Sevinç hayatının en zor kararını vermek üzereydi. Ya kocasının yasak ilişkisinden olan çocuğunu kabul edecekti ya da kocasını belki kaybetmeyecekti ama ikiye bölünmesine neden olacaktı. Onu ikilimde bırakacaktı. Peki ya o kadın...
Yıllar önce onu öğrendiğinde dünya başına yıkılmıştı önce. Ama hamileydi. Kocasını çok seviyordu. Bu yüzden onu aradı ve Tarık’ı bırakması için yalvardı. Kadın onu dinlemiş ve evli olduğunu bilmediğini dile getirip, gözyaşlarına boğulmuştu. Ona çok üzülmüştü Sevinç; çünkü Sevinç özünde kötü bir kadın değildi. Asla! Ama başka çaresi de yoktu. O zamanlar ailesi de onu kabul etmez, çocuğu ile tek başına hayata tutunamazdı. Kocasına ihtiyacı vardı. Yaklaşık bir hafta sonra kocası eve dönmüştü. Onu toparlamak uzun sürmüştü. Ama şimdi kadının çocuğu olduğunu öğrenmesi ve bunu Tarık’tan gizlemesi, onun ne kadar büyük bir fedakarlık yaptığını gösteriyordu. Şimdi de o yapacaktı. Kocasının ve Karahan’ın yanında olacaktı. O kadın sırf Arda babasız büyümesin diye kendi çocuğunu babasız büyütmüştü. Kocasına baktı. Kararını vermişti. Ama mektuptan şuan söz edemezdi.
“Sen değil baba biz gideceğiz.”
“Olmaz.”
“Baba kalbin var. Bu kadar yol gidemezsin.”
“Çocuklar haklı Tarık. Bırak gitsinler.”
“Sevinç, emin misin onun buraya gelmesini istediğinden?”
“Eminim Tarık. O senin oğlun. Onun bir suçu yok ve o kadın...” sözcükler dilinde düğümleniyordu. “O kadın çok asil bir kadın Tarık. Bizim çocuklarımız için bu kadar fedakarlık yapmış. Şimdi de biz o çocuk için elimizden geleni yapacağız. Her şeyi. Ve koca adam, Arda ile Arya gidip kardeşlerini alıp gelecekler.”
“Peki.” Deyip karısına sarıldı. “Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim.” Adamın gözleri doldu.
Aslında karısını seviyordu. O yaz araları çok bozulmuş ve boşanma kararı almışlardı. Adam da tatil için gittiği İzmir’de Nevra ile tanışmış ve uzun zamandır unuttuğu mutluluğu onda bulmuş, solan gülüşleri onunla yeniden yüzünde açmıştı. Sonra Nevra evli olduğunu öğrenmiş ve çocuğu aldırdığını söylemişti. Yollarını ayırmışlardı. Tarık onu asla affetmemişti. Sonra aileler araya girmiş, eşi ile arası düzelmişti. Eşi oğlu Arda’ya hamileydi. Tarık eşine yalan söylememiş ve karsının bildiğinden habersiz olanları anlatmıştı. Zor da olsa atlatmışlardı.
***“Bugün yoğun bir gün olacak ha ortak?”
“Kesinlikle.” Dedi hızla yoğun bakım ünitesine giderek. “Hala uyanmadı mı?”
“Hayır. Uyanması bir mucize olacak biliyorsun değil mi? Küçücük bedeni kaldıramayabilir Karahan. Hazırlıklı ol lütfen. Anneni kurtaramayışının acısı bu biliyorum. Ama güçlü olmalısın.”
“Aylardır bu bebeği yaşatmak için uğraşıyorum ve Vedat Aslan bu bebek yaşayacak. Bütün kitleyi temizledim ve tedavilerin hepsine olumlu yanıtlar veriyor. Uyanacak.”
Yoğun bakım ünitesine geçti ve bebeğin dosyasını açtı. Kontrol etti. Henüz bir değişiklik yoktu ama kötüye gitmiyordu en azından. Çıkışta aile onu bekliyordu.
“Doktor bey bebeğim?”
“Şuan için her şey stabil. Bir değişiklik yok. Ama merak etmeyin, iyileşecek. Bunun için her şeyi yapıyoruz.”
“Teşekkür ederim.”
“Görevim.” Deyip, genç kadının omuzunu sıktı.
Karahan annesini kaybedeli üç ay olmasına rağmen, işinden aldığı güçle ayakta duruyordu. Annesini kurtaramamıştı. Başaramamıştı. Hayatta annesinden başka kimsesi yoktu. Bir de üstünde ismi bile yazmayan babasının olduğunu bildiği mezar. Annesi babasını sevip, ona kaçtığı için annesinin bir tek dedesi hayattaydı o da onu reddetmişti. Babası da annesi ile evlenemeden trafik kazasında ölmüştü. İki yıl sonra da dedesi vefat etmiş ve tüm mal varlığı tek kızı olan Nevra’ya, şimdi de Karahan’a kalmıştı. Düşüncelerle boğuşan Karahan, zor günlerin geçtiğine kendini ikna etmeye çalışırken, yüzünü avcunun arasına alıp, bir kaç dakika bekledi ve açtığı sırada yanına hızla koşan asistanlardan birini gördü. Bu çocuk ne tez canlıydı böyle.
“Hocam, Karahan hocam!”
“Efendim Tekin?”
“Misafirleriniz varmış hocam. Odanıza almışlar.”
“Kimmiş?”
“Bilmiyorum Hocam. İki taş gibi hatun, iki de erkekmiş.”
“O dilini koparacağım birgün Tekin, biliyorsun değil mi? Ayrıca o 607 nolu odadaki hastamdan da uzak dur. Kız her on beş dakikaya bir onu kontrol ettiğini söylüyor.”
“Ben sadece görevimi yapıyorum hocam. Aynı sizin gibi.”
Bu arada odasına doğru yürüyordu.
“Uzak dur Tekin ve benim doktorluğumu örnek al kişiliğimi değil.”
Odasının kapısının önüne geldiğinde sekreterine göz kırptı “Kim var içeride?”
“Bilmiyorum Karahan bey. İlk kez görüyorum.”
“Peki.” Kapıyı açıp içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA SEVDA - TUTKU SERİSİ I-FİNAL
RomanceSıradışı bir doktor... Karahan Saygın. Annesinin ölümünün ardındaki mektupla tüm hayatı değişecekti. Kimsesiz kaldım derken, kocaman bir ailenin içinde bulacaktı kendini... Sınır tanımayan delidolu bir yürek... Sevda Şimşek. Hayatına giren bu deli a...