18. Bölüm

30 4 1
                                    

      Akşam yemeği yiyen Donna, mutluluğunu annesiyle paylaşmak için çatalını masaya bırakmıştı.

      "Anne, bugün harika şeyler oldu. İş yerindeki eski düzenimi yerine oturttum. Hardd'a verdiğim üç günlük düşünme süresi bugün doldu. Kafede buluşup konuştuk. Kabul ettiğini söyledi. Sıra Patch'te. Ona kabul ettirebilir miyim bilmiyorum. Bu konuda Hardd'dan daha sert tepki verir."

       "O halde bu işi bana bırak." diyerek kızının üzerindeki yükü almıştı. "Bana saygısızlık etmez. Söyleyeceklerimi sonuna kadar dinlemesi benim için yeterli olacaktır."

Donna şüpheci bir şekilde bakarak, 

      "Ona ne söyleyeceksin?" demişti. 

      "Uzun süredir söylemem gerekenleri." diyerek gizli tutup konuyu kapatmıştı. Donna'da üzerine gitmemişti. Bu işi annesi hallederse çok mutlu olacaktı. Nişanlısının kuracağı olumsuz cümleleri duymak istemiyordu.

      On üç nisan sabahı Annabel, kızı ile kahvaltı yaptıktan sonra hazırlandı ve arabası ile damadının holdingine  gitti. Holdingden içeriye girdiğinde danışma masasındaki sekreter onu tanıyıp selam vermişti. Annabel asansöre binip en üst kata çıkıp Patch'in odasına girene kadar sekreter Patch'e bağlanıp kayınvalidesinin geldiğini iletmişti. Bunu öğrenen Patch oturuşunu düzeltip masasını düzenlerken kapıdaki sekreter Annabel'i içeriye aldı. Patch, yüzünde gülücükler açarak kollarını açıp,

      "Anneciğim!" deyip ona sarılmıştı.

      Sıcak karşılamadan memnun olan Annabel, damadının gösterdiği koltuğa oturduktan sonra nasıl olduğunu sormuştu. Ruhsal sıkıntıları ve vücudundaki yaralarının iyileşme süreci hakkında konuşmuşlardı. Patch bir şeyler ikram etmek istese de Annabel'in aldığı tek şey bir bardak su olmuştu. Havadan sudan konuları konuştuktan sonra kırk beş dakika geçmişti. Annabel zamanı kontrol ediyordu. Bir gözü duvardaki saatteydi. Konuya ani bir giriş yapmak istemediği için başka konuları konuşmayı tercih etmişti. Onun sağlığını önemsemesi de bu nedenlerin arasındaydı. Yeterince oyalandığını düşünen Annabel, ortamdaki sessizlikten yararlanarak konuya giriş yapmıştı.

      "Yakın zamanda televizyonu açıp akşam haberlerini izledin mi?"

Patch tedirgin bir şekilde kaşlarını çatmıştı.,

      "Hayır. Yoksa Mark'ın bedeni mi bulunmuş?"

      "Yo, hayır. Onun adına en ufak bir iz bırakmadığınıza eminim. Ben diğer haberlerden bahsediyorum."

      "Son iki gündür haberleri izleyemiyorum. İşlerim yoğun. Bir haber dikkatini mi çekti?"

      "Aslında bir haber değil, hepsi dikkatimi çekti. Özellikle de şehrimizdeki suç oranı hakkında olan haber beni derinden etkiledi."

Patch'in yüz şekli değişmişti.

      "O haberi biliyorum. İşlenen suç oranlarında yüzde yirmi artış var. Bu ani artışın sebebini anlamadım."

Annabel ona bakmıştı.

      "Ben anladım. Şehrin istediği şey belli. Bundan otuz yıl önceki şeyi istiyor."

Annabel'in ne demek istediğini anlayan Patch yerinde hafif kıpırdanmıştı. 

      "Bunun üzerinden çok uzun zaman geçti. Ülke her konuda ilerledi. Eskisi gibi kahramanlara ihtiyaçları yok. Onun yerine çalıştırdıkları polisleri var. Onlar iş görür."

      "İş gördükleri için mi suç oranı arttı? Bak Patch, neden tedirgin olduğunu biliyorum. Ama..."

Sinirlenen Patch sözünü kesmişti.

Adaletin BekçileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin