"Namjoon, belki de Yoongi'ye bir bakıcı tutmalıyız."
Abagael mutfakta Namjoon ile konuşurken Yoongi mutfak kapısına kulağını yaslamış şekilde onları dinliyordu.
Abagael devam etti,
"Hem tatile de çıkabiliriz, sen, ben ve kızımız."
Namjoon'dan onaylamaz mırıltılar geldi önce, ardından azarlar bir tonda konuştu.
"Abagael, daha önce söyledim sana. Yoongi olmadan olmayacak öyle bir tatil."
"Ama onun okulu var, üstelik üçümüz vakit geçirsek olmaz mı hayatım? Lütfen, Yoongi bir bakıcı ile kalabilir. Büyüdü sonuçta."
Yoongi kapı deliğinden içeri bakmayı denedi bir süre sessizlik olunca.
Namjoon bir eliyle kendi saçlarını kavramış, bir eliyle tezgaha yaslanırken sinirden kızarmıştı.
En sonunda patladı ve bağırmaya başladı eşine doğru.Abagael sınırlarını zorlamıştı ve kendini iyi biri olarak tanıtmak artık zorlaşmıştı.
"Oğlumuzu neden istemediğini anlamıyorum Abagael. Madem bir tatil olacak, sen ve kızın tatile çıkabilirsiniz. Ben oğlumu bırakmayacağım.
Gerçi, zaten onu oğlumuz olarak gören tek kişi benim sanırım ha?"
Abagael tüm sakinliğini bozup Namjoon'a bir tokat attığında, Yoongi minik ellerini yumruk yaptı ve kaşlarını çattı.
O kadın babasına el kaldıramazdı.
Abagael'da sesini yükseltti.
"SANA MELEK GÖRÜNEN ÇOCUK BENİ HAYATIMDAN BEZDİRİYOR, DUYDUN MU? SEN İŞTEYKEN BEN ÇEKİYORUM OĞLUNU.
EŞYALARI DAĞITIYOR, SAYGISIZLIK YAPIYOR YETMEDİ KIZIMI UYKUSUNDAN UYANDIRIYOR."Namjoon elini sertçe Abagael'ın boğazı ve çenesi arasında bir yere yerleştirip kadının yüzünü yüzüne yaklaştırdı.
"Yetimhane'de de aynısını yapmıştın.
Sen Yoongi'yi hiç istemedin Abagael,
Şimdi de bahaneler sunuyorsun.
Bu, mide bulandırıcı."Yoongi bildiği şeyleri tekrar duymak istemedi ve kapının önünden çekilerek yere oturdu babasını beklemek adına.
'Sana sorun açtığım için özür dilerim baba.'
'Seni seviyorum.'
'Hayatınıza girmeme pişman oldun mu?'
Yoongi kafasında kalan sorulardan nefret ederdi ancak bu sorularla yaşamaya alışmıştı.
Zavallı çocuğum.
Yoongi şortunun paçaları ile oynamaya başlarken tedirgince, düşündü bolca.
Babası, mutfaktan çıktığında onları dinlemesine kızabilirdi ancak Yoongi ona sarılmak ve teşekkür etmek istiyordu.
Yoongi onu savunduğu için mimnettardı babasına.
Çok uzun sürmemişti ki, kapı sertçe aralanıp Namjoon'un öfkeden kanlanmış gözleri yerde oturan Yoongi'yi bulduğunda tamamen afallamıştı.
Ardından mutfaktan Abagael'da bir hışımla çıkmış, ikiliye bakarak hızlıca uzaklaşmıştı.
Namjoon gözleriyle bir anlığına hızlıca uzaklaşan kadına bakmış, ardından iç çekerek Yoongi'ye dönmüştü tekrar.
"Kapıyı dinlemek hoş bir şey değil Yoongi."
Namjoon Yoongi gibi yere oturup bağdaş kurdu ve oğlana gülümsedi.
Yoongi ise omuz silkti. Babasının kızarmış yanağına bakınca bile gözleri dolmuştu. Namjoon oğlunun bu haline gülümseyerek kollarını açtı.
Yoongi bir yandan cevaplayıp bir yandan ayaklandı ve kendisini babasının kolları arasına attı.
"Sana vurması hoş bir şey değil."
Namjoon oğlunu sıkı sıkı sarmaladı, Yoongi'de kollarını onun boynuna doladı.
"Acıyor değil mi?"
Namjoon onaylamaz mırıltılarla red etti.
"Acıyordu. Ancak sen sarılınca geçti bile."
Yoongi gülümseyerek babasının gözlerine baktı.
"Seni seviyorum baba."
Namjoon'un gülümsemesi genişledi daha çok.
"Ben de seni seviyorum ufaklık."
Umarım beğenmişsinizdir!
Sizce nasıl gidiyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secluded // NamGi
Hayran KurguGözlerden uzak insanlar, göze batmayan yanlışlar. -Pamyu-san✨