kafesime hoş geldin,

3.7K 229 25
                                    

bir öğle vakti.

oturuyorum odamın en karanlık, en sakin köşesinde. yatağımın arkasında, penceremin hemen altında. perdeler örtülü, incecik bir ışık bile sızmıyor içeri.

titriyorum.

tüm camlar sıkı sıkıya kapalı olduğu halde, ısıtıcılar çalıştığı halde, ben fena halde titriyorum. sanırım kalbimin çevresinde oluşturduğun buzlar erimemekte direniyor, sevgilim.

sanırım bunun için
üzgün hissetmeliyim.

sallanıyorum.

bir ileri, bir geri. kollarımı bacaklarımın çevresine sarmışım bırakmak istemezcesine. kimseler yerimden kaldıramaz beni. istemiyorum, dokunmasınlar bana. yaklaşmasınlar mümkünse on metreden sonra yakınıma.

ağlıyorum.

gözlerimden süzülen ılık yaşlar, narin bir yol çizerek buluşuyor çenemin bittiği noktada. birkaç kez kırpıyorum gözlerimi, kirpiklerimdeki yoğun nemi hissediyorum.

ve aralık nemli dudaklarımın arasından hıçkırıklar kaçıyor usul usul. durduramıyorum onları. eğer bunu denersem, biliyorum sıra sıra boğazıma dizileceklerini. müsaade edemem buna, canımı daha fazla yakmalarına göz yumamam.

burnumu çekerken, karşımdaki duvara takılıyor gözlerim. ince dudaklarım kıvrılıyor hafiften yukarı doğru. senin o krem rengine boyanmış duvarlarda açtığın hasarlara bakıyorum.

sevgilim, görmüyor musun?

ağlıyor bu kırıp geçtiğin duvarlar. kitaplarımı, çekmecemin üzerindeki ilaç şişelerimi, hatta dizüstü bilgisayarımı bile hiç acımadan duvara fırlattığında, o pürüzsüz yüzeyde oluşan çatlakları ve alçısı dökülmüş noktaları inceliyorum.

yazık oldu sevgilim, öpüşürken beni ittiğin o duvarlara şimdi çok yazık oldu.

13:59


tüm bölümleri medyadaki şarkı eşliğinde okumanızı tavsiye etmekteyim ~

safderun | namkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin