ii ► dimitri

307 55 9
                                    

O akşam tüm doktor ve hemşireler o günün nasıl geçtiğini anlamamıştı. Yüzlerce yaralı gelmişti bugün ve birkaç kişiden sonra daha hasta alamayacaklardı. İçlerinde Türk askerleri de vardı tabii. Hilal ve Yıldız olabildiğince onlarla ilgilendiler ve özellikle Yıldız o askeri kafasından atmak için her şeyi denedi. Saat akşam on bir gibi tekrar onun yanına dönmek zorundaydı ama. Onu göndermek lazımdı. Başkalarına yer açmalıydı.

Yıldız saate baktı. On bire yaklaşıyordu. Hızla koridorlarda dolanıp kız kardeşini aradı.

"Abla?"

Hilal'in sesiyle ona döndü. Yanında bir Yunan askeri vardı. Şapkası elinde acınası bir halde Yıldız'a bakıyordu. Yaralı değildi lakin bir sorunu vardı muhakkak. Sarışın ve uzundu. Biraz sıskaydı lakin fazla değil. Kediye benzeyen bir sureti vardı ve ince bıyıkları onun daha da kediye benzemesini sağlıyordu.

"E-Efendim Hilal?"

"Abla, Teğmen erkek kardeşini görmek istermiş. Az önceden beri peşimi bırakmadı."

Teğmen denen oğlanı sürerken Teğmen konuştu.

"Hemşire, bana erkek kardeşim Dimitri'yi gösteriniz lütfen."

Yıldız içinden hayretle geçirdi. Bir Yunan istedi mi demek kibar olabilirmiş!

"Öyle birini tanımıyorum Teğmen, lakin size hastaları gösterirsem belki bulabilirsiniz kendisini."

Başını salladı.

"Önce şuradan başlayalım."

O askerin yanına gitme vakti gelmişti ve oradan başlayacaktı. Koridorda bir süre yürüdüler ve bulundukları yerden altıncı kapıdan içeri girdiler. Üçüncü yatak onundu.

"Siz aradığınız şahsı arayın benim burada ufak bir işim var."

Yıldız askerin yanına yaklaşırken Teğmen üzgün bir ses tonuyla seslendi.

"Abi?"

Abi diyerek yanına ulaştığı kişi zaten Yıldız'ın bakacak olduğu askerdi. Demek adı Dimitri'ydi ha? Hoş, hiç de güzel bir isim değildi.

"Sakin ol Leon. İyiyim ben."

Doğrulmaya çalıştı lakin beceremedi. Yüzü acıyla buruştu.

"Ne dedim ben size?! Dinleneceksiniz dedim, katiyen hareket edemezsiniz!"

Yıldız hızlı hareketlerle adamı tuttu ve doğrulttu. Bu sırada farketmemişti lakin Teğmen Leon ona garip bir gülümsemeyle bakmıştı. Bu durum Dimitri'ninde komiğini gitmiş gibiydi.

"Hemşire? Hani ölüm döşeğinde olsam umurunuzda olmazdı?"

Adamın sorduğu soruyla afallayan Yıldız hemen geri çekildi. Bir anlığına mesleği gereği yapmıştı bu hareketi.

"Zorunda olmasam demiştim asker."

Gövdesinin elverdiğince kahkaha attı.

"Pekala, siz öyle diyorsanız. Ne zaman çıkacağım?"

"Son bir kontrol yapmalıyım. Ardından sizi salacağım. Teğmen? İzninizle."

Teğmen geri çekildi ve kızın işini yapmasını seyretti. Az önceki kızda da bunda da aynı şey vardı. Çok hırçınlardı. İkiside kendini terslemişti lakin bu sadece Yunan olmalarından dolayı mıydı yani? Bu kadar mı nefret ediyorlardı Türkler Yunan'dan? Leon'a kalsa iki millette barış içinde yaşayabilirlerdi lakin iki tarafta bunu istemiyordu. O vakit ataları bundan önceki yüzyıllarda nasıl birlikte yaşamayı becermişlerdi?

Dimitri'de kızı izliyordu tabii. Gerçekten hoş bir kızdı. Ama hareketlerine bakılırsa bir sokak çocuğu kadar hırçın ve asi bir kızdı. Hele de bir Türk'tü. Kendisine neden böyle davrandığı apaçık ortadaydı. Yunan olması kızın ona iğrenç davranması için bariz bir nedendi.

Yıldız bu sırada sabah sardığı sargıyı kesti ve yanındaki rulodan uzunca bir bez aldı. Eskisinin yerine yenisini sarmadan önce komidinin çekmecesinde bulunan merhemi aldı ve dikkatlice yaranın üzerine sürdü. Bu onun daha hızlı iyileşmesini sağlayacaktı. Ardından elini bir mendile silip sargıyı düzgünce sardı. Olabildiğince kafasını buna yormaya çalışıyordu çünkü şu iki askerin de bakışları onu rahatsız ediyordu. Genç olmaları dolayısıyla Yıldız sanki onların kendisini gözleriyle soyduğunu hissediyordu. Bu da onu korkutmuştu doğal olarak.

İşi bittiğinde Teğmen Leon'a döndü.

"Abinizi yarın sabah getirmeniz gerekiyor ve yine yarın akşam. Sargılarının sık değişmesi gerekiyor. Yarın akşamdan itibaren bunu yapmamıza gerek yok. Son sargıyı da ertesi günün akşamında çıkartırsınız. Ardından kendi iyileşmeye devam eder. Gözlerini Dimitri'yle buluşturmadan kucağındaki bezleri komidine koydu.

"Geçmiş olsun."

Kalktı ve gidecekken sabahki gibi yine onu durdurdu.

"Sakin olun hemşire. Yunan'ız diye insan yemiyoruz. Acaba bana adınızı bahşedebilir misiniz?"

Yıldız düşünmeden adını söyledi ve gitti.

"Yıldız."

nemesis ❂ [yıldız+alikemal/dimitri] #ASKIDA#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin