9.Bölüm
Çeviren:Inflyt
Sevgili Chanyeol-ssi
Ani gidişim için özür dilerim ama daha fazla sana yük olmak istemedim. Bu son ayda benim için yaptığın her şeyden dolayı oldukça minnettarım, seni yakında görmeyi umuyorum.
-Baekhyun
Chanyeol, yine onu terk eden Baekhyun’un notunu okuduğunda iç çekti; modelin gittiği günden beri bunu kaç kez okuduğunu unutmuştu.
Yalnızdı ve suçlu da hissediyordu. Byun Baekhyun aldatan, orospu ve gazetelerin Luhan’la ayrılmalarıyla ilgili haberlerden sonra güvenilmez biri ünvanını almıştı. Oldukça ünlü olduğu için haberler orman yangını gibi yayılmıştı. Paparazi kulaklarının buna ulaşması neden iki ay sürdü merak ediyordu.
Ve bu yaklaşık üç ay önce olmuştu; Chanyeol’un onu görmek veya onunla çalışmak için fırsatı olmamıştı. Chanyeol cidden onu özlemişti; sahip olduğu fotoğraflar onu hoşnut etmek için zar zor yeterliydi.
Nasıl söyleyeceğini bilmiyordu ama Chanyeol Baekhyun’u özlüyordu. Genellikle diğeriyle yeteri kadar sıkça çalıştığından beri memnundu, böylece onu görebiliyor, onunla konuşabiliyor ve bazen de ona dokunabiliyordu.
Baekhyun’un onunla yaşadığı ay sanki hiç olmamış gibi hissetmeye başlamıştı.
Fotoğrafçı iç çekti ve elini yüzüne gömdü. Eğer sorulsaydı, Baekhyun’u sevdiğini söyleyebilirdi ama gerçekte bu takıntı sınırındaydı. Chanyeol artık onu istemiyordu, ona ihtiyacı vardı, memnun olmadığı bir açlığı vardı ve bu onu sevdiğini ya da ona sadece arzu duyup duymadığını sorgulattırıyordu.
Baekhyun’unu bedenen göreli uzun süre olmuştu; eğer onu yeniden görürse tüm şüphelerin kaybolacağına emindi.
---------
Şans bu ki, sonraki gün Baekhyun oradaydı.
Sehun çekime giderlerken Chanyeol’u apartmanın yanındaki kahve dükkanına sürükledi. Genç adam aslında kahveden nefret ediyordu ama o gün uyanık kalmak için umutsuzdu. Sehun Chanyeol’a yaptığı kahvenin muhtemelen tattığı en iğrenç şey olduğunu söyledi.
Fotoğrafçı buna sadece güldü.
Chanyeol başta kahve dükkanındaki Baekyun’u fark etmedi. Baekhyun büyük beden kazağıyla birlikte başına çektiği kapşonu, skinny tarz kot ve spor ayakkabı giymişti, bu yüzden diğer insanlarla karışmıştı.
Dükkandaki tüm sese rağmen Baekhyun’un yumuşak ve tanıdık sesini duyduğunda onu fark etti. Ve şu anda yaptığı şeyden emin olmayarak uzun bir süre ona baktı.
‘’Baekhyun-ssi!’’ Chanyeol yüksek sesle dükkanın karşısından bağırdı.
Diğerinin biraz gerginleştiğini gördü ve haklı olduğunu biliyordu. Birkaç baş uzun ve gürültülü adama dönmüş garipçe bakıyordu ama sonrasında yavaşça başlarını salladılar ve önceden ne yapıyorlarsa ona geri döndüler. Baekhyun dükkanı terk ediyordu, gitmek için çıkışa hızlı ve çevik hareketlerle yürüyordu.
‘’B-bekle!’’ Chanyeol Baekhyun’un ardından koşmadan önce bağırdı.
Onu kafenin dışına doğru ve caddede sanki olabildiği kadar uzaklaşmak için hızla yürüyen Baekhyun’u takip etti.
‘’Baekhyun-ssi! Bekle!’’ Fotoğrafçı arkasından ona bağırdı, diğerinin onu görmek istemiyormuş gibi göründüğü gerçeğinden habersizdi.
Ve sonunda onu yakaladı, uzun kollarıyla uzanıp Baekhyun’un bileğini tuttu.
‘’Baekhyun-ssi!’’ Chanyeol hızlı hızlı soludu, sonunda durdurmak için onu yakalamıştı.
Baekhyun fotoğrafçıyla yüz yüze gelmek için döndü, yüzünde hafif sinirli bir ifade vardı.
‘’Ne istiyorsun?’’ Sordu, sesi tırmalayıcıydı.
Chanyeol modeli görünce yutkundu. Siyah göz torbaları vardı, kırmızı gözleri son günlerde ağladığını gösteriyordu ve yorgun görünüyordu, çok yorgun. Ayrıca Baekhyun’un yanakları çökmüştü ve açıkça belliydi ki giysileri ona büyük geliyordu. Diğerinin güzel olmadığını söylenemezdi çünkü Chanyeol’a göre her zaman öyleydi ama eksik bir şeyler vardı…
‘’Baekhyun-ssi,’’ Chanyeol kekeledi, bileklerini bıraktı. ‘’Ben…’’
‘’Ne?’’ Tısladı ama öfkeli hareketin arkasında hiç enerji yoktu; son derece gergin görünüyordu. ‘’Sende benimle alay etmeye mi geldin? Böyle olmamın nedeni sensin, biliyor muydun? Kendimi işimden attırdım çünkü bazı nedenler yüzünden insanlar yeni itibarım gibi görünüyordu, olmadığım insan gibi. Ve şimdi gece gündüz çalışıyorum, zihnimi ondan uzaklaştırmaya çalışıyorum ama yapamıyorum… ve yalnızım, çok yalnızım...’’
Baekhyun sustu, yaşlar şimdi yüzünden akıp gidiyordu.
‘’Sorunum ne benim, Chanyeol-ssi?’’ Burnunu çekti. ‘’Neden beni sevmiyor?’’
Her şeyi değiştirmek için söyleyebilecek herhangi bir sözünün olup olmadığına emin değildi, Chanyeol oldukça korumacı bir şekilde yavaşça diğerini kollarına doğru çekti.
‘’Hiçbir şey,’’ Fısıldadı. ‘’Sen mükemmelsin…’’
Model Chanyeol’un sözlerine cevap olarak hiçbir şey söylemedi ama yüzünü diğerinin omzuna gömdü ve ağlamaya devam etti. Nihayetinde Baekhyun kollarını uzun olan adamın etrafına yerleştirdi.
İkisi birkaç garip bakış almıştı ama hiç kimse bir şey söylemedi; onun tüm dikkati Baekhyun’a odaklanmış olmasaydı Chanyeol rahatlamış olabilirdi.
‘’Baekhyun-ssi,’’ Chanyeol sonunda üzgünce mırıldandı. ‘’Özür dilerim ama işe gitmem gerekiyor…’’
Baekhyun’un kolları daha da sıkılaştı.
‘’Hayır, lütfen… çok yalnız kaldım…’’ Burnunu çekti, Chanyeol eridiğini hissedebiliyordu. Eğer bugünkü çekimler son derece önemli olmasaydı onun için bunu atlayabilirdi. ‘’Lütfen…’’
‘’Ah, şuna ne dersin,’’ Chanyeol ikisi içinde yarayacak bir planla gelmeye çalıştı. ‘’İşte anahtarlarım, daireme girebilirsin ve yapabildiğim kadar erken dönmeye çalışacağım?’’
Chanyeol teklifini sundu, kendini diğerinden ayırdıktan sonra elinde anahtarlarını tutuyordu. Baekhyun onları kabul ederken aslında gülümsüyordu.
‘’Çok teşekkür ederim,’’ Anahtarları sıkıca tutarak cevap verdi.
‘’Harika, evim…’’
‘’Nerede olduğunu hatırlıyorum, ‘’ Baekhyun cevap verdi. ‘’Senin için bekliyor olacağım, Chanyeol-ah.’’
Fotoğrafçı başını salladı ve diğerinin yürümeye başlamasını izlerken gülümsedi. Bekle, Baekhyun ona nasıl seslenmişti? Chanyeol-ah demişti, değil mi?
Bunun bir ihtimal onun hakkındaki fikrini değiştirdiği anlamına gelip gelmediğini merak ederken Chanyeol tüm yolda genişçe gülümsedi. O kadar mutluydu ki caddede diğerinden gelen çılgınca bağırışları duyana kadar Sehun’u arkada bıraktığını fark etmemişti bile.
‘’Hyung! Beni arkanda bırakmayı kes!’’ Fotoğrafçının önünde durmak için yana kaydığında Sehun karşı çıktı.
‘’Özür dilerim, Sehun-ah, ‘’ Chanyeol cevap verdi, geniş gülümseme hala dudaklarındaydı. ‘’Biraz şaşkındım…’’
Sehun gözlerini devirdi ve yürümeye başladı.
‘’Hey, bekle!’’ Diğerinde sonra Chanyeol şimdi diğerinin peşindeydi. ‘’Sen ve Luhan nasılsınız?’’
Sehun o ismin söylenmesiyle dondu.
‘’Ben… bunun hakkında konuşmak istemiyorum.’’ Sehun mırıldandı.
‘’Ne? Neden?’’ Chanyeol endişeyle sordu. ‘’Bir şey mi oldu?’’
‘’Sadece gidelim, tamam mı hyung?’’ Ve sonrasında Chanyeol’u en-kötü gerçekleşebilecek olaylar zincirinin hayaliyle bırakarak aceleyle uzaklaştı.
-------
Fotoğrafçı o gün eve her zamankinden daha geç döndü. Çekim uzun sürmüştü çünkü modeller hiç yardımcı olmamıştı ve tabii ki onlar Baekhyun değildi ve kimse onun kadar iyi görünemiyordu.
Döndüğünde kapı kilitli değildi ki bu onu şaşırtmıştı bu yüzden sadece içeri girdi, kanepesinde tanıdık yumuşak kahverengi saçları gördüğünde diğerinin adını seslenmek üzereydi. Yumuşak nefes alışlar Chanyeol’a Baekhyun’un uyuduğu söylüyordu.
Kendi kendine gülümseyerek, arkasından kapıyı kilitledi ve tüm gün zar zor yemek yiyebildiği mutfağa doğru hareket etti. Masada yiyecek şeyler olduğunu fark ettiğinde buzdolabını açıyordu ve bunlar yeni hazırlanmış gibi görünüyordu; Baekhyun onun için mi yapmıştı? Ya da onlar için? Düşünürken gülümsemesi genişçe büyüdü. Byun Baekhyun onun için yemek pişirmişti.
Elbette, ikisi bir ay boyunca birlikte yaşamıştı ama Chanyeol bir parmağını bile kaldırmasına izin vermemişti özelliklede kazadan sonra. Kanepeye yürüyerek Baekhyun’un yanına diz çöktü ve diğerinin gözündeki birkaç saçı sıyırdı. Bu modelin savurmaya ve dönüp Chanyeol’un elini aceleyle uzaklaştırmaya çalıştığı zamandı, buna neden olduğu için korkuyordu.
‘’Luhan…’’ Baekhyun’un uykusunda nefesi kesildi. ‘’Lütfen…yapma...’’
Fotoğrafçı elini uzattı, Baekhyun’un gözleri aniden açıldığında diğerini kabusundan uyandırmak için sarsmak üzereydi. Chanyeol’dan uzağa kaydığında gözleri korkuyla genişlemişti.
‘’Lütfen beni incitme…’’ Nefesini verdi, sesi yüksekti ve kesinlikle dehşet içindeymiş gibi geliyordu. ‘’Özür dilerim…’’
‘’Sana zarar vermeyeceğim, Baekhyun-ah,’’ Yavaşça yaklaşmak için hareket ettiğinde fısıldadı. ‘’Söz veriyorum.’’
‘’Ch-Chanyeol-ah…’’ Fısıldadı, gözle görülür biçimde rahatlamıştı.
‘’İşte, işte,’’ (anlamsız gibi ama İngilizce’de genelde ağlayan insanları rahatlatmak için kullanılıyormuş tam karşılığı yok sanırım.) Chanyeol nazikçe konuştu. ‘’İyi misin?’’
Fotoğrafçı modelin yanına oturdu ve Baekhyun’un gözlerindeki yaşları gördüğünde anında kararından pişman oldu.
‘’Özür dilerim, Baekhuyn-ah!’’ Aceleyle konuştu ve yavaşça uzaklaşmaya başladı. ‘’Sen-!‘’
Baekhyun Chanyeol’u şaşırtarak oldukça ani bir şekilde kollarını ona sardı ve sonrasında yüzünü fotoğrafçının göğsüne gömdü.
‘’G-geçti,’’ Chanyeol kollarını kısa olanın etrafına yerleştirdiğinde fısıldadı. ‘’Senin için buradayım…’’
Model şimdi ağlıyordu ve sanki rahatsızmış ya da kendiyle kavga ediyormuş gibi fotoğrafçının kollarında yer değiştiriyordu. Chanyeol onu rahatlatmak için daha yakına çekti. Ve nihayetinde bunu yaptığında diğeri daha şiddetli ağlamaya başladı.
Kulağa korkunç gelse de Chanyeol neredeyse bundan zevk alıyordu ya da özellikle adamı rüyalarındaki gibi tutma fırsatı yüzündendi. Bu yüzden Baekhyun uzaklaşmaya çalıştığında Chanyeol karşı çıkan yumuşak bir ses çıkardı ama neyse ki onu bıraktı.
‘’Chanyeol-ah…’’ Baekhyun’un sesi zar zor duyuluyordu. ‘’Özür dilerim…’’
Başı aşağıdaydı ve kakülleri gözlerini kapatıyordu, sanki davranışından utanmış gibiydi. Chanyeol yaklaşırken biraz gülümsedi ve diğerinin gözlerindeki saçı sıyırdı.
‘’Neden özür diliyorsun?’’ Diğerinin alnına kibar bir öpücük vermeden önce usulca sordu. ‘’Yanlış bir şey yapmadın.’’
Baekhyun’un duygusal olarak oldukça kırılgan göründüğünü Chanyeol bir süre önce fark etmişti ve bu onu neden böyle olduğuna dair gerçekten meraklı yapmıştı. Yine de, diğerinin yanında olduğunda kendini özellikle dikkat ederken buluyordu, her zaman onu üzmekten korkuyordu.
‘’Chanyeol-ah…’’ Baekhyun tekrar başladı, aslında şu an ona bakıyordu, yanaklarında hafif bir kızarıklık vardı. ‘’Beni… dinleyecek misin?’’
Basit isteğini seslendiriş biçimi Chanyeol’un kalp atışlarını hızlandırdı.
‘’Elbette,’’ Yalnızca bununla cevap verebildi, Baekhyun’un ona söyleyeceği şeyler yüzünden boğazı kuruyordu.
‘’Luhan…’’ Model başladı ve bunu duymak Chanyeol’un anıların acı hatırlamasının başlangıcı olduğunu fark etmesine yetmişti.