Bölüm 9: Oyun

1.5K 159 40
                                    

İyi okumalar

Taehyung

Çocukken öykülerin, kötülerden ve mahvolmuş insanlardan söz eden bölümleri bana çok daha çekici gelirdi. Hep bir gün, bir şekilde benim baş kahraman olduğum bir eser yazılacak olursa, konusunun ne olacağını saatlerce düşünürdüm. Bir gün düşüncelerimin hepsi beni tek bir sonuca yöneltti. Eğer benim baş kahraman olduğum bir eser yazılacak olursa... bu kesinlikle dram olurdu.

Yanılmamışım.
Mutfak masasından kalktım ve uyuşmuş bir halde Jimin'in beni mutfaktan dışarı ittirmesine izin verdim. Jungkook hemen arkamdaydı ve şu an nasıl kin beslediğini ve sinirli olduğunu hissedebiliyordum. Birden odanın duvarlarında yankılanan acı dolu inleme sesiyle arkama döndüm. Jungkook arkasında, kafasına silahını dayayan Yoongi'nin yüzüne dirsek geçirmişti. Yoongi kolunu burnuna bastırıp bir kaç adım gerileyip koltuğa düştü. Dikkati dağılan Jimin'den kurtulup Jungkook'a yöneleceğim sırada, patlayan silah sesi, tiz bir çığlık gibi kulağımı okşayıp yakmıştı. Olduğum yere çivilenmiştim. Korku bütün vücudumu titretmişti. Hata yapmıştık. Yanlış karar vermiştik.

Birden kulağıma gelen şiddetli sızlamayla bana ateş edildiğini anladım. Sonuna kadar açılmış gözlerimi Jungkook'a çevirdim. Elleriyle ağzını kapatmış. Kırmızı gözlerle bana bakıyordu. Mermi kulağımı seğirip geçmişti. Jimin, oyun oynamadığını bir kez daha tüm gerçekliğiyle ve acımasızca yüzüme vurmuştu. Titreyen elleriyle ucunda dumanı usulca dağılan silahı bana doğru tutuyordu. Elimi kulağıma götürünce parmaklarım kırmızıya boyandı.

"Oyun oynadığımızı mı sanıyorsun aptal ?" Sesini yükselten Jimin'in sesiyle zaten titreyen bedenim daha çok titremeye başladı. Sanki onu, bunu yaptırmak zorunda bıraktığım için bana kızar gibiydi. Hızla koltuktan kalkan Yoongi, Jungkook'un ensesinden tutup, duvarlara boş plastik rafların sıralandığı, henüz tamamlanmamış küçük bir depoya soktu. Jungkook canının yandığını belirten bir inleme bıraktı.

Önce yerden tavana kadar çıkan şeyin boru olduğunu sandım ama Yoongi ışığı yakınca, metal bir direk olduğunu gördüm. Sadece direk bile odaya daha ürkütücü bir hava vermeye yetiyordu.
Direğin gövdesinde sadece bir zincirin sürtünmesinin neden olabileceği çentikler göze çarpıyordu. Burada biri can çekişmiş olmalıydı. Acımasızca öldürülmüştü. Sonumun böyle aciz bir şekilde olmayacağından emindim.
Yoongi intikam alırcasına Jungkook'un suratına silahla vurmuştu. Nefesimi tuttum. Silahın çarptığı yerde kırmızı bir iz kaldı.

Seneler öncesinde, baba dediğim herif bir gece kafama sert bir darbe indirerek beni sırt üstü yere sermişti. Neden yaptığını hatırlamıyordum. Sonra yakalarımdan tutup bana ayağa kalkıp bir erkek gibi karşısında durmam için kükremişti. Bilincim kaymıştı. Dediklerini bile uğultu gibi duyuyordum. O an öyle nefretle dolmuştum ki ayağa kalkıp babama defalarca vurmuştum. Sonra olduğum yere yığılmıştım. Canı yanan ben değil Jungkook olmasına rağmen, tıpkı o gecede ki gibi hissediyordum, sıcak basmıştı, midem kasılıyordu. Jungkook'un acıdan dolayı gözleri dolmuştu. Yoongi tekrar yanağına elini uzattığında bir daha vuracağını sandım. Tam durdurmak için haraketlendiğimde, vurduğu yeri başparmağıyla acısını almak istiyormuşçasına okşamaya başladı.

Artık kesinlikle ikisininde kişilik bozukluğunun olduğunu düşünüyordum. 

Jimin beni silahıyla iterek banyoya götürdü be başıyla klozeti işaret etti. "Otur."

BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin