"Buraya gel."
Fısıltıyı duyunca korkuyla yerimde sıçradım, ama bu sesi tanıyordum.
Lanet olsun ki, sonunda gelmişti.Elimi uzatınca beni koltuğun arkasına çekti ve "Özür dilerim, geç kaldım özür dilerim Soo.." "Buradan nasıl çıkacağız?" Titreyen sesimle fısıldadım.
"Kucağıma gel." Adamın gürleyen sesini duyunca göz yaşlarım tekrar akmaya başladı, Sehun'un beni kucağına çekmesine müsaade ettim. Kollarını bana doladı ve kafes gibi üzerimi örttü. "Gözlerini kapat." Sıkıca yumarak titreyen ellerimle Sehun'un tişörtüne sıkıca tutundum ve başımı boynuna gömdüm. Korkudan ölmeden şuradan çıkalım lütfen lütfen lütfen.. Etrafımda hissettiğim tatlı esinti de neydi? Gözlerimi açmadan önce burnuma dolan tanıdık kokuyla irkildim. Sehun kollarını gevşetmeden bana seslendi, "Aç gözlerini." Yüzümü gömdüğüm sıcak teninden kaldırınca odamda olduğumuzu idrak ettim. Tişörtünü serbest bırakıp beni izleyen yüzüne baktım, "B-bu.."
"Kafanda uydurduğun Oh Sehun böyle birşey yapabilir mi?"
Az önce korkudan akan göz yaşlarım, şimdi de yaşadığım sinir bozukluğu yüzünden akmaya başlamıştı. Başımı göğsüne yaslayıp sesli olarak ağlamaya başlayınca yüzüme bakmak için beni geri çekmeye çalıştı, "Ne oldu Soo?! Iyisin bak odandasın ağlama dur!" Başımı iki yana salladım ve kollarımı beline doladım, suan korkudan ağlamıyorum demek istiyorum ama hıçkırıklarım konuşmama engel olacaktı. Ona daha çok sokulunca korkudan ağlamadığımı anlayıp beni kendiyle birlikte yavaşça yatağa yatırdı.
Kollarının arasında döndüm ve sırtımı onun göğsüne yaslayarak ayaklarımı kendime çektim ve cenin pozisyonu aldım. "Bana yüzünü dönme." Ağlamam kesilmiş, ara ara hıçkırıyordum. Omuzlarımı istemediğimi belli edercesine kaldırıp indirdim. "Soo." Bacaklarımı serbest bırakıp tekrar yüzümü ona döndüm, aramızda bir iki santim vardı ve başımız aynı yastıktaydı. Gözleri teması hiç bırakmadan, doğrudan gözlerime bakıyordu.
"Sana neden güveniyorum? Neden sürekli benim çevremdesin? Tamam gerçeksin.. Ama nesin? Insan olduğunu sanmıyorum. Ve suan neden başımız aynı yastıkta? Sana yakın olmak beni rahatsız etmeli, ben erkeklerden hoşlanmıyorum ama neden seninle uyuyorum? Ned-" Dudaklarımda hissettiğim, yumuşak dudaklar. Bu his.. Çok tuhaftı. Bir saniye, bu piç beni öpüyor muydu?! Göğsümde birleştirdiğim ellerimi onun göğsüne yaslayıp ittirmeye çalıştım ama belimdeki elleri ondan uzaklaşmama izin vermiyordu. Alt dudağıma dişlerini sürttüğünü hissetmemle, ağzımdan hiç tanıdık olmayan bir ses çıktı. Tepişmeyi bırakınca belimdeki kollarını gevşetip geriye çekildi. Bağırmak istiyordum ama az önce beni öptüğünde sesimi de alıp götürmüş gibi hissediyordum.
Sırt üstü uzanmış, nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Gözlerini açmadan suratına bir gülümseme yerleştirdi, "Susman içindi." Ağzımı açtım ama söyleyecek birşey bulamadan geri kapattım. Içimdeki hazırcevap Soo nereye gitmişti? Yatakta ona doğru dönük şekilde sessizce uzanıyordum.
Onunla öpüşmek.. Ilk öpücüğümü bir erkeğe verdiğim gerçeği dank edince kızarmış gözlerim tekrar dolmaya başladı. Alt dudağımı dişleyerek diğer tarafa döndüm, onun beni öpmesi beni neden bu kadar heyecanladırmıştı?!
Belime sardığı eliyle vücudumun kasıldığını hissettim, gözlerimi sıkıca yumdum ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Ensemde hissettiğim dudaklarla, "Yapma!" diye ciyaklamam bir olmuştu. "Bunu ilk kez yapmıyorum ki.." diye mırıldandığında dudakları hala ensemde dolanıyordu. "Susmamı istediğin z-zaman söylemen yeterli." Kıkırdayınca sırtıma yaslı göğsü titreşti, "Susmayacağını sen de biliyorsun." "Ne alakası va.."
"Çantan nerede?" deyince susup düşündüm, o pislik heriflerin mekanında kalmıştı. "Alıp geleceğim." Bana yaslanan vücudunu çekip yataktan kalkınca iç gecirmemek için kendimle savaşmamı fark etmemiş olmasını umdum, arkama dönüp baktığımda çoktan gitmiş olduğunu gördüm ve tuttuğum nefesimi koyverdim.