"Suçluluk duyma."
Yoongi tekrar ve tekrar mırıldandı büyüğünün kulağına, başını onun dizlerine yaslamış koca adama.
Namjoon'un kapalı gözlerinden kenarlara birer damla yaş düştü aralıklarla.
Yoongi o yaşlarla duraksadı, saçları arasından çekti elini ve yaşları sildi ince parmaklarıyla.
Namjoon sessizliğini bozaraktan konuştu,
"Bu günah tamamen bana ait.
Benim suçum, Yoongi.
Sen benim biricik oğlum, ah,"
yutkunmak için duraksadı.
Yoongi sözüne karışmadan önce tebessüm etti kendi kendine.
"Tek suçun bu kadar güzel bir insan olman, kalbi temiz ve bir o kadar güzel seven...
Ayrıca, ben senin oğlun değilim."
Namjoon gözlerini araladı bu cümle ile. Yoongi devam etti.
"Bazen sırf etraftaki insanlar yüzünden 'keşke Namjoon oppa beni evlat edinmeseydi de büyüyüp onu tahrik ederek bir pedofiliye çevirseydim, ardından evlenirdim onunla' diyorum."
Ardından ise yüzü kıpkırmızı oluvermişti.
Namjoon keyiflenerek doğruldu ve yüzünü oğlunun yüzüne yaklaştırdı keyifli bir sırıtma eşliğinde.
"Demek beni tahrik ederdin ha?"
Yoongi hem utangaçlığı hem de böylesine bir cesareti nasıl aynı anda sahipleniyordu bilmiyorum lakin o kıpkırmızı yüzü ile yine de cevap verdi babasına.
"Belki de sana tam olarak babam olmadığın için 'babacık' felan demem lazımdır...''
Namjoon bir eliyle koltuktan destek alırken bir yandan yanağını ve çene hatlarını okşadı oğlunun.
"Babacık güzel, bunu sevdim. Daddy de hoş."
"İngilizce, ne hoş dil."
"Öyle öyle."
Yoongi'ye söz hakkı vermeden konuştu Namjoon.
"Ama yine de senden hoş değil."
Yoongi elleri ile yüzünü kapattı ve bundan dolayı boğuk çıkan sesi ile mızlandı.
"Tanrım, beni utandırmak için böyle şeyler deme baba.
Saçma ama yine de tesirli...
İnanamıyorum."
Namjoon oğlunun açıkta kalan saçlarına bir öpücük bırakarak alakasızca fısıldadı.
"Seni seviyorum."
Yoongi ellerini çekmeden yüzünden, devam etti.
"Seni seviyorum."
Devam etti iltifatlar karşılıklı.
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secluded // NamGi
FanficGözlerden uzak insanlar, göze batmayan yanlışlar. -Pamyu-san✨