3. Tüm Varlığınla Sevmişsin!

91.2K 5.4K 1K
                                    


Keyifli Okumalar aşk ı-okurlarım.

Instagram; payelll_

🍋

Komşular evlerine dağıldığında evin içindeki düzene ve temizliğe göz gezdirdim. Yoktu böyle bir şey...

Evde her yer pırıl pırıldı. Annemin gereksiz dantelleri bile yerli yerindeydi. İlk girdiğimde bizim olmadığına kanaat getirdiğim uzun yolluğa gözüm takıldı. "Anne bizim böyle bir halımız yoktu."

Annem salonda iki seksen uzanmıştı. "Eski halılar uymadı baban yeni aldı," diye seslendi.

Dudaklarım 'vay be' dercesine büzüldü. "Taşın, yerleş bir de halı al," diye mırıldandım. Buraya gelirken aklımda yerleşme ve temizlik düşüncesi beynimi yemişti. Ama ne kadar teşekkür etsem azdı yeni komşularımıza...

Ayağımın atındaki halıyı ezdim. 'Seni tanımadığım için çarptım o sert şeye...' İçimden geçirdim bunları. O gelmişti aklıma. Tunahan...

Karizmatik müdür yardımcısı. Başımı iki yana salladım. Bana ne öyle değil mi?

Merdivenleri çıkmaya başladım. Benim odamın en üst katta olması hem güzel hem de yorucuydu. Çıkınca inmemeyi, inince çıkmamayı düşündüm.

'Evin en güzel yerini sana verdim," diyen annemin sözleri geldi aklıma. Biliyoruz neden verdi. Buraya gelirken beni ikna etmek için her yola başvurmuşlardı. Miray'ın gönlü olsun ayağı yapıyorlardı. Odamın kapısını açtım. İçeri girdigimde küçük çaplı bir şok daha yaşadım.

Odam tertemizdi. Perdelerim asılmış, yatağım hazırdı. Başımı çevirip kütüphaneme baktığımda kaşlarım çatıldı.

Kimi uzun kimi kısa olan kitaplarım gelişi güzel yerleştirilmişti. 'Kesinlikle sizin dilinizden anlamayan biri dizdi sizi. Ama üzülmeyin ben şimdi hallederim,' deyip bileğimdeki lastik tokayla saçlarımı tepemde toplayıp en güzel şekilde dizdim bebeklerimi.

Yinede çok ama çok teşekkür ettim odamı yaşanır bir hale getiren insalara. Bana yapacak iş sadece valizlerim kalmıştı. Çok yorgun olsamda hemen kolları sıvadım. Dolabıma itina ile yerleştirdim kıyafetlerimi. Alışveriş şart oldu. Burada öğretmen olarak giyebileceğim pek birşey yoktu. Hepsi öğrenci Miray giysileriydi.

Odamdaki balkon kapısı yeni çarptı gözüme. Perdeyle kamufle edildiği için olabilirdi. Kapıyı açıp balkona çıktığımda buranın bile temiz olması tüm mahalle efradına sevgi beslemem için yeterli gelmişti. Sonuçta bu ev uzun yıllardır kullanılmıyordu.

Eski korkuluklara doğru yürüdüm. Denizin tuzlu havasını alabiliyordum. Korkuluklardan tutup başımı gökyüzüne çevirdim. Gözlerimi kapatıp havayı içime çektim. O kadar laf etmeme rağmen küçük bir huzur tomurcuğu kaçtı içime. Ve yüzümde saçma sapan bir gülüş peyda oldu.

Gözlerimi açıp aşağı baktım. Ne çok yüksek ne çok alçaktı. Sevimli bir yer gibiydi. Renkli boyanmış evler sırayla dizilmişti. Benim evim minik bir yokuş üzerindeydi. Ama gelirken fark ettim ki burası bol yokuşlu bir mahalleydi.

Etrafta gezdirdim bakışlarımı. Bakışım karşı evin çatısında kaldı. Benim balkonumla paralel olan balkonda bugün çarptığım adamı laptopuna gömülmüş on parmak bir şeyler-ki ne olduğunu buradan asla bilemem- yazdığını gördüm. Kaşlarım havalandı. Birde karşı komşummuş.

Adamı dikizlemeyi kesip arkamı döndüm. Odama girip artık isyan eden bedenimi yatakla buluşturmadan önce kısa bir duş aldım.

Yastığıma sarılırken hayalimde ilk görev yapacak olduğum okul vardı. Ve bir çok on beş on sekiz yaş arası öğrenci. Hayat, İstanbul'da nasıl olacaktı bilmiyordum. Ama iyi şeyler düşünerek uykuya teslim oldum.

Limonlu Aşk - Kitap oldu. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin