çarpıp dururken her bir kemiğimize,

929 129 10
                                    

yemek masasındayız.

geceki eğlencemizin etkisini hâlâ üzerinden atamamış olmalısın ki ne zaman göz göze gelsek gülümsüyorsun. tepki vermiyorum ben de. yalnızca önümde ne varsa ona odaklanıyorum.

sen çorba içerken, ben ise yalnızca bir bardak süt içiyorum. kahvaltı yapmayı seven biri değilim pek. gecenin bir vakti midemdeki alkolü çıkartabilmek adına kustuğum andan beri zaten canım hiçbir şey yemek istemiyor. süt kâfidir bana.

çorbanı bitirip masadan kalktığında, ben de kalkıyorum ardından. daha sonrasında geçen doğum gününde sana aldığım ceketini üzerine geçirip çıkmaya hazırlanıyorsun. dudaklarımdan öpmeyi de ihmal etmiyorsun.

yine kendinden geçiyorsun sevgilim. beni her öpüşünde gerçekten sana neler olduğunu anlayamıyorum. ayrılmak istemezcesine bastırıyorsun sanki kendini bana. sahiden de uzaklaşırken zorlanıyorum.

sanırım bana bağımlı olmuşsun.

"görüşürüz hayatım,"
diyorsun. "seni seviyorum."

tek bir kelime bile etmiyorum. bozuluyorsun buna ancak belli etmemeye çalışıyorsun. evden çıkıp gittiğinde kapıyı kapatıyorum ardından.

sahi, her sabah aynı saatte çıkıp
acaba nerelere gidiyorsun sevgilim?

bir işte de çalışmıyorsun. geçimimizi sağlayan parayı nasıl elde ediyorsun? hakkında belki de bilmediğim daha bir sürü şey olduğu halde peki, ben seni nasıl sevmeye devam edebiliyorum? sanırım bunun cevabı bana karşı nazik oluşunda gizli.

aksi olsaydı eğer, bana zarar veren birinin yanında bir gün bile durmazdım. gerçi... ruhumu zaten her gün yeniden öldürüp duran da sen değil misin? kafam yerinde değil sanırım. sağlıklı düşünemez olmuşum. hangi ara seni bu kadar önemsemeye başladım?

önemsemek demişken...

saat 11:11.

bu vakitte tuttuğum dileğim sensin.

peki senin dilediğin ben miyim?

11:11


safderun | namkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin