"KAMP"

58 5 2
                                    

İyi okumalar.  Umarım  beğenirsiniz.

...........................................................

2 ay sonra...

Deniz'in ağzından...

" Dım dım dırırım...

Bugün tatil... Geç kalkın gençler.

Dım dım dırırım...

Kalkmayın yatın akşama kadar. 15 tatili uyuyarak geçirin.

Dım dım dırırım..."

Sabah 8 de kalkmış. Bavulumu hazırlarken kendi kendime güfte yapıp besteleyip birde okuyordum. Sesim güzel olmasada. Ama ben şarkımın tam tersi olarak sabahın köründe kalkmış bavul hazırlıyordum. WHERE İS THE ADALET?

"Ya bi sus çatıdaki karganın sesinden kötü sesin var."

"Çatıda karga mı var?"

"Neyse boşver. Hadiiii geç kalıcaz. Çağatay gelecek birazdan."

Kafamı sallayıp onu onayladım.  Şortlarımı bavulun en altına koyup onların üstüne de eşofmanlarımı koydum bana yeticeğini düşündüğümden biraz daha fazla da tişörtlerimi koydum. Fermuarını kapatıp diğer fermuarı açtım buna da bakım malzemelerimi koydum. Sırt çantamı alıp içine iki tane spor ayakkabı koydum ve ağzını kapatıp kıyafetlerimi koyduğum yere koydum.

"Deniiiizz"

Tuğçe'nin seslenmesi ile bavulumu zorda olsa odamdan çıkardım. Dış kapıyı açıp ayakkabılarımı giydim ve Tuğçe' yi beklemeye başladım. Karşı tarafın kapısı açıldı ilk önce Tuna şerefsizi ve sonra o çıktı. Büyük ihtişamıyla hazırladığı küçük bavulunu yere bıraktı ve kapıyı kilitledi. Aşık değildim sevmiyordum da ama birazcık hoşlanıyor olabilirdim acı çekmek istemiyordum zaten yeterince acı çekiyordum. Birde aşk acısı çekmek istemiyordum. Okuduğum bir kitapta kız eğer aşk acısı çekerse ailesinin acısını unutucağını düşünüyordu ama ben öyle düşünmüyorum bence ikisinin acısı birleşince insana daha çok acı verecek.

"Kızım hadisene. Çocuk gelmiş dışarıda bizi bekliyor."

Düşüncelerimden sıyrılıp asansörün kapısını açtım zor da olsa bavulumu içeri koydum. Tuğçe'de binince asansör çalışmaya başladı.

Çağatay'ın arabası apartmanın tam önünde duruyordu. Bavulları bagaja koyup arkaya oturdum. Tuğçe'de öne oturdu ve Çağatay okula doğru sürmeye başladı.

Çağatay iki ay önce falan bizim okula gelmişti çok yakın arkadaş olmuştuk. Gerçi Tuğçe ile arkadaş değilde daha başka bir konuda yakınlaşıyorlardı. Grubumuz dağılmıştı. Yaman, Burak, Çağatay, Tuğçe ve ben bir grup olmuştuk eski grubumuzdan bir çok kişi başka bir okula   gitmişlerdi. Gitmeyenler ise bizle arkadaşlığını kesmişti ve biz beş kişi kalmıştık.  Arda'larla ile olması gerektiği gibiydik. Her gün onlar bizle uğraşırdı biz onlarla zaman buldukça kavga ederdik.  Sonunda okula gelmiştik iki tane iki katlı otobüs vardı. Biz hemen ilk otobüsün ikinci katına çıktık. Burak ile Yaman ve Çağatay ile Tuğçe oturunca kendimi evlatlık gibi hissetmiştim. Başka boş yer ararken Selim'in(Arda'ların grubundan) yanı ve bir kızın yanı boştu.  Selim onun yanına oturucam sanmıştı sanırım ki bana bakıp sırıtıyordu. Geçen bu çocuğun önüne sıvı sabun döküp düşmesini sağladığım için kendimle gurur duyuyordum.  Bu nasıl sırıtmaktır ? Kızın  yanına geçtim tam oturacekken kızon yanının dolu olduğunu öğrendim ve YIKILDIM. 

"Peki ben nereye oturucam?"

"Abla şurada ki abinin yanı ve bizim iki sıra arkamızda bir çocuğun yanı boş. Arkadaki çocuğun yanına oturacaksan o çocuk kpek insnlarla konuşmaz."

"Tamam tatlım."

O salak salak sırıtan Selim'in yanına oturucağıma insanlarla pek konuşmayan birinin yanına oturmayı tercih ederdim.

"Merhaba."

  Sadece yüzüme bakmakla yetindi.

"Oturabilir miyim?"

Hala hiç bir tepki vermeden yüzüme bakıyordu. Ben de  daha fazla beklemek istemediğim için  oturdum.

"Otur demedim."

"Oturma da demedin. Nereye otursaydım acaba bay susmuş dil?"

"Gerçekten zekana hayran kaldım. Yanımda otur ama sakın konuşma tak kulaklıklarını uyu."

"Yav he he"

  Bu çocuğu ilk defa görüyordum. Yani ben okulda neredeyse bütün öğrencileri tanıyan ben bu çocuğu tanımıyordum. Kulaklığımı takıyım da şu çocuğun daha fazla sinirini bozmayayım.

⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇

"Ya kalksana artık. Şu kızın arkadaşı varsa onu burdan kaldırablilir mi? Ne uykuymuş abi ya bir kalkmadı."

Noluyo lan?

"Tamam kardeşim. Sen atla üstünden ben onu kaldırırım."

Bu... Bu ses Arda'nın sesi. Neyse şu yanımdaki de gittiğine göre kimin kaldırdığı umurumda değil. Uykuma devam edebilirim demi yani.

  "Sana acıyorum Deniz sen bizi daha tanımamışsın. Bizi küçük görmüş olabilirsin. Ve aramızdaki düşmanlığı başlatmış olabilirsin.  O yüzden bizden kork artık."

Ben daha ne dediğini idrak edememişken yüzüme dökülen su ile yerimde sıçradım ama ben şimdi onu delirtmesini bililirim. Asıl o kime bulaştığını bilmiyor.

"Çok komiksin Arda. Bu kadar düşebildin mi? Su dökmek ne ya. Ben olsam kola dökerdim. Büyle daha zor şeyler yani. Senin kadar basit değil. Ben fiziksel ya da ruhsal acılar veririm. Senin gibi geçici şeyler değil. Ben ce sen benden kork."

"Fiziksel ya da ruhsal acılar mı? Tamam öyleyse."

⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇

Bölüm biraz kısa olsa da bence güzel oldu. Bu bölüm biraz diğer bölümlerin özeti oldu. Acaba diğer bölüm ne gibi acılar ortaya çıkacak.

Oy ve yorum lütfen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 14, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÜŞMAN AŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin