraz havaya kaldırdım bir kaç adım geriye çekildikten sonra kapının ağır ağır açıldığını gördüm.

Kapının açılışını izlerken kendime cesaret vermeye çalışıyordum.
Bir kaç saniye sonra bir çift kırmızı spor ayakkabının yatak odama adım attığını gördüm korkuyla bir kaç adım daha geriye çıktım bakışlarımı evimdeki yabancının ayakkabılarından biraz daha yukarıya sürükledim siyah sıkı bir jean giyimişti,üzerindeki t-shirtinden tahmin ettiğimden daha çok kasları görünüyordu ve bu gerçekten oldukça çekiciydi bakışlarımı biraz daha yukarıya kaldırınca onunda başını kaldırmaya niyetlendiğini fark ettim.

Gözlerimi kocaman açıp şaşkınlıkla onu izliyordum dolgun dudaklarının hoş ve tatlı bir pembeliği vardı kirpikleri upuzundu ve gözlerini bana dikmiş anlamsızca sorgularcasına bakıyordu.

Hâlâ aynı pozisyonda oracıkta dikilmeye devam ediyordum,şaşkınlık tüyülerimi diken diken etmişti.Kimdi bu yabanci böyle? Neden parlak gözlerini bana dikmiş öylece bakıyordu?

Ruhumun Damla§ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin