v ► söz

465 57 32
                                    

"Üsteğmen?"

Yıldız sesinin titremesine engel olamadı. Karşısında onu görmeyi cidden beklemiyordu. Ne yani? Şimdi dediklerini duymuş muydu? Bir asker onların gizli şeyler çevirdiğini öğrenmişti. Hem de Yunan bir asker! Yıldız bunu sorduğunda Dimitri'nin ifadesi de aynı onun gibiydi. Yakalanmasının verdiği utançla o da gergin görünüyordu.

"Sen tanıyor musun bu Yunan'ı Yıldız?"

"Ş-Şey benim hastam. Yani... hastamdı. G-Gitmiş olması gerekirdi."

Mehmet hışımla Dimitri'ye döndü. O anlık bir hırs ve öfkeyle üstüne yürüdü. Onu yakasından tutup duvara çarptı. Bu sırada Dimitri acıyla sarsıldı çünkü yarası açılmıştı. Bunu demeye fırsat bulamadı çünkü Mehmet çoktan suratına bir yumruk geçirmişti. Yıldız ve Hilal bunun üzerine hemen olaya dahil olmaya çalıştılar ama yapamadılar. Dimitri yere düştü ve Mehmet ona tekrar vurmak için eğilirken Yıldız Dimitri'nin yarasının açıldığını ve yere sanki suymuşcasına dökülen kanları görünce korkusu arttı. Hilal kenarda olanların ağırlığıyla boğuşurken Yıldız çığlık atarak Mehmet'i Dimitri'nin üzerinden itti.

"Mehmet ne yapıyorsun sen?! Yarasını açtın!"

Mehmet birden afalladı ve elini aşağı indirerek oğlanın gövdesine baktı. Kıpkırmızı olmuştu. Ne yapacaktı şimdi? Bu öfke ve hırsı onu bir gün öldürecekti. Bu gidişle o gün yakınmış gibi görünüyordu.

Yıldız ağlayarak Dimitri'yi doğrulttu ve başını duvara yasladı. Ne yapacağını unutmuştu sanki. Ortam çok kirliydi. Yara mikrop kapabilirdi lakin nasıl adamı aşağı taşıyacaklardı? Eliyle adamın kırmızıya dönmüş gömleğini çıkardı. Önce elini kuvvetle adamın karnına bastırdı. En azından kanamayı durdurmalıydı lakin işe yaramıyordu. Çok fazla kan kaybediyordu.

"Mehmet! Git! Hilal sedye getirt!"

İkisi de olanların şokuyla hemen dışarı fırladılar. Yıldız önüne gelen saçlarını arkaya ittirmeye çalıştı lakin kanlı elleriyle bu biraz zordu. Bu yüzden alnına biraz kan bulaştığını hissediyordu. Askere döndü.

"Asker!" Yüzünü hafifçe tokatladı. "Bay Dimitri!"

Asker uyanmadıkça Yıldız daha da ağlıyordu. Bunun neden olduğunu bilmiyordu. Gizlice onların konuştuğunu öğrendiği için miydi bu? Yoksa adamın yarasının açılmasıyla mı ilgiliydi? Ah, o da soru muydu? Tabiki Mehmet'in dediklerini duyduğu için korkmuştu Yıldız tabi adamın da bunda payı yok değildi. Yıldız nabzını kontrol etti. Yaşıyordu lakin Hilal acele etmezse çok uzun sürmeyebilirdi.

"Abla çekil!"

Hilal ve yanında birkaç asker sedyeyle gelmişti. Hemen Dimitri'yi sedyeye kaldırıp aşağı indirdiler. Yıldız bu sırada elleri titreyerek soyunma odasına döndü ve ellerini kuruladı. Kan çıkmamıştı hala kırmızılık vardı ellerinde. Yine de tekrar hemşire kıyafetini giyindi Yıldız. Elinden geldiğince çabuk olmaya çalıştı ve aşağı indi. Dimitri bu sırada hemen ameliyata alınmıştı. Yıldız içeri girmeye çalıştı lakin izin vermediler. Hekimlerin yapması gereken bir şeymiş.

"Abla..."

Hilal gözleri yaşlı bir şekilde ablasına yürüyordu. Yıldız yaklaşınca ona sarıldı. İkisi de hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Ya ölürse? Yıldız durdu.

Ya ölürse?

Bu fikir Yıldız'ı korkutmaya yetti. Ölseydi Mehmet kadar kendisi ve Hilal'de suçluydu. Ayrıca ispat da edilebilirdi. Sonuçta Dimitri yaralandığında onlarlaydı. Suç başka kimsenin üstüne kalamazdı. Aklından aynı anda bir sürü şey geçiyordu. Bacaklarının titremesine bakılarak hala nasıl onu ayakta tuttuklarını merak ediyordu Yıldız.

nemesis ❂ [yıldız+alikemal/dimitri] #ASKIDA#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin