14.Bölüm
Çeviren:Inflyt
Chanyeol yüzünü kapattığı elleriyle kanepede oturuyordu. Luhan’ın sözlerinde hiçbir gerçek olmadığını biliyordu ama hala küçük bir şüphenin izi zihnindeydi. Ve bundan daha çok düşündüğü şeyse, buna inanmaya başlaması ve çok geçmeden eğer doğruysa mantıklı geldiğine karar vermesiydi. Fakat hala doğru olamazdı. Baekhyun bunu ona yapmazdı, yapar mıydı?
Kapının çalınmasıyla afallayarak düşüncelerinden kurtuldu. Bunu belirginleştirmek için tek yolun doğrudan modelle konuşmak olduğu fark etti. Daha sonra onu buraya çağırmayı zihnine not etti. Bu gereksizdi çünkü Baekhyun şuanda kapısındaydı.
‘’Baekhyun-ah…’’ Fısıldadı, biraz şaşırmıştı.
Kapıdan bir adım uzaklaştı ve diğerinin içeri girmesine izin verdi ama başka bir harekette bulunmadı. Arkasından kapıyı kapattığında Baekhyun dudaklarına yumuşak bir öpücük yerleştirdi, hiçbir sorun yokmuş gibi davranıyordu ve belki de gerçekten yoktu.
‘’Selam, Chanyeol-ah,’’ Ve gülümsedi, Chanyeol’u ilk anda aşık eden göz kamaştırıcı ve güzel gülümsemesiyle. ‘’Habersiz geldiğim için üzgünüm, sadece seni görmek istedim… ve sana bir şey söylemem gerekiyor.’’
‘’Sorun değil,’’ Baekhyun’un elini tutarak cevap verdi. ‘’Bende seninle bir şey konuşmak istiyordum.’’
Fotoğrafçı onu kanepeye götürürken model başını salladı. Oturduktan sonra Chanyeol diğerinin elini bıraktı ve ona baktı, bakışları ciddiydi.
‘’Lütfen bana dürüstçe cevap ver, Baekhyun-ah,’’ Derin bir nefes aldı ve devam etti. ‘’Beni…aldatıyor musun?’’
Başını kuvvetlice sallamaya başlamadan önce Baekhyun’un gözleri bu ithamla genişledi.
‘’Hayır, Chanyeol-ah!’’ Bağırdı. ‘’Bunu sana asla yapmam! Neden aldattığımı düşündün ki?’’
‘’Bana yalan söylüyorsun,’’ Chanyeol bazı nedenlerle kelimelerine inanmamıştı. Şüphenin tohumları oldukça derine ekilmişti. ‘’Hala Luhan'la birlikteyken benimle yattın, bunu tekrar yapmandan seni ne durdurabilir ki, ama bana yapman?’’
‘’Chanyeol-ah, ben—‘’
‘’Arkamdan Luhan’la yattın, değil mi?’’ Erkek arkadaşına korkunç tepkiler verdiğini biliyordu ama öfkeliydi, şüpheliydi ve o anda Baekhyun’un onu aldattığına inanıyordu. ‘’Aslında, kim bunun sadece Luhan olduğunu söyleyebilir ki? Beni daha kaç kişiyle aldattın?’’
Baekhyun ona bakmak için ayağa kalktı.
‘’Neden bana inanmıyorsun, Chanyeol-ah?’’ Bağırdı. ‘’Gerçekten seni Luhan’la ya da başkasıyla aldatmadım!’’
‘’Tabi ve onu hiç sevmedin de,’’ Fotoğrafçı artık söylediklerinin tamamen bilincinde değildi. ‘’Bu yalandı, değil mi? Onun üstesinden gelmek amacıyla beni ve kendini ikna etmek içindi?’’
‘’Hayır-‘’ Chanyeol ona tokat attı; daha fazla dinlemek istemiyordu, söylediği her şeyin yalan olduğuna emindi. Baekhyun’un yüzünde attığı tokadın kuvvetiyle şimdi yanağında kırmızı bir iz vardı ve gözleri şokla genişlemişti.
‘’Hala inkar ediyorsun,’’ Uzun olan uzandı ve elini Baekhyun’un çenesinin altına koydu, tekrar ona bakmasını sağladı. ‘’Belki de Luhan haklıydı. Belki de sen sadece fahişe ve orospusun. Sadece defol, şuanda sana bakmak bile istemiyorum.’’
Baekhyun’un tökezlemesine ve neredeyse düşmesine sebep olarak diğerini oldukça kaba bir şekilde ittiği sırada yüzündeki eğlenen ifadeyle Chanyeol sadece onu izledi. Baekhyun titriyordu ve yüzü yaşlarla parlıyordu. Fotoğrafçı onu ağlatmak istememişti ama şimdi çok geçti. Kısa olan Chanyeol’a baktı, yüzündeki ifade okunamıyordu ama belli ki kırılmıştı. Model döndü ve hiçbir şey söylemeden ve hatta ikinci kez bile bakmadan evden dışarı koştu.
Chanyeol yanılıyor muydu? Kapı çarparak kapandığında merak etti. Aldatmanın suçluluğunu duyan herkes daha çok bu baskının ve bitmeyen suçlamaların altında kırılırdı (burada daha çok şey demek istemiş hani gerçekten bunu yapan birine bunları söylediğinizde açık verebilir gibi) ama Baekhyun yalnızca reddetmeye devam etmişti. Chanyeol artık ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu; çoğu parçası Baekhyun’un masum olduğuna inanıyordu ama küçük bir parçasıda hala diğerinin suçlu olduğuna derinden inanıyordu.
İç çekerek ayağa kalktı ve pencereye yürüdü. Aşağı baktı, modelin sokakta yürüdüğünü gördü ve Chanyeol arkasından koşup özür dilemek için karşı konulmaz bir istek duydu. Ona sarılmak, öpmek, ona inandığını söylemek istiyordu ama o küçük şüphe onu engelliyordu.
Baekhyun’un ona söyleyeceği bir şeyi vardı… bunu çok geç fark etmişti. Hiçbir şey söylemeden gittiğine göre muhtemelen önemli bir şey değildi. Pencereden uzaklaştı ve evden çıktı; tüm olanlardan sonra kesinlikle havaya ihtiyacı vardı.
-------
‘’Chanyeol-ssi,’’ Luhan onu çağırmış ve konuşmak için dışarı davet etmişti. Şimdi aynı kahve dükkanında karşı karşıya oturuyorlardı. ‘’Nasılsın?’’
Luhan’ın nasıl telefon numarasını bildiğiyle ya da neden bu kadar iyi davrandığıyla ilgili hiçbir fikri yoktu ve kuşkulanıyordu ama bunu sorgulamamayı seçti. Eğer bir hafta önce bu olsaydı kesinlikle bu daveti kabul etmezdi ama şimdi bazı şeyler… farklıydı. Luhan arkadaşı olmamasına rağmen bu kelimenin tanımı yoktu. Birkaç günden beri zihninde sadece Baekhyun’la yaptığı tartışma vardı.
‘’Baekhyun’a beni aldatıp aldatmadığını sordum…’’ Fotoğrafçı itiraf etti, eli kahve fincanını sıkıca tutuyordu.
‘’Ve…?’’ Luhan hafifçe titreyen eliyle teşvik etti.
‘’Ve reddetti,’’ Chanyeol diğerinin bakışlarıyla karşılaşmadı. ‘’… Ona inanmadım.’’
Luhan’ın cevap olarak oldukça sesli kahkahasını duyunca şaşırdı. Ayrıca diğerinin sanki oldukça eğlenceli bir gösteri izliyormuş gibi el çırptığınıda görmek için ona baktı.
‘’Aferin, Chanyeol-ssi,’’ Model sakinleştikten sonra konuştu. ‘’İnanmamakta haklısın, açıkça sana yalan söylüyordu. Bugün onun ülkeden ayrılacağını biliyor musun?’’
‘’Ne? Bana hiç bunun gibi bir şey söylemedi…’’ Bu Chanyeol’u şaşırmıştı; Bu Baekhyun’un söyleyemeyeceği bir şey gibi görünmüyordu. ‘’Neden…’’
‘’Belli değil mi?’’ Luhan içeceğinden bir yudum almadan önce sırıttı. ‘’Bilmeni istemiyor.’’
Fotoğrafçı aceleyle kalan içeceğini içti ve sonrasında ayağa kalktı.
‘’Gitmem gerekiyor,’’ Baekhyun’la konuşup ona kendisi sormak istiyordu. ’’Seninle laflamak güzeldi.’’
Dükkandan çıkarken bardağını çöpe doğru savurdu, Chanyeol telefonunu çıkardı ve Baekhyun’u aradı. Cevap yoktu. Bu Chanyeol’u biraz sinirlendirmiş ama aynı zamanda endişeli de hissettirmişti. Neden Baekhyun ona bir şey söylemeden gidiyordu? Nereye gidecekti? Ne kadar süre için gidecekti? Bu durum ilişkileriyle alakalı mıydı?
Diğerini sözleriyle derinden yaraladığını biliyordu ama hala şüpheleri vardı, özellikle Luhan’la yaptığı yeni konuşmasında sonra. Kanıtı olmamasına karşın, ve üstelik diğer modelin sözleri içinde, Baekhyun’a karşı o kadar şüpheli olması için hiçbir nedeni yoktu. Hasar verilmişti ve bu noktadan sonra nasıl devam edeceğine de emin değildi. Fotoğrafçı Baekhyun’a bir mesaj gönderdi ve diğerinin cevap vermesini umdu.
Chanyeol dairesine yürürken iç çekti; beklemek dışında yapabileceği bir şey yoktu.
--------
Chanyeol’un Baekhyun’u kırdığını söylemek yetersizdi.
Baekhyun Chanyeol’un mesajını görmüştü ve uçağa binmeden önce onu aramaya kalkmıştı, sonrasında ise görmezden gelmeyi seçmişti. Şuanda görmek ya da konuşmak isteyeceği son kişi Chanyeol’du.
Koltuğuna oturdu, küçük yuvarlak camdan dışarı bakıyor ve uzun olan dışında her şeyi düşünmeye çalışıyordu. İşe yaramıyordu; düşündüğü her şey bir şekilde onu diğerine götürüyordu.
Baekhyun iş amacıyla ülkeden ayrılıyordu. Menajeri ilgilendikleri denizaşırı bir dergiden çağrı almıştı. O gün bunu haber vermek için Chanyeol’un evine gitmişti ama bunun dışında tartışma yaşanmıştı ve bittiğinde unutmuş ya da o evde başka bir saniye daha kalabileceğini hissetmemişti ya da Chanyeol’a başka bir kelime söylemeyi.
Onu kıran Chanyeol’un suçlamaları değildi; ona inanmamış olmasıydı. Böyle bir şeyi hiç yapmamıştı ve açıkçası asla da yapmazdı. Chanyeol’un onun hakkında böyle bir şey düşünmesi bile yaralayıcıydı. Gözlerini kapattığında bir yaş yüzünden aşağı kaydı. Hayır, onu en çok inciten şey Chanyeol’un ona seslenişiydi. Luhan’da bu şekilde ona yeterince sık sesleniyordu ki artık bu ona gerçekten etki etmiyordu. Chanyeol’un ona böyle seslendiğini duymak derinden yaralamıştı.
Uçak nihayetinde sallanıp harekete geçtiğinde tepki vermedi. Her şey hızlıydı, şimdi havadalardı. Baekhyun camı kapatırken iç çekti ve koltuğuna yaslandı. Uçak daha yükseğe havalandığında kalbi ağır hissetmeye başladı, sanki onu geride bırakıyormuş gibiydi. Söylemeliydi ki bunu duyduğundan bu yana gittiğine ilk kez memnundu.
---------
‘’Hadi, Baekhyun-ah!’’ Menajerini duydu, Yixing ona sesleniyordu. ‘’Acele etmemiz gerekiyor!’’
Baekhyun yavaşça onu takip etti, yorgun hissediyordu ve hiçbir şey yapmak istemiyordu. Geç kalan uçaktan inmişlerdi bu yüzden zamanları biraz dardı. Ve tabii ki, menajeri geldiği gibi en kısa sürede ilk toplantı için rezervasyon yaptırmıştı. Menajerinin zamanlama becerisinden hoşnutsuzdu ama hiçbir şey söylemedi.
Birinin ona çarpmasıyla yürümeyi bıraktığında iç çekti. Ona çarpan adam yürümeye başlamadan önce öfkeli bir şekilde baktı; Baekhyun hiçbirini fark etmedi. Model uçak yolculuğunu Chanyeol’u düşünerek ve ilişkileri hakkında ne yapması gerektiğini merak ederek geçirmişti. Tabii ki fotoğrafçı kesinlikle mükemmel değildi ve o da öyle ve bunun dışında belki de etki altındaydı ama Baekhyun onu affetmeye ya da unutmaya henüz hazır değildi.
‘’Baekhyun-ah,’’ Önünde duran Yixing’i görmek için yukarı baktı, oldukça endişeli görünüyordu.
‘’Özür dilerim, hyung,’’ Elinin tersini gözüne sürerken fısıldadı. ‘’Sadece… bana bir dakika ver…’’
‘’Tamam, Baekhyun-ah,’’ Baekhyun diğerinin sırtını okşadığını hissettiğinde neredeyse gülümsedi; menajerinin tartışılabilir becerilerine rağmen daha iyisine sahip olamazdı. ‘’Hadi oturalım ve belki bunun hakkında konuşuruz.’’
Model onu banka götürmesine izin verdi. Yixing kibarca modelin başını omzuna doğru çekmeden önce bir kolunu Baekhyun’un omzuna sardı.
‘’Sadece rahatla Baekhyun-ah,’’ Menajeri yumuşak bir şekilde konuştu. ‘’Hyunguna sorunun ne olduğunu söyle.’’
‘’…Chanyeol,’’ Baekhyun sonunda söyledi. ‘’Kavga ettik… ya da daha çok… beni onu aldatmakla suçladı.’’
‘’Ve yaptın mı?’’
‘’Hayır, hyung!’’ Burnunu çekti. ‘’Asla yapmam… ama o bana inanmadı.’’
‘’Üzgünüm Baekhyun-ah,’’ Yixing modelin yüzündeki saçları düzeltti. ‘’Bence ikinizin de şuan ihtiyacı olan şey zaman… iki hafta burada olacaksın belki bu zamanlarda neyi yanlış yaptığını fark eder ve ikiniz…yeniden başlayabilirsiniz.’’
Model burnunu çekti, hyungunun sözlerine inanıyordu. Cevap olarak başını salladı ama içinde Chanyeol’un sebep olduğu izlerin iki haftada iyileşmesinin yeterli olmadığını biliyordu.
‘’Daha iyi hissediyor musun?’’ Baekhyun’a cesaret verici bir gülümseme vererek sordu.
Model başka bir kısa baş sallamayla cevap verdi ve gülmeye yeltendi ama gerçekten bunu yapamadığını fark etti. Yixing ona sıkıca sarılarak cevap verdi.
‘’Adım adım,’’ Baekhyun’a kibarca söyledi. ‘’Eğer ihtiyacın olursa burada olacağım.’’
‘’Teşekkür ederim hyung,’’ Ve bu sefer ufak bir şekilde gülümsemeyi başarabildi. ‘’Bir yere gitmemiz… gerekmiyor mu?’’
Menajeri onu bıraktı ve önceki sakin yüzünde dehşete kapılmış bir ifade belirmeden önce saatine baktı.
‘‘Siktir!’’ Yixing nefesinin altından küfretti. ‘’Geç kalacağız!’’
Ve menajeri onun bileklerini tutup çekerken Baekhyun elinde olmadan daha geniş gülümsedi; bir şeylerin asla değişmeyeceğini bilmek güzeldi.
--------
İki hafta bulanıklık içinde geçmişti. Birbirini izleyen işler ve asla bulunmadığı bu yerde mümkün olduğunca çok şey alarak Baekhyun en azından şuan için Chanyeol’u aklından atmayı başardı. Ve tekrar Kore’ye döndüğünde öncekinden daha mutlu hissettiğini söylemeliydi. Yixing onu sonraki haftaya kadar alacağını söylemişti; böyle hoşgörülü ve destekleyici bir menajeri olduğu için oldukça şanslıydı.
Aslında Baekhyun havaalanından dışarı yürüdüğünde Chanyeol’un suçlamalarını, davranışlarını ve sözlerini neredeyse unutmak üzereydi, aslında onu affetmeye bile neredeyse hazırdı.
‘’Baekhyun-ah!’’ Ve sonra her şey tüm kuvvetiyle geri geldi; Chanyeol’un sesi her şeyi götürmüştü.
Model titremeye başlarken çantasını düşürdü; tüm o gerçek anıları yeniden yaşıyormuş gibiydi. Chanyeol tuttuğu büyük bir çiçek buketiyle ve geniş sırıtmasıyla önünde belirdi.
‘’Hoşgeldin, Baekhyun-ah,’’ Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu ve Baekhyun o anda diğerinin soğukkanlı tavrına gerçekten dayanamayacağını anladı.
Chanyeol’u geriye itip elinden geldiğinde hızla yürümeden önce eğilerek çantasını aldı.
‘’Baekhyun-ah, bekle!’’ Chanyeol’un arkasından seslendiğini duydu.
‘’Beni yalnız bırak!’’ Baekhyun arkasını dönmeden bağırdı.
İki hafta kesinlikle izlerin iyileşmesi için yeterli olmamıştı.