"Evimi nereden biliyorsun? Ve burada ne işin var?" Boş olan eliyle ensesini tuttu ve utangaç, Kim Jongin karşımda utanıyordu, bir şekilde gülümsedi, "Futbol klubüm bu sokağın sonunda. Okul çıkışları gelirken seni görüyordum, doğru evi görmüşüm."Voaah, Luhan haklıydı. Bunu ona söylemek için aklımın bir kenarına not etmeliy.. Ne diyeceğim Jongin bizim eve geldi futbol klubüne gidiyormuş sen haklı çıktın? Saçmalama Soo. "Imm.. Geçsene." Evimin önüne kadar gelmişti, kapıyı suratına kapatmayacak kadar nezaket kuralı biliyordum.
Ayakkabılarını çıkarıp gülümseyerek açtığım kapıdan içeri geçti. Parfümünün kokusunu alabiliyordum, yeni yıkanmış saç kokusuyla birbirine karışmıştı. Üzerine giydiği kahverengi kısa montu çıkarınca elinden alıp girişteki askılığa astım ve peşinden salona girdim. Salon Sehun'la boğuşmamız yüzünden biraz dağılmıştı. Bir dakika.. Sehun. "Hemen geliyorum, rahatına bak." Gülümseyerek karşılık verdi. Hızlı adımlarla salondan çıkıp odama doğr.. Merdivenlerin başına oturmuş çocuğu görünce korkudan düşmemek için trabzana tutundum. "O kim?" Sesi hiç duymadığım bir tondaydı. Merhaba kıskanç Oh Sehun.
"Okuldan bir arkadaş. Gelsene, kardeşim olduğunu söyledim." "Kardeş?" Inanamayan gözlerle bana bakıyordu, ah yapma. "Açıklayacağım, sadece onun gitmesini bekle." Kalkması için uzattığım elimi görmezden gelip arkasını döndü ve iki adım merdiveni çıkıp kapısı açık odaya girip sertçe kapıyı kapadı.
Kahretsin.
Öncelikle aşağıdaki sorunu halletmem lazımdı, Sehun'un gönlünü almayı bir sonraki adıma bırakıyordum.
Salona girince televizyona dikkatsizce baktığı bakışlarını bana çevirdi. "Kardeşim.. Bugün biraz huysuz. Odasından çıkmasa daha iyi olacak." Başını yavaşça salladı, karşısındaki koltuğa oturdum ve "Birşey içmek ister misin?" Yalnızca birkaç dakika önce Sehun'un oturduğu yerde onu görmek.. Imkansızdı. Çok tuhaftı. Ve hiç gerçekçi gelmiyordu. "Teşekkür ederim, antrenmanda çok fazla su kaybettim, su içsem harika olabilir." Başımı tamam anlamında sallayıp sessizce kalktım, salonumda. Kim Jongin oturuyordu ve benden su istiyordu. Bu nasıl bir gündü böyle?
"Teşekkürler." Önüne bıraktığım sudan birkaç yudum aldı ve bardağı geri bıraktı, karşısındaki yerimi aldım ve ortamdaki garip havayı dağıtmak için "Demek futbol sevip sevmediğimi bu yüzden sordun." Onaylar bir ses çıkarıp "Evet ondandı." Tam ağzımı açacakken duyduğum ayak sesleriyle başımı kapıya çevirdim.
Yok artık.
Gördüğüm şey halisülasyon falan değildi, dimi?
Sehun üzerine tam oturan siyah bir kazakla, beyaz bir kot giymiş, saçlarını o dağınık halinden kurtarıp yukarı kaldırarak onu ultra sevimli halinden ultra yakışıklı moduna geçirmişti.
"Selam. Ben Sehun." Jongin'in bakışlarındaki şaşkınlık kesinlikle görülmeye değerdi. "Selam.. Sen Kyungsoo'nun kardeşi olmalısın." Yanıma oturup elini omzuma atmasıyla koltuğa sinme istediğimi bastıramadım. Başını evet anlamında salladı, "Öz değiliz ama kardeşiyim evet." Ses tonumu sabit tutmaya çalışarak "Hani inmeyecektin?" Gülümseyerek gözlerinin küçülmesine sebep oldu, şu tatlı gülümseyişini başka insanların yanında yapmasını yasaklamalıydım. "Arkadaşına karşı saygısızlık olmaz mı? Evimize misafir gelmiş hem." Alnındaki ve çenesindeki küçük yara bantlarının bile gözüme seksi gelmesi yasa dışıydı. "Haklısın." diyebildim, şuan vücudundan yayılan öfkeyi hissedebiliyordum.
Jongin yorgun olduğu için beş on dakika kadar daha oturduktan sonra, şükürler olsun ki Sehun onu boğazlamadan kalkmaya karar verdi. Onu kapıya kadar geçirip ayakkabılarını giyerken bekledim. "Yarın okulda görüşürüz. Kardeşine tanışmak güzeldi, ve tabiki seninle vakit geçirmiş olmak." "Görüşürüz, ım, seninle de." Gülümseyişine solgun bir şekilde karşılık verip kapıyı kapattığımda, arkama dönmemle sırtımın kapıya yaslanması bir olmuştu.