Yoongi okunu gerdirdi iyice, düşünmekten odaklanamıyordu ki atışı karavanaydı.
Ki bu normaldi de.
Bir hafta olmuştu.
Koskoca bir hafta, Yoongi'nin itirafı yüzünden bir hafta konuşmamıştı babası onunla.
Onu düşünüyordu, evet.
Sabah kahvaltı hazırlıyordu, öğlen kapısının önüne bir kase dondurma yahut ufak kurabiyelerden bırakıyordu biraz kahve ile.
Akşamları da yemek hazırlıyordu ancak Yoongi o masaya tek başına oturmayı red ediyor, dolayısı ile sadece öğlen kapısının önüne bırakılan yiyecekleri kabul ediyordu.
Bu süre boyunca sadece odasında, laptopunun başında ya oyun oynuyor ya da babası ona izlettiğinden beri gay pornosu izliyordu.
"Elini sabit tutman lazım."
Namjoon mırıldandığında Yoongi ürktü önce, ardından babasının onunla iletişime girmesini tuhaf bularaktan sesin geldiği yöne döndü.
Namjoon bahçeye açılan misafir odasının kapısında dikiliyordu.
Yoongi bir hafta sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşmasına kızarak mırıldandı.
"Kolaysa sen yap."
Ardından Namjoon dediğini yaptı, seri adımlarla yanına gelmeye başlamıştı.
Yoongi'nin dibine geldiğinde oğlanın çatık kaşlarını ve sorgulayan gözlerini umursamadan oğlanın sırtını göğsüne yasladı, bir elini oğlunun oku tutan eli üzerine, diğerini de yaya yerleştirdi.
Yoongi nefes almayı unuturken, bedeni alevlenmişçesine yanarken Namjoon oku gerdirerek bıraktı elini kıpırdatmamaya özen göstererek.
Hedefi 12'den vurmak.
Tam olarak yaptığı şey buydu.
Ardından oğlanın ellerini bırakıp geriledi, ki bu sadece bir iki adımla kısıtlı kalmıştı.
"Gitme."
Yoongi başını yere eğerek mırıldandı.
"Eğer gitmeyeceksen, hiç bir şey olmamış gibi davranabilirim.
Üzgünüm baba.
Sana baba derken bile tuhaf hissediyorum aslında.
Kahretsin ki, beni o yetimhaneden kurtarmaman lazımdı.
Böylece sana baba demek zorunda kalmazdım.
Ve belki de karşına çıkar, seni kendime aşık ederdim.
Üzgünüm."
Yoongi tekrar ağlak bir bebeğe döndüğünde, Namjoon tekrar yanında oldu oğlanın.
Sözleriyle."Seni bir yanlışa sürüklüyorum Yoongi.
Seni seviyorum, ancak bu seni büyük bir yanlışa sürükleyecek.
Cehennem'de yanmaya hazırım lâkin senin acı çekmeni istemiyorum."
Namjoon oğlana, daha doğrusu onun sırtına dönerek tebessüm etti.
Çok masumdu.
Çok saftı.
"Umrumda değil, anlamıyor musun?"
Kekeleyerek söyledi.
Ardından o da döndü ağır bir şekilde, babasına.
Başını kaldırarak babasının gözlerine baktı, çekingenlikle.
Namjoon hâlâ bir tebessümle ona bakıyordu, kollarını iki yana açtı ve çağırdı oğlanı kollarının arasına.
Yoongi okunu ve yayını yere bırakarak ufak adımlarla ulaştı sevdiği adamın kolları arasına.
"Seni seviyorum."
Mırıldandı.
"Seni seviyorum."
Namjoon karşılık verdi kolları bir hafta içerisinde incelmiş bele dolanırken.
.
.
Not:Yorum istiyorum t.t
Umarım beğenmişsinizdir!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secluded // NamGi
FanfictionGözlerden uzak insanlar, göze batmayan yanlışlar. -Pamyu-san✨