No Way Out!
Çocuk son olarak bıçağı yerine koyduktan sonra Sehun'a döndü. Onu bileğinden tuttum ve ayağa kalkıp dudaklarına kapandım.
Sehun'un gözlerinin pörtlediğini biliyordum.
-------------------
Dudaklarını vahşice hapsettiğim çocuk şaşkınca bana bakıyordu ve dona kalmıştı. Aslında Sehun'un da ondan bir farkı yoktu.
Yüzüme arsız bir gülümseme oluştuğunde ve elim saçlarına gittiğinde vampir hızıyla Luhan'ı çekti, gözlerinin içine bakarak emir verdi." Hemen git buradadan.!" Luhan gözlerini bir kaç kez kırpıştırdı ve geriye dönüp gitti.
Sehun, yakamdan tuttu ve masaya hızlıca masama bir miktar para koyup vampir hızıyla bir ara sokaga girdi ve beni, çöplerin arasına fırlattı.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
Güldüm." Ne yapmışım ki?" Hızla yanıma gelip,tek eliyle boynumu sıkarak yukarı kaldırdı ve duvara vurdu. Gözleri sinirden kıpkırmızı olmuş yüz hatları gerginleşmişti ve güç kullandığı için gözlerinin etrafındaki damarlar belirginleşip siyah-mor olmuştu. "Onu. Nereden. Tanıyorsun.?" Sesi iğneleyici ve tehditkardı." Sadece öptüm. Hem bundan sanane? Biz vampiriz, insanları avlarız ve o çocuk harika kokuyor." Nefes almaya ihtiyacım yoktu ama boğazımı sıktığı için konuşmakta zorlanıyordum.
Boģazımı daha da sıktı.
"Ona. Yaklaşma.!"
"Yaklaşmamam için bir neden söyle!"
Daha da sıktı."Çünkü, O..BENİM." diyerek hızlıca yere fırlattı. Elime cam girmişti ve elim kanıyordu. İğne ucu kadar bir etkisi bile yoktu. Camı çıkarttım ve ona doğru e seri bir halde attım. Tam alnı delecekti ki baş ve işaret parmağıyla yakalayıp attı. Elim iyileşmişti.
"Ben de bir etkin kalmadı Sehun-ah."
-Flashback-
"Sehun-ah, bugün ne yapmak istersin?" Koltukta döndüm ve kafamı bacaklarına koydum.
Sehun sessizdi. Bir de dalmış gibiydi." Sehun-ah,iyi misin? Kan mı istiyorsun? Senin için hemen mükemmel bir tane bulabilirim.!" Sessizlik. Sessizdi.
Başımı bacaklarından kaldırdım ve kucağına oturup, bacaklarımı iki yandan bıraktım. Yüzünü ellerimin arasına aldım ve kaldırdım. Şimdi bana bakıyordu. Gözlerinde ise bir boşluk vardı. Hiçbir şey göremiyordum.
"Soyun." Şaşırmıştım. O ise mimiksizdi. Normalde de bazen böyle davranırdı ama bu sefer başkaydı hissetmiştim." N-ne?"
"Dediğimi duydun. Soyun." Sözleri benim için bir emirdi. İstesemde istemesemde yapacaktım.
Kalktım ve yavaşça soyunmaya basladım. Zevke getirmeyi planlıyordum."Hızlan." Emre uydum ve hızladım. Tamamen soyununca beni hızla altına aldı ve kemerini çözüp pantolonuyla iç çamaşırını çıkartıp, daha bir gıdım bile sertleşmemiş olan erkekliğini hışımla içime sokmuştu ve bunlar sadece 3 saniyede olmuştu.
Canım yanıyordu. Canım gerçekten yanıyordu. Nefes almama gerek olmasa bile sanki bir an nefesim kesilmiş gibi hissettim. Sanki..sanki bir yerlerime kan içneden ve aç kaldığım zaman, güçsüz olduğum zaman bir kazık saplamışlardı. Aynen böyleydi.
İçime acımasızca girip çıkıyordu ve ben hiçbir tepki veremiyordum. Deliğimden bir sıvı aktığını hissediyordum ve bu tahminimce %99.9 benim kanımdı. Kokusunu almıştım. O da almış olmalı ki dişleri sivrilip uzadığında boynumu ortaya çıkartarak boynuma saldırdı. İki yandan acı çekiyordum. Hic olmadığı kadar canımı yakıyordu!
Yarım saat sonra kanım dibine inmiş olmalı ki bıraktı ve içimden çıkıp koltuğun yanındaki sehpadan bir mendil çıkartıp erkekliğindeki kanımı sildi ve pantolonunu çekip kemerini bağladı. Daha sonra da başka bir mendil ile ağzının kenarından ince bir çizgi halinde akan kanı sildi. Ben ise koltukta baygın bir sekilde ne yaptığına bakıyordum.
Bana baktı." Senden sıkıldım. Yaratıcın olmak istemiyorum." Beynim peltelesmişti. Ne demişti?" Seni azad ediyorum.! Artık yaratıcın değilim ve bu son emrimdir.! Özgürsün.!" Deyip sırıtarak çıktı. Kendimi hür hissediyordum ama üzgündüm ve kalbim acıyordu ama haraket edemeyecek kadar canım acıyordu.
Zayıftım.
-End Of The Flashback-