Stajım bitmiş, iş aramaya başlayalı sekiz ay olmuş, televizyon karşısında kabak çekirdeği yemekten parmaklarım uyuşmuşken, evimize doğru hızla koşan Selma'nın sesiyle irkildim.
"Meryem! Meryem! Müjde kız müjde!"
Salonun penceresinden içeri sarkıttığı kafasını, gövdesi takip etti. Nefes nefese kalmıştı.
"Amcan haber göndermiş, gelsin İstanbul'a avukatlığa benim yanımda başlasın demiş".
Şoke olmuştum. Doğru ya, benim İstanbul Levent'te avukat Musa amcam vardı. Fakat rahmetli babamla küs oldukları için görüşmezlermiş. Bana da bugüne kadar bir hayrı dokunmamıştı. Peki bu neydi şimdi?
O an gözümün önünde geleceğim canlanıverdi.Avukatlığa başlamışım, başlar başlamaz bütün davaları kazanıyormuşum, Amerika Birleşik Devletleri'nde nâmım duyulunca New York Barosu beni istemiş ama ben içimdeki vatan sevgisi nedeniyle beyin göçüne karşı olduğumdan Türkiye'de kalmayı tercih etmişim. Bu kararıma önce İstanbul Barosu Başkanı, sonra Barolar Birliği Başkanı ve hatta Türkiye'deki bütün meslek birliklerinin başkanları hayran kalmış, sonra protokoldeki yerimden gülümserken beni örnek almak isteyen hukuk öğrencilerinin bana yazdıkları şiirleri dinliyormuşum.
Beni bu hayallere iten Selma, çekip çıkarmasını da bilmişti. Onun "kendine gel" telkinlerine boyun eğdim ama bu durum evin duvarlarını çınlatan sevinç çığlığıma engel olamadı.
&
Ben olayın şokunu atlatmaya çalışırken babaannem, komşumuz Emine Yenge ile durum analizi yapıyordu.
"Dedum bana bak. Bu kizın ne anasi var ne babasi. Kaldum bi başıma, Okuttum ettum, yaşlandum. Ben babaannesiysem sen de amcasısun. Ya bu kiza yardım edersun ya da o İstanbul'a gelir dünya aleme rezil rüsva ederum seni."
Babaannemin hararetli sohbetini komşumuz Emine Yenge ara sıra kesiyor, teyit isteyen sorularla onu daha da heyecanlı olmaya teşvik ediyordu.
"Sahi, dedin mi?"
"Niye demiyeceğum?Sonra bi sesi kesildi. Dedim bütun dünya âlem biloyi ki arsaları sattın savdın da gittin İstanbul'a buldun bir gavur karı. Hoş o da boşadi seni ya!"
Emine Yenge bütün olanları tekrar hatırlamış gibi dizlerine vuruyordu.
"Aaahh ah.."
Sonra önemli bir sır açıklayacakmış gibi babaanneme yaklaştı. "Bana bak Ayşe Abla. Bunları senin kıza anlatma e mi? Bilirse bi puştun yeğeniyim, üzülür garibim".
Emine Yenge'nin bu tavsiyesinden o zamanlar haberim yoktu tabi. Babaannemle birlikte amcam hakkında ağız birliğine varmış olmaları, benim gerçekleri olması gerekenden çok daha geç öğrenmeme sebep oldu. Sanırım babaannemin bu sırra sahip çıkmasının nedeni Emine yengeye söylediği şu cümlede gizliydi;
" Öyle şey der miyum! Sahipli bilsun kendini".
Sonra ne mi oldu? Nazar değmesinden korkulan kişiye sık sık yapılan âyinlerden biri Emine yenge tarafından benim için yapıldı. Sesi hâla kulaklarımda. Sağ elindeki tastan sol elindeki tasa kurşun dökerken "Elem tere fiş kem gözlere şiş, benim elim değil Fadime anamızın eli" diyordu. Gayretine hayran kalmıştım. Hani Amerikalı bir bilim adamı demiş ya, "kadınların zekasından daha fazla yararlansaydık, uzay çalışmalarında iki kat önde olurduk" diye. Bence o kadınlardan biri Emine yengeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYVAH, AVUKAT OLDUM !!! #wattys2017
ActionAnne ve babası ölmüş, babaannesiyle kasabada yaşayan Meryem'in İstanbul'da hukuk fakültesini bitirip, çok zengin bir avukat olan amcasının yanında büyük bir plazada çalışmaya başlamasıyla gelişen olaylar. Meryem, plaza avukatlarının hırs, kıskançlık...