2. Her Sevdanın Başlangıç Noktası

85.7K 5.6K 1K
                                    

Keyifli Okumalar aşkı-okurlarım.

🍋

Spor ayakkabısının bağcıklarını bağlamak için eğildiğinde kapının önüne park edilen araca çevirdi başını Tunahan. Büyük bir kamyondu. Önce kaşlarını çattı. Kim olduğunu çözemedi. Ama hemen aklına babasının sözleri geldi. "Orhan arkadaşım bugün taşınıyor. Yardım etmek lazım Serap."

Annesine söylerken duymuştu Tunahan. Doğrulup adımlarını karşı eve çevirdi. O, bildi bileli boştu bu ev. Yılda bir kez bakımını yapmak için bir-kaç kişi gelir giderdi. Kimse yaşamıyordu. Ama kaderine de terk edilmemişti ev.

Araçtan yorgun inen adamın yanına varıp gülümseyerek elini uzattı.

"Hoş geldiniz," dedi.

Orhan Bey karşısındaki genci süzdü. Elini vermeyi de ihmal etmedi. Yanına gelen kadına baş selamı verdi Tunahan. "Siz de hoş geldiniz."

Serpil Hanım Tunahan'a tebessüm etti. "Sağ ol oğlum, hoş bulduk."

Orhan Bey'e döndü Tunahan. "Ben Tunahan."

Orhan Bey daha Tunahan sözünü bitirmeden, "Sen Nazif'in oğlusun," diyerek genişce gülümsedi.

"Evet, efendim," diye yanıtladı Tunahan. "Babam bahsetmişti. Sanırım eşyalarınız geldi."

Orhan Bey, "Evet," dedi. Ama hemen aklına gelen şeyle Tunahan'a, "Oğlum sen benim okulda öğretmensin değil mi? Baban öyle söylemişti," deyiverdi.

Tunahan minik bir tebessümle, "Evet. Siz de  yeni gelen müdür olmalısınız," dedi.

Orhan Bey karşısındaki gencin mütevazi haline  gıpta etti. "Sen de müdür yardımıcısısın o zaman." Tunahan hiç bir zaman genç yaşında gösterdiği başarıyla övünmediği için ona bunu söylemek istememişti. Otuz yaşındaydı. Daha okulu bitireli sekiz yıl olmuştu. Doğuda en çetin şartlarda görevini yapmıştı. Oradan buraya taşıdığı başarısıyla müdür yardımcılığına yükselmişti.

"Evet."

Kısa, ayak üstü sohbetin ardından aracı gören herkes evin önüne birikmişti. Erkeği, kadını, genci herkes... Burası eski komşulukların hâlâ  devam ettiği yegane yerlerden biriydi. Bu mahallede yaşayan herkes bu gerçeğe sıkı sıkıya tutunmuştu. Herkes birbirini sayıyor ve seviyordu. Kimin başında dert varsa derdi olan da olmayanda koşar gelirdi.

Nitekim öyle de olmuştu. Bugün herkes evindeki işi bırakıp Orhan Bey'in evini yerleştirme işine koşmuştu.

Yorulurken bile mutlu olan insanlardı onlar. Kimse yaptığı işten gocunmazdı.

Kısa sürede boşaltılan kamyon evin önünden ayrılmıştı. Şimdi el birliği ile yerleştirme işi vardı. Genç kızlar çoktan mutfak, banyo, cam pencere girişmişti. Kahkahalar atarak hoş sohbet içerisinde herkes görev başındaydı.

Tunahan ve sıkı arkadaşı Hakan da mobilyaları taşıma ve yerleştirme işine girmişti. Evin en üst katına çıkarttıkları beyaz yatak odasını kurmuşlardı. Kitaplığı yerleştirip duvara sabitlemişlerdi.

Tunahan'ın kız kardeşi Feride ve Hakan'ın kız kardeşi Sevde camı silmiş perdeleri takıyorlardı. Feride'nin ela gözleri arada Hakan'a kayıyor ve fark ettirmeden tekrar çekiyordu. Onunki gönül meselesiydi. En derininden. Derdi büyüktü. Hakan abisinin en yakın arkadaşıydı. Sessizce yaşıyordu içinde Feride.

En yakın dostu olan Hakan'ın kız kardeşi Sevde  de Feride'nin en yakın arkadaşıydı. Ama ona bile dememişti ki ben Hakan'a tutkunum. Utanıyordu. Sevmekten değildi utancı. Yıllarca abi gibi görünen birini sevmekti içindeki dert.

Limonlu Aşk - Kitap oldu. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin