Siyah beyaz ama huzur dolu bir hikâye...
Çikolata kaplamalı bir aşkın mutluluğu iliklerinize işleyecek...
Sıcak bir kış hikâyesinin yanı sıra,hisslerin ve iki ayrı kalbin uzaktan gelip bir arada birleşmesinin ışığı gözlerinizi alacak...
Bu hikâye sa...
Bu sırada beni her saniye seyir halinde olan karşımda ki boy aynasını henüz başımı kaldırınca fark ettim, kaşlarımı bir an olsun şaşkınca çatıp aynaya doğru sakince ilerledim.Bu kadarı benim için gerçekten de fazlaydı, yüzümdeki bu pembe-kırmızı beneklerin sebebi her neyse beni gerçekten de çok korkutuyordu,artık bekleyecek bir sabrım kalmayınca üzerime aldığım ilk palto da kendimi resepsiyonda buldum.Bu defa beklediğim taksi çabuk gelince kendimi şanslı hissetmem için ufak bir fırsat geçmişti ellerime, çok geçmeden o kadar övdüğüm Fransızcam ile zorla da olsa en yakın hastahaneye kendimi ulaştırabilmiştim. Bir kaç serum sonrası uzun geceme serinlik katan aksiliğin nedeninin fındık faresine takıntılı alerjim olduğunu öğrenmiştim. Onca geçen yirmiki yıl ve dört aydan sonra bu gece öğrendiğim sinir bozucu alerjim ile birlikte hastalıklı otel odama geri dönmem gerektiğini fark ettim. Fransız hastahanesinin uzun ve dar koridorlarında trafik kazası geçirmiş bir kunduz gibi aksırıklarıma engel olamadan ilerliyordum.
Hayattan bu gece ikinci kez soğumuş bir genç kız olarak şuan için pekte iç açıcı bir görüntüm yoktu,o güzel buklelerim etrafa dağılmıştı ve biri sürekli sağ gözümün üzerine düşüp duruyordu ve aylar önceden bu muhteşem gece için satın aldığım pembe tek boynuzlu pijamam ise Parisin sokaklarında yeni yağmış yağmurun çamuruna kurban gitmişti.
Sanırım Pariste ilk gecem pekte planladığım gibi gitmiyordu yani aslında hayallerime benim büyütecimden bakarsak hiç planladığım gibi gitmiyordu.Bir an olsun ne kadar da sersem olduğumu düşünmekten kendimi alı koyamadım yani illaki hayallerimin peşine düşmem mi gerekirdi ? şimdi sanırım cezasını çekmeliydim hayallerini kovalarsan hayatın intikamı da seni kovalar kuralı bir an olsun unutulmuştu kalbimde. İki saniye duraksayıp attığım minik adımcıklarımı kestim ve omuzlarımı kaldırıp derin bir nefes aldıktan sonra yorgun ve zarif omuzlarımı tekrar düşürdüm. Ruhumu yansıtan pembe pijamalarımın derin ceplerine ellerime doldurup yürümeye karar verdim. Paris hastanesinin eğiri merdivenlerinden sersemlenerek yavaşça indim. Yaşıma göre çocuk'su pijamamın bol renkli kapşonunu başıma geçirip. Umutsuzca ayaklarıma yabancı soğuk sokaklarda yürüyordum,peki ya sonrası ? Hayatım bundan böyle nasıl şekillenecekti yaşanmış onca anıları silip atmak kolaysa peki yeni anıları sayfalara tekrar doldurmakta bu kadar kolay mıydı ?
Bol yagmurlu Paris sokaklari.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Degerli okuyucularim umarim yeni bolumu begenmissinizdir, yorumlarinizi ve hikayenin gelicek bolumlerinden beklentilerinizi benimle paylasirsaniz cok mutlu olurum.Ayrica hikaye hakkinda sorularinizida sorabilirsiniz.