İyi okumalar ❤
Jungkook
Onu arkamda bıraktığıma inanamıyordum. Söz vermiştim. Söz vermiştik. Göz yaşlarım soğuk tenimi sıcaklığıyla kavururken, göz yaşlarımı kolumun arkasına sakladım. Her adımımda dizlerimin üstüne yeniden düşüyor yeniden ayağa kalkıp koşuyordum. Beni itip düşüren vicdan azabım, ayağa kaldırıp bacaklarıma güç veren ise umuttu. Bu ikisinin arasında kıvranarak acı çekiyordum.
Sonunda göğsüme yayılan acıyla bir ağaca yaslandım ve eğilip ellerimi dizlerime yerleştirdim. Soğuk hava, dudaklarımın arasından süzülen sıcak havanın tüm asaletini hapsediyor, kendi gibi yapıyordu.
Cebimdeki haritayı çıkarıp, kıvrılan yerlerini düzelttikten sonra kafa lambamın ışığının altında inceledim. Bu ağabeyimin yazısıydı. Haritaya her bakışlarımı değirdiğimde boğazıma bir el uzanıyor, nefesimi kesiyordu.
Rosalin'e daha yol vardı, fakat biraz aşağıda bir polis grubu vardı. Polis birliklerinin yerlerini, ölen memurdan öğrenmişlerdi ama Rosalin'in yolunu bilmiyorlardı. Bu yüzden Rosalin'e gidecektik fakat artık Yoongi arkamdaydı. Ne yapmalıydım ? Tae'ye her an bir şey yapabilirlerdi.
Her şey altüst duruma gelmişken hala umudumun olması ne kadar doğruydu ? Rosalin'e daha çok vardı ve şuan zamanım yoktu, Polis grubuna ulaşmak daha doğru gözüküyordu. Derin bir nefes alıp adımımı aşağı doğru attım. Ayağım kaydığında yanımdaki ağaca kollarımı sarmalayıp yerçekiminin büyük kar kütlelerini aşağıya atmasını seyrettim. Böyle devam edersem aşağı yuvarlanırdım bu yüzden oturup aşağı yavaşça kaymayı denedim. Soğuk kara parmaklarımı geçirip temkinlice kendimi ittirdim. Biraz uğraş sonucunda sonunda aşağıdaydım. Kendimi kalan güç kırıntılarıya koşmaya zorladım.
Yazar
"Y-yardım edin !"
Polisler dikkatini sesin geldiği yere yönelttiğinde yüzleri bembeyaz kesildi ve neredeyse bayılmak üzere olan gence doğru koşmaya başladılar.
"Genç adam iyi misin !? Bir sedye getirin ! Sen Jeon Jungkook olmalısın."
"E-evet." Çaresiz fısıltısı bağırışmalarının arasında boğulmuştu.
"Tüm birimlere haber verin ! Jeon Jungkook bulundu !"
Adam gencin yanından ayrılmadan önce Jungkook elini adamın üniformasına doğru uzatıp kumaşı yırtarcasına parmaklarının arasında hapsetti.
"Kim Taehyung'u bul, korucu kulübesinde, onu kurtarın."
Sonunda ayakları yerden kesildiğinde morluklarla dolu zayıf vücudu sedyenin göz karartıcı rahatlığıyla kendini kaybetti ve eli yana doğru düştü.
&
Genç kolundaki sızıyla, ıslak kirpiklerini hafifçe araladı. Gözlerinin çevresi mora bürünmüş, bakışları büyük bir baygınlığa hapsolmuştu. Loş ışık gözünü alırken gittikçe keskinleşen ağrıyla başını sola çevirdi. Küçük sızının sebebi, polisin elindeki enjektördü. Enjektörü görünce solmuş ve çatlamış dudaklarını yavaşça nemlendirdi.
"Sonunda uyandın."
Duyduğu tanıdık tınıyla, yüreği alev alan vücudunda kavruldu. İçindeki korku, dehşetle büyümüş onu yutacak hale gelmişti.
Yüzünü, şöminedeki dans eden ateşin gölgesiyle polis şapkasının altına saklamıştı. Yavaşça başını kaldırdı, gülüşünü dehşete buladığı yüzünü keyifle gözler önüne serdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOK
Mystery / ThrillerWINE SERİES #1 Bekçinin artık can barındırmayan bedeni yere yığıldı. O gece Jimin'in tüm kana susamışlığıyla harmanlanan kahverengi tonları ahenkle dans ediyor, boşluğa bakan bir canın kalıntısında odaklanıyordu. Taehyung'un dehşet dolu sesi kurum...