FİNAL

3.2K 318 49
                                    

Karanlık cadde boyunca sakin adımlarla yürümeye devam edip sonunda sahilin ışıklarını gördüm. Düşünüyorum da.. Sehun'la doğru düzgün dışarı çıkma şansımız olmamıştı. Herşey yoluna girecekken o yaralanmış koca bir haftamız evde geçmişti. Iyileşti derken okul diye tutturmuş, sonunda okula gelmişti.

Okula gelmesiyle herşeyin son bulması bir olmuştu.

Aslında çok fazla birlikte vakit geçirmemiştik. Sadece, onun hayatımda olduğu her saniye dolu dolu geçmişti. Bana her sarılmasını, her öpüşünü, konuştuğumuz herşeyi en berrak haliyle hatırlıyordum. 

Gözlerim yine sulanmıştı. Iç çekerek cebimdeki kulaklıklarıma uzandım, onunla birlikte cebimden küçük bir şey düşünce durdum ve geriye dönüp onu almak için eğildim. Arkamdan sessizce geçen gölgeyi hissetmemle hızlıca doğruldum. O neydi?

Çöp konteynerının kenarından çıkan beyaz kediyi görünce iç çekerek önüme döndüm ve cebimden düşen usb belleği geri yerine yollayıp kulaklıklarımı taktım.

Telefonumda playlisti açıp karıştırma tuşuna basmamla Sehun'un sesini duymam bir oldu. Zil sesi yapmak için aptalca kaydettiğimiz seslerden biri olmalıydı.

Yürürken farkında olmadan sahile ulaşmıştım. Önüme çıkan ilk banka oturdum ve ses kayıtlarına girdim. Ilkini açtım.

'I-hım. Kyungsooooğ. Bebeğim? Telefonunu açmayacak mısın? Ya ahahah Kyungsoo gülme.. Bak bu olmadı. Baştan yapmak zorundayım.' Yanağıma inen yaş dudaklarıma doğru süzüldü, aldırış etmiyordum. Şuan sesini duyuyordum. Herşeyden çok sevdiğim o kahkahasını. 

Diğer ses kaydına geçerken gözlerimi huzurlu bir şekilde kapayıp kendimi onun sesine bıraktım.

'Yah! Küçük adam! Telefonun çalıyor! Koca adamdan küçük adama! Tele- Ne? Beğenmedin mi? Sen benim küçük adamımsın. Ah cidden.. Yapmıyorum.' Arkadan benim yalvaran sesimle ses kaydı kesildi.

Böyle böyle derken tüm kayıtları dinlemiştim. Kendimi günlerdir böyle huzurlu hissettiğimi hatırlamıyordum. 

Sadece sesiyle bile kendime gelmemi sağlayan koca adamım, şimdi neredeydin..

Ayağa kalkarken kulaklarım birden onun sesiyle doldu. Bunu kaydettiğimizi hatırlamıyordum, ne zaman kaydetmişti bunu?

Olduğum yerde durmuş, yüzüme vuran tatlı esintiyle söylediklerine kulak kesildim. 

'Kyungsoo. Kyungsoo. Soo. Benim Kyungsoom. Şuan kucağımda uyuyorsun. Seni öpmek istiyorum ama uyanırsın, shh, sessiz konuşmalıyım. Hehe, şuan başını boynuma bastırdın, ah dudakların boynuma değiyor. Kyungsoo. Bunu tesadüfen müzik dinlerken, karşına çıksın ve beni hatırlayıp mutlu ol diye bırakıyorum. Kyungsoo. Seni seviyorum Soo. Seni çok seviyorum küçük adam. Şimdi yanındaysam dön ve dudaklarıma kocaman bir öpücük bırak!'

Son gülme sesiyle birlikte kayıt bitince kulaklarımı çıkarıp dizlerimin üzerine çöktüm. "Yanımda olmalısın seni aptal. Dinledim ve seni öpmem lazım. Neredesin. Neredesin Sehun!?" Sesli olarak ağlamaya başlarken iki büklüm olmuştum, bunu daha fazla kaldırabileceğimi sanmıyordum.

Ölmek istiyordum.

Ölmeyi hak ediyordum.

Ben yokken insanlar iyi olacaktı.

Luhan iyi olacaktı. Jongin vardı.

Babam iyi olacaktı. Annemden ayrıldıktan sonra iyi olmuştu, benim yokluğuma da alışırdı. Zaten yokluğumu fark edecek başka kimse yoktu.

Oh Sehun yoktu. Bu yüzden ben, hiçbir nefes alışımda, o nefesi geri verişimde mutlu olamayacaktım. 

Oh Sehun yokken hiçbirşey yolunda gitmeyecekti. 

Oh! An Alien In My Bed!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin